24 Aralık 2023 Pazar

Anadolu ve Kafkasya Yerlileri »Otokton-Yerli Türkler«


Anadolu ve Kafkasya Yerlileri »Otokton-Yerli Türkler« 

Heredot, "Anadolu, Kafkas topraklarının
Bun-Türkler (Otokton-Yerli Türkler)
Tarafından idare edildiğini yazmaktadır".  

Bize birilerinin öğrettiği bir tarih öğretisi vardı. Biz bu öğretiyi her kimden aldıysak, onun adıyla aktarmadık sadece ve sadece Emin Oktay[i] tarihi böyle yazıyor dedik. Bütün tezleri onun kitaplarında okuduğumuzu söyledik. Bu sözler, adı geçen tarihçi yazarın kitabından yazılıp yazılmadığına, olup olmadığına bakmadık, bakmanın gereğini bile duymadık. 

Bize öğretilen 1071 Malazgirt savaşıyla Anadolu kapıları Türklere açıldı. Sonra dolduk Anadolu'ya. Ana dolu adı hemen bir iki zaman sonra Hacı Bektaş Veli tarafından verildi. Zaten bu zatı muhterem çelebi de Asya'dan geldi. Güvercin donunda. Altı yüz yıl Osmanlıya kılıç kuşattı. Kendisi semah dönerek bu Bütün Anadolu da olmayan insanları İslam'ın kanatları altına almayı başardı. 

Anadolu'ya Türkler Orta Asya'dan gelmişler ve buralara yerleşince buraları kendilerine yurt edinmişler. Yani tamamen işgalci ve barbar bir kavim olarak anlatılıyor. 

Bu Anadolu denilen topraklara batıdan hiç gelen olmamış. Batı göçlerinden söz eden olmamış. Yani Batıdan bir tek kişi bile gelmemiş. Hanya Konya gel git meselesi bile işlenmemiş. Çelebiler, Beyler, Efendiler, devşirme paşalar, papaz kızları bu toprakları yönetmemiş. Müslüman Doğu Roma'dan, bin iki yüz yıllık Kafkas Albania’sından nedense haberimiz yok. 

Batıdan Kartacalı Hannibal orduları gelmemiş. »Hilâl düzeni« denilen taktikle Roma ordusunu tuzağa düşürmemiş. Büyük İskender gelmiş geçmiş ama halay çekerek saksafonla. Hiç kelle kesmemiş. Yani şunu demek gerekiyor. Kelleci Mahmut, Kuyucu Murat, Kazıklı Voyvoda ve daha niceleri batıdan değil Asya'dan mı geldiler. Haçlı orduları bu topraklarda sadaka mı dağıtıyordu? 

Güneyden gelen hele hiç yok. Arap topraklarından kaçıp bu topraklara sığınan, yüz yıllar boyu göçebe yaşayan, sonra da bu topraklarda yerleşik düzene geçen hiç yok. Evet, evet hiç kimse bu topraklara hiçbir yerden gelmemiş. Sadece Türkler Asya'dan gelmiş ve işgal etmiş. Pes denilir böylesi anlatıya. 

Bütün göçler doğudan gelmiş. Nedense gelenlerin de hepsi Türk. Örnek, Hintli biri gelmemiş. Çinli biri gelmemiş. Yukarıdan Rus bir insan aşağıya inmemiş. Sibiryalı, Afganlı, Pakistanlı, Burmalı, Tibetli, Gürcistanlı, Bangladeşli, Beluci Kabileleri, İranlı bir tek insan, yani bu topraklara bir başka milletten bir tek insan gelmemiş. Nedense gelenlerin hepsi Türk... 

Bu Türk denilen insanlara Osmanlı doğudan geldikleri için mi nedir bilemiyorum »etrak-ı bi-idrak« demiş. Bu konu açılmışken bir alıntı yapalım. Önemli not: Osmanlının kendisi de Asya'dan gelmedir. Oğuzların Kayı boyundan oldukları biliniyor. Bu »etrak-ı bi-idrak« sözü oğuzlar için söylendiğini söyleyelim. 

»Osmanlı kaynaklar, Arapları kavm-i necip, Arnavutları ve Ermenileri kavm-i sadıka, Kürtler için kavm-i asli Türkleri de etrak-ı bi-idrak olarak tanımlardı«.[ii] 

Bu gelen »etrak-ı bi-idrak« insanlar, geldikleri bu topraklara Anadolu adını verdikten sonra, içini doldurmaya başlamışlar. Bu topraklarda şu an ne var ise, oradan getirmişler. Koyunu, ineği, keçiyi, Sazı, sözü, karıyı, kızı, destanı, dili, dini, şarkıyı, türküyü, barı, halayı, davulu, zurnayı, kazı, tavuğu, atı, iti, kurdu, kuşu, leyleği, baykuşu, ördeği, turnayı, laleyi, sarıçiçeği, sümbülü, soğanı, Ayşe kadın fasulyeyi aklına ne geliyorsa doğudan yüklemiş getirmişler. 

Böylesi bir felsefe nasıl icat edildi bilemiyorum. Üstüne üstlük İslam, Mekke de doğmuş bizim ülkeye ise, Kafkaslardan, ta Kırgızistan'dan gelmiş. Tekke şeyhleri, tarikat ehli olan tüm zatlar. Yani şeyhler, şahlar, şıhlar, pirler, ocak dedeleri, tarikat ehli ne varsa, dervişler, abdallar[iii] aklına ne geliyorsa doğudan gelmedir. Şunu demek daha yerinde olur. Ahmet Yesevi'nin beş yerde mezarı var. Bilmem kaç yerde dergâhı var. Oysa bu zat Anadolu'nun nerde olduğunu dahi bilmeyen biriydi. 

Şunu demekte yarar var. Kendi varlığını, kimliğini, kişiliğini, milliyetini, dinini, dilini, mezhebini inkâr edip, sadece yerel Türk kimliği üzerinden Türk diliyle konuşup, Türk diliyle yazarak göçebe tezini üretmek bence abesle iştigal etmektir. Ters kapıdan girerek intikam almak gibi bir şeydir. 

Kafkasya Denilen Topraklar. 

Bizim bildiğimiz bir başka olay vardır. Kafkasya'dan Anadolu içlerine kadar uzanan bir sahadan söz ediyorum. Bu topraklarda yaşayan yerli adıyla anılan ve konuştukları dile de yerlice denilen bir halktan söz etmek gerekiyor. Bunun yanı sıra, yine bu sahada da olan diğer yerli halklardan da söz etmeliyim. Özellikle Uğuzlardan »Oğuzlar« söz etmeliyim. 

Yerli halkı yazayım derken benden önce bu konuları yazanlar bulup çıkarmışlar. Anadolu bağrında bin yıllardır bu yerli insanları yaşatıyor. Bu yerli insanların da Anadolu Türkleri yani Uğuzlar olduğunu söylüyordu. Bugün bunu yazanlar var. Bizde bu yazılanları destekliyoruz. Çünkü yerli halk denilen bir olay var bunu biliyoruz. 

Bizde uzun zaman bildiğimiz bu yerlileri unuttuk. Ta ki bugünlere kadar... Arada bir fıkralarda anımsardık. Bazen yanımızda oldukları zaman, bazen de bir derleme için ihtiyaç duyarsak. Fıkraların içinde birkaç başka milletle birlikte yolcu olduğunu anlatarak gülerdik. Bir Yerli, bir Ermeni, bir Kürt, bir Terekeme diye başlayan fıkraların sahipleri olarak bu yerlilerin kim olduklarını hiç mi hiç düşünmedik. Bu yerli insanlar halk mı, değil mi kendi kendime sormaya başladım. Otokton sözünü bu dönemde öğrendim. Ben bu sözcüğü bilmezdim sadece yerli ve yerlice sözünü bilirdim. 

Birdenbire yaşam içinde yerli insanlar yerlerini almaya başladılar. Oturup onları söylencelerdeki anlatım şekliyle anlatmaya karar verdim. Sonra bu söylencelerin karşıtı yazılmış ancak görülmemiş belgesel nitelikli notları toplamaya başladım. Sonuç ortaya böylesi bir ön yazı çıktı. Bu yazı sadece bir anlatıdır. Bir tez değildir. Sadece bildiğimiz fıkraların ve söylencelerin içindeki anlatıların varlığını duyurmaya çalışan bir sunumdur. 

Bize öğretilen, Türkler Anadolu'ya Orta Asya'dan geldi sözü doğru ise bu yerliler kimlerdi. Biz bunlara niye yerli diyorduk. 

Peki bizim bu yerli dediğimiz insanlar nedir? Bunlara ne deniliyor. Yani bu insanlar bir halk mı? Halk olmanın nitelikleri nelerdir biraz da onlara bakalım dedik ve başladık halk sözünü arayıp bulup yazmaya. 

Dahası halk sözcüğünü yazanlardan okuyup bizim bildiğimiz Kafkasya'dan Anadolu içlerine kadar uzanan bu sahada var olan bizim yerli dediğimiz bu insanların halk olduğunu ve nitelik olarak da böylesi bir varlığa sahip olduklarını yazalım istedik. 

Önce halk nedir? Halk kültürü nedir yerli halk kültürü göçebe halk kültürünü nasıl içinde eritir bunları kısa kısa yazalım dedik. 

Halk ya da Millet Kavramı: 

Halk[iv] kendi bünyesinde belli bir milleti oluşturan insan yığınına verilen addır. Bu yığın kendi arasında çeşitli toplumsal kesimlerden ya da değişik meslek grupların oluşumudur. 

Millet kavramı ise belli bir sahada belli bir coğrafya üzerinde varlığını sürdüren, gruplar arasında aynı tarih, aynı kültür, aynı yaşam biçimi ve iletişim dilinin aynı olması millet kavramını belirler. Bu kavramların oluştuğu sahada dil en önemli unsurdur ve yaşam biçimini etkileyen en önemli sosyolojik bir kavramdır diyebilirim. 

Biraz başka açıdan bakmak gerekirse, şöyle demek daha doğru olur. Millet kavramı içinde yer alan grupların tümü aynı kökenden ya da aynı gruplardan oluşmaz. Grupları oluşturan bireylerin yaşam biçimleriyle ilintili olarak zamanla çözülme olayı yaşanır. Dahası günümüz anlatımıyla iki ya da üç, dört kültür arasında yetişen neslin başlangıç itibarıyla arabesk kültür dediğimiz belli bir kültürsüzleşmeyi yaşaması ve sonrası etkin kültür karşısında asimilasyona uğraması ile kültür alışverişi bütünleşmeyi getirir. Bu bütünleşme etken olarak belli bir halk topluluğunu oluşturur. 

Bu oluşum kuşaklar arası süreç içinde yoğrularak değişim ve gelişim yaşamasıdır. Süreç millet kavramını oluşturacaksa ve itici güç bu yana yönlendiriyorsa, küçük gruplar iki ya da üç kuşak sonra tamamen etkin dil ve etkin kültür içinde eriyip bütünleşmeye mecburdur. En büyük etken dil olayıdır. İlk kuşaktan sonra ikinci ve üçüncü kuşaklarda etkin dil üstünden kültür oluşumu başlar. 

Yöremizde etkin dil olarak konuşulan dili anlatırken şöyle bakılmasında yarar var. Başka grup bireyleri etkin dil üstünden edebiyat yapmışlar. Halen bu edebiyat, sanat, ticaret olayını sürdürmekteler. 

Ancak önemli bir etken de ticarettir. Bu yörede var olan İpek Yolu çok büyük etkendir diyebilirim. Bu etken yerel kültürü destekler nitelikte olup, yüksek zümrelerin sadece kendi çıkarlarını düşündükleri içindir ki, rahat hareket edecekleri sahayı en güzel şekliyle beslerler. 

Bu anlattığım sürecin dışında kalanlar ve henüz süreci tamamlamayan gruplar ise, birtakım bağlarla küçük küçük gruplar halinde yaşarlar ve giderek aynı grubun bile parçalanabileceğini söylemek mümkündür. Bazı toplumlarda aşiret sistemi, kabile sistemi, kavm i sadık sistemi en önemli değerdir. Hal böyle olunca kültürel daralma ve kültürel zayıflama kaçınılmazdır. 

Bizim Kafkasya dediğimiz bu saha oldukça çok dilli ve oldukça çok etnik grubun bir arada yaşadığı geniş ve ilginç bir sahadır. 

Kafkas yöresi dediğimiz bu yöre, Hazar denizinden başlayan ve Karadeniz kıyısından Ural Altay dağlarında içine alan bir yöre. Biz bu yörenin güney eteklerinde yaşayan gruplardan söz ediyoruz ve birazda yukarıya doğru tırmanıyoruz. 

Bu topraklarda yaşayan ve Yerli adıyla bilinen »Oğuz ya da Uğuzlar'ın«, dışında kalan ve çevre itibarıyla bu bölgede varlığını bildiğimiz, şu ya da bu şekilde iç içe yaşadığımız Kavim, kabile ve halkları isim isim yazalım. 

Kafkas halkları denilince akla gelen isimler: Abhaz, Acem[v] Adige, Ahıska Türkleri, Araplar, Arda Türkleri, Avarlar, Azeriler, Balkar, Çeçen-İnguş, Çerkezler, Dağ Yahudileri, Dağıstanlı, Derbent Türkmenleri, Ermeniler, Farslar-Tat, Gotlar, Gürcüler, Hazarlar »Karaim Türkleri«, İskitler, Kafkas Karaçileri »Çingene«, Kafkas Türkmenleri, Karaçay-Malkar, Kuman »Kıpçaklar«, Kumuk Türkleri, Kürtler, Lazlar, Lezgiler, Malakanlar, Mesketler, Nogaylar, Oset, Poşalar, Ruslar, Tacik, Talış, Tatarlar, Terekeme, »Karapapak Türkleri«, Udin, Yunan »Rum« ve Ceneviz gibi isimleri sayabiliriz. Bu isimleri sayınca unutmuş olduğumuz mutlaka vardır. Bu saydığım grupların oluşturduğu kültür Kafkas kültürüdür. Bu saha her alanda böyle adlandırılır. 

Bu yörenin coğrafi yapısı dağlık olması nedeniyle, dağınık yaşayan bu gruplar bir araya gelip belli bir oluşum içinde olamamışlar. Sürekli kabile yaşantısı içinde birbirinden farklı dilleri, farklı kültürleri barındırmaları en büyük etkendir. Bu nedenle küçük küçük gruplar halinde yaşamlarını sürdürmüşler. 

Kafkaslardan yine güney dediğimiz Karadeniz ve hazar sahasına inince bazı farklılıklar görülür. Bunlar da kendi sahalarından yukarıya çıkamamıştır. Yukarı Kafkasya kendi bünyesinde belli bir birleşme kaynaşma oluşturamamıştır. Hem dil açısından hem de kültür açısından dağınık bir yapıya sahiptir diyebilirim. Ancak güney sahası bu anlamda belli bir birleşmeyi sağlamıştır. Bu bütünleşme ilk etapta dil üzerinden olmuştur. Yerli dili diye adlandırılan dil her alanda kendi varlığını hissettirmiştir. Bu nedenle, diğer grupların insanları yerli dil üzerinden kültürel üretimi yapmışlar. Onlarca Ermeni aşuk yerli diliyle şiirler yazmış türküler üretmişler. Arap, Fars, Kürt ve daha başka başka grupların bireyleri bu sahada yerli diliyle kültürel miras bıraktıklarını biliyoruz. Ülkenin sanatçıları ve yazar kadroları bu tanıma en güzel örnektir. Etkin dil ve etkin kültür üzerinden var olma olayını sergilemeleridir. En azından türkücülerin kökenine göz attığımız zaman olayı kolayca görürüz. 

Dil derken, yerli dili derken ne demek istiyorum onu açıklamalıyım. Kafkas halkları dediğimiz bu grupların saha itibarıyla iletişim ve kültür dili, anlaşma dili Kıpçak Türkçesi dedikleri dilin olduğunu söylemeliyim. 1404 yılında Kafkasları dolanan Avrupalı misyoner diye bilinen Johannes de Galonifontibus[vi] anılarında sözünü ettiği Karadeniz'in doğu kıyılarında ve aşağıya doğru inen sahada yaşayan, Avar, Yunan »Rum«, Çerkes, Ermeni, Got, Tat, Tacik, Lezgi, Rus ve daha başka grupların iletişim dili olarak ortak dilleri Türk Tatar dili olduğunu yazmaktadır. 

Yine bir başka gezgin olan Evliya Çelebi Seyahatnamesinde, Kür havzasını gezerken, Çerkes Vilayetleri bölümünde Çerkezlerin de Türk Tatar dilini konuştuklarını yazmaktadır. 

Bir başka alandan söz edersek, Kıpçak Türkçesinin yerel dil olduğunu şöyle anlatabilirim.  11 Mayıs 1918 yılında Ardahan ve Kars merkez olmak üzere Cenub-i Garbi Kafkasya Cumhuriyeti[vii] »Güneybatı Kafkasya«, yöre halkı arasında »Kars Cumhuriyeti« olarak bilinen »Kelebek Ömürlü« bu devleti tanımlarsak. Federal sistem üstüne kurulmasına rağmen ülkenin resmi dil yapısını söylemeliyim. 

Kars, Ardahan, Batum, Ahıska, Ahılkelek’in batısı, Eçmiadzin ve güneybatısı, Erivan’ın güneyi, Nahçıvan, Kağızman ve Oltu bölgelerini kapsıyordu. Bu kurulan Cumhuriyetin resmî dilinin Kumuk Türkçesi olarak kabul edilmesini söyleyebiliriz. Bu Cumhuriyetin İngiliz Yüksek Komiseri Amiral Somerset Arthur Gough-Calthorpe tarafından ortadan kaldırılarak yönetim kadrosunun da Malta adasına sürülmesi ile son bulmuştur. 

Sözün başından beri söylemek istediğim bir olay var, yörenin dağlık ve dağınık olmasından dolayı, sürekli işgallere uğraması nedeniyle el değiştirmesi, yöre olarak akar bir sistemle, yol üstü dediğimiz kervanların geçiş güzergâhı, göç yolu yani, ipek yolu olması nedeniyle sürekli göçlerle beslenmesi en büyük etkendir diyebilirim. 

Bir başka açıdan konuyu ele alırsak, yerli halk kavramını bir başka açıdan çözmeye çalışırsak şöyle diyebiliriz: 

Otokton-Yerli: İskitlerin hükümdarı Kışlık başkent yaptığı Kür'e sağdan karışan Terter çayı boyundaki Partav veya Barda şehrine adını vermişti. Sakalar'ın bütün Kür, Aras ve Çoruh bölgesine olan hakimiyetleri Heredot Tarihinde Türklerin hâkimiyetinde olan topraklar diye gösterilmektedir. Ayrıca, bu bölgenin yani Ardahan Sancağı kesiminin »Bun-Türkler«, ya da »Otokton-Yerli Türkler«[viii] tarafından idare edildiğini yazmaktadır. 

Bir başka kaynak şöyle söz ediyor bu yerli insanlardan: 

»Bazı çivi yazılı kaynaklara göre, Mezopotamya’nın kuzeyinde, Azerbaycan ve Anadolu hudutlarında ilk Türk boylarını izleri bulunmaktadır. Bunlardan biri, »Şamtamhari« metninin 15. satırda M.Ö. 2200 yıllarında Akad hükümdarı Naramsin ile savaşan “17 Kuzey” hükümdarı belirtilmektedir. Tanınmış arkeolog Prof. Louis Delaperte, 1936 yılında onlardan birinin adını “Tourki kralı İlloushhoumail”, Alman Prof. N. G. Gutenbockis 1938 yılında “Turki kralı İlşu Nail” şeklinde okumuştur. Çağdaş araştırmacılardan biri, bu “Türki Kralın” kimliği sorusuna haklı olarak şu yanıtı vermiştir.«[ix] »Aksi ispat edilmedikçe Türklerdir.«[x] 

Bu yöre derken, Kür, Aras ve Çoruh bölgesi denilmektir. Bu bölge Ardahan ve Göle »Merdinik« havzasını içine alan sahadan söz ediyorum. Bu sahada Osmanlılarda Livana olarak geçer. Göle ovası, »Küçük Ardahan«  bu sahada yer aldığı için bu tarihin ortağıdır. 

Bu sahada yerli denilen halkın varlığını kültürüyle birlikte kabul etmek gerekiyor. Yerli halk Mesket kökenli Ural Altay »Yerlice« denilen dili konuşan »Eski Oğuz« tanımlamasıyla bilinenlerdir. 

Bizim yani bu sahada yaşayan »Yerli« diye seslendiğimiz insanların dili bugünkü deyimle Türkçedir. Yerel deyimle yerlicedir. Bugünkü tanımlamayla bunlara »Yerli Türk« deniliyor. »Yerli Türklerin ana vatanı Ahıska, Ahılkelek, Şavşat, Ardahan bölgeleri arasında kalan bölgedir«[xi] Diyenler de var. Penek Kalesi Dede Korkut Destanlarında 'Ban Kalesi' diye geçer. Ağrı Dağı ya da Ararat denilen dağın adı yerlicede Akdağ olarak bilinir. Akdağ adı Pir Sultan, Karaca Oğlan ve Köroğlu mahlaslı ozanların şiirlerinde geçer. Tek tek üç şiiri yazmayalım, Karac-Oğlan’ın koşmasını aktaralım. 

Akdağ'ın Eteği (Benli Dilber) 

Yöre:               Göle/Hoşdülbent
Kaynak:          Nazire Kılıç Kızılateş 

Akdağ’ın eteği bir yeşil koru
Korudur ha benli dilber korudur
Sevdan yüreğimde yağı eridir
Eridir ha benli dilber eridir

Kıratın üstünde kaldı postumuz
İkrarından döndü m’ola dostumuz
Yarın kara toprak örter üstümüz
Çürütür ha benli dilber çürütür 

Yüksek olur Arap atın kaltağı
Eşsiz kalmaz koçyiğidin yatağı
Varır bir kötüye değer eteği
Geri dur ha benli dilber geri dur 

Karac-Oğlan der ki gelip geçmedim
Yar elinden zehir bade içmedim
Fırsat elde iken alıp kaçmadım
Beri dur ha benli dilber beri dur[xii] 

Yöre insanı olarak bildiğimiz ve halen söylediğimiz bu yörenin eski yerel adları değişime uğramıştır. Gerekli çalışma yapılırsa bütün isimlerin yerli adları bulunabilir. Bu bölgeye Osmanlılar Livana diyordu. Yerel tanımlama ise Kür havzası olarak biliniyor.

Son söz:

Amerika topraklarında yaşayan o güzelim yerli insanlar, beyaz adamın deyimiyle Kızılderililer, kendi topraklarında yok olup gittiler. Kalanlar ise kültürel erozyona uğradılar. Ne yazık ki Anadolu yerlileri denilen güzelim insanlar, bu topraklarda yok olup gitmeyi Kızılderililerden çok önce yaşadılar. Batılı beyaz adamlar, önce bu topraklarda deney kazandılar, sonra Amerika da uyguladılar. 

Son olarak benim derlediğim türküler arasından birinin sözlerini buraya almalıyım.

Buyurun Yerli kızlarını anlatan bir türkü: 

Yerli Güzeli[xiii] 

Yöre:               Göle/Hoşdülbent
Kaynak:          Nazire Kılıç Kızılateş 

Yayladan yaylaya sürü geçirdim
Sürünün suyunu çayda içirdim
Selam olsun diye sesim uçurdum
         Öyledir böyledir Yerli Güzeli
         Meskenin yayladır Yerli Güzeli 

Yaylanın yolunda taş ben olaydım
Humar göz üstüne kaş ben olaydım
Bu Yerli Güzele eş ben olaydım
         Öyledir böyledir Yerli Güzeli
         Meskenin yayladır Yerli Güzeli 

Yaylaya çıkarım çadırım aldır
Her türle çiçekten bir tane kaldır
Yanağı kaymaktır dudağı baldır
         Öyledir böyledir Yerli Güzeli
         Meskenin yayladır Yerli Güzeli 

01.03.2015. Yazılarım.
Orhan Bahçıvan, »Halis Kızılateş« 



[i] Benim gibi birçok insan, liseli yıllarında kendi tarihimizi; kendisi tarihçi olmadığı halde tarih ders kitapları yazan Emin Oktay’ın lise öğrencileri için yazdığı tarih kitaplarından öğrenmiştir. Kendisine, “Emin, sen tarihçi değilsin, niye tarih yazıyorsun” dendiğinde “bana yaz dediler, yazıyorum” cevabını vermiştir.
[ii] Bu topraklarda yetmiş iki millet yaşıyor, yetmiş iki millete bir nazarla bakanlar »etrak-ı bi-idrak« diye birilerine özel bakmışlar.

[iii] Abdal: Roman mı? Kıptî mi? Eskiden Mısır'dan geldikleri sanılır; bu sebeple muhtelif yerlerinde Mıtrıp, Kareçi, Abdal, Çerge gibi isimlerle anılır.
[iv] Halk: Arapça kökenli bir sözcüktür. Genel olarak hulk ya da hilk sözcüğünden türetilmiş olarak aktarılır.

[v] Acem: Bugünkü Türkistan ve çevresinde kalan yerler. Gerçi bazı kaynaklar Acem sözünü İranlılar olarak aktarsa da biz İranlılara tat Türkistan ve Horasanlılara Acem diyoruz.
[vi] Tardy, Lajos. “The Caucasian peoples and their neighbours in 1404”. Acta Orientalia, XXXII (1), 1978, 83–111.
[vii] Güneybatı Kafkas Demokratik Cumhuriyeti Ve Teşkilat-I Mahsusa Efsanesi »Erkan Karagöz.
[viii] Heredot Tarihi
[ix] Emin Arif Şihaliyev’in A.Ü arşivinde bulunan Ermeni tarihiyle ilgili araştırmasından alınmıştır.
[x] Süleyman Aliyarlı, Azerbaycan Tarihi, s. 164.
[xi] Celayır tarihi.
[xii] Kazım Birlik tarafından bestelenmiştir.
[xiii] Yeril: İskitlerin hükümdarı Kışlık başkent diye yaptığı Kür'e sağdan karışan Terter çayı boyundaki Partav veya Barda şehrine adını vermişti. Sakalar'ın bütün Kür, Aras ve Çoruh bölgesine olan hakimiyetleri Heredot Tarihinde Türklerin hakimiyeti diye gösterilmektedir. Ayrıca Bölgenin Ardahan Sancağı kesiminin "Bun-Türkler" (Otokton-Yerli Türkler) tarafından idare edildiğini yazmaktadır. 

16 Aralık 2023 Cumartesi

Ne İçeceksen Söyle!

 Ne İçeceksen Söyle!

 

 

Zaman hiç bilinmiyor öncesine bakma
Hançer sesi bir yaşam benliğimin bütünü
Soğumuş çelik suyunu çoktan içti
Gözlerinde koyu bir bardak çayın
Rengini görüyorum
Nefesin çay kokuyor 

Oturur oturmaz
Özgürlük şarkısını mırıldanmak
Çaydaki buharın sadeliğini görüyorum
Ya sahi sen ne içeceksen söyle
Soğuk sıcak
Fark etmez
Bana eşlik et bir şeyler içelim 

Saçların kıvır kıvır gerdan üstünde
El sürmeye can atıyor yüreğim
Kimseler görmeden
Duymadan
Gözlerimle tarayayım saçlarını
Nefesimle seveyim 

Dağları
Denizleri boş ver gitsin
Sen sadece toprağın üstünde
Gülüşlerini bana gönder
Beyhude sanma
Ben onları gözlerime dolduracağım
İçime akıtacağım 

Sahi söylesene ne içeceksen
İçki ile aram yok bilirsin
Ama sen istersen başla
Ben eşlik ederim kahveyle
Ağır ağır 

Bak ne düşündüm
Sen bu ellerine
Hiç kına yakmadın mı
Gelin olurken
Hayret
Oysa kınasız gelin olmaz
Yoksa sen gelin olmadın mı
Ah canımın içi
Demek kınasız gelin oldun
Üzüldüm 

Sus söylenme
Aldırma benim bu sözlerime
Biliyorsun
Ben böyle değildim
Şimdi durmadan söylenirim
Bizi bize bırakmadılar
Aldılar sevgimiz elimizden
Yasaklar dürtüsüyle
Şimdi
Sen ben ikimiz
Sevgisiz sevişiyoruz
Masanın kenarında öylece 

Sahi güzelim
Ne içeceksen söyle!


Orhan Bahçıvan »Halis Kızılateş«
Yasamal Şiirleri Adlı kitabımdan.

 

14 Aralık 2023 Perşembe

Ozan Fizani »Gökhan Ataman«

 Ozan Fizani »Gökhan Ataman« 

 

1980 yılında İstanbul'da doğdu. Asıl adı Gökhan Ataman'dır. İlk ve ortaöğrenimini İstanbul'da tamamladı. 

Ardahanlı »Sulakçayır eski adı Carıshev«olan ailesinin etkisiyle aşıklık geleneği ve müzikle küçük yaşlarda ilgilenmeye başladı. Şiire yaklaşık lise yıllarında yöneldi. Bağlama çalmayı da aynı dönemlerde Metin Ağırman'dan öğrendi. 

Ozan Fizani, tanıştığı birçok aşık ve bağlamacının yardımıyla kendini geliştirdi. Önceleri geleneksel ve aşık tarzı türküleri yorumladı. Ancak sonraki yıllarda kendi yazdığı ve başka şairlerin şiirlerini de bestelemeye başladı. 

Mahlası Orhan Bahçıvan tarafından verilen Ozan Fizani, hemen her konuda şiir yazmaktadır.
*** 

Kardaş 

Sen gideli bu ellerde
Güneş doğmaz oldu kardaş
Senden ayrı kalan dostlar
Sararıp da soldu kardaş 

Cihanımı yıktı başa
Vuram kendim hangi taşa
Kara toprak bakmaz yaşa
Vaktim gayrı doldu kardaş 

Yüreğimi gam dağlıyor
Fizani’yi kor bağlıyor
Neden dostlar kan ağlıyor
Zülum bizi buldu kardaş 

* * * 

Yetiş 

Ne zaman gülecek bu garip yüzüm
Saçımda aklarım bitmeden yetiş
Kimse sebebime girmesin sakın
El aşıma zehir katmadan yetiş 

Günahtır bu cana çektirdiklerin
Yetmez mi bağrıma ektirdiklerin
Ya gözümden yaşlar döktürdüklerin
Bağımda baykuşlar ötmeden yetiş 

Gitmesin aklından ağlayan gözüm
Ağıtlar yakıyor inleyen sazım
Fizani ardından sana son sözüm
Azrail canıma yetmeden yetiş
*** 

Ardahan 

Yerinden yurdundan olan herkese
Yolundan geçene yurttur Ardahan
Tükenmez ambarda ekmeği aşı
Yiğidi pek suyu serttir Ardahan.

Bütün ilçeleri aynı candandır
Alevi Sünni'si aynı dindendir
Terekeme Yerli aynı kandandır
Azeri'dir Lazdır Kürt'tür Ardahan.

Yüzyıllar boyunca sahipsiz kalmış
Elden ele savrulup gözleri dolmuş
Her gelen milleti bağrına almış
Yetime öksüze merttir Ardahan

Fizani uğradı geçerken ona
Nüfusun çoğusu dedeyle nine
Köyleri boşalmış olmuş virane
Yıkılmış her yanı perttir Ardahan
***
https://ozanlar.biz/index.php/ozanlar/281-fizani 

Videolardan Örnekler:

https://www.youtube.com/watch?v=0Z7Wa7u-mJA

https://www.youtube.com/watch?v=Y3gcVkVVRgg

Gökhan Ataman & Orhan Bahçıvan.






13 Aralık 2023 Çarşamba

Gökhan Temur.

 Gökhan Temur.



Yaş kemale erdi yağmurum dindi
Bahçemde soluyor gül yavaş yavaş
Ateşim karardı korum azaldı
Göğe savruluyor kül yavaş yavaş 


1968 yılında Ankara’da doğdu. İlk, orta ve yükseköğrenimini Ankara’da tamamladı. 

Aslen Ardahanlı »Ardahan’a bağlı Dedegül Köyü« bir aileden gelen Temur müzikle küçük yaşlarda ilgilenmeye başladı. 

10 yaşındayken TRT Ankara Radyosu Çocuk Korosu’na girdi. 

Ortaöğreniminden sonra 1985 yılında Gazi Üniversitesi Müzik Eğitimi Bölümü’nde okumaya başladı. Aynı yıl TRT Ankara Radyosu THM Gençlik Korusu sınavını kazandı. Mustafa Özgül, Hikmet Taşhan, Mehmet Özbek ve Sadettin Gürhan’dan halk müziği solfeji, repertuarı ve teorisi dersleri alarak bilgisini pekiştirdi. 

1990 yılında Kültür ve Turizm Bakanlığı Şanlıurfa Devlet THM Korosu bünyesinde ses sanatçısı olarak göreve başladı. Türkiye’nin birçok bölgesinde koro elemanı ve solist olarak çeşitli konserlere katıldı. Kültür ve Turizm Bakanlığı ve başka kurumlarda halk müziği topluluklarının oluşmasına katkıda bulundu, yönetmenliklerini üstlendi. 

Farklı tarzlarda besteleri bulunan Temur’un eserleri birçok sanatçı tarafından yorumlandı. 

Gökhan Temur, özellikle Ardahan’dan olmak üzere birçok derleme yaparak halk müziği arşivine kazandırdı. 

Orhan Bahçıvan, Selçuk Murat Kızılateş ile birlikte “Ardahan Türküleri” adlı kitabı yayımladı. 

2023 yılında "Hazînem" adlı ilk EP çalışmasını yayınladı. 

2009 yılından bu yana görevini Kültür ve Turizm Bakanlığı İstanbul Devlet THM Korosu’nda sürdürmektedir.

 Koşmaları:

Haberin Olmaz 

Bana öyle gülme ey peri kızı
İçime akarsın haberin olmaz
Dışım güler ama başkadır halim
Yüzüme bakarsın haberin olmaz 

Öyle severim ki çoklar az kalır
Kaybolurum sende yoklar az kalır
Delersin gönlümü oklar az kalır
Canımı yakarsın haberin olmaz 

Gezdiğin yerlerde çiçekler açar
Başının üstünde bülbüller uçar
Aslın cennetten mi misk amber saçar
Kendine çekersin haberin olmaz 

Temur’um bu aşktır beni inleten
Mecnun edip dağı çölü dinleten
Her bir harf hecesi seni anlatan
Bir şiir okursun haberin olmaz 

Kandırma Bizi 

Ey bu dini kendi için kullanan
Allah diye diye kandırma bizi
Fakirin malını yiyip dellenen
Vallah(i) diye diye kandırma bizi 

Helalin içine haramı katıp
Boyarsın gözleri haclara gidip
Korkmadan yalandan yeminler edip
Billah(i) diye diye kandırma bizi 

O'na değil mala mülke taparsın
Düz yol tarif edip terse saparsın
Belli ki inanmış gibi yaparsın
Tallah(i) diye diye kandırma bizi 

Yavaş Yavaş 

Yaş kemale erdi yağmurum dindi
Bahçemde soluyor gül yavaş yavaş
Ateşim karardı korum azaldı
Göğe savruluyor kül yavaş yavaş 

Çok savaşa girdim çok yara aldım
Azgın denizlerle boğuşup geldim
Yelkenim yırtıldı rüzgarsız kaldım
Sona yanaşıyor sal yavaş yavaş 

Bilmem kaç baharım kaç kışım kaldı
Çoğunu bitirdim az işim kaldı
Yaşım yetmiş miydi seksen mi oldu
Artık tükeniyor yıl yavaş yavaş 

Temur'um hayattan pek tat almadım
Bir yanım kırıktı hiç tam dolmadım
Kötü söz ne imiş asla bilmedim
Şimdi lal oluyor dil yavaş yavaş 

İnsan Denir mi? 

Bir lokma ekmeği bölüşemeyip
Hep bana diyene insan denir mi?
Herkese yetecek yemek var iken
Hep kendi doyana insan denir mi? 

Karnı tok sırtı pek her daim zalim
Kendine sorarsan bulunmaz alim
Gittiği her yere götürür ölüm
Bir cana kıyana insan denir mi? 

Kandırır cahili dostum diyerek
Bir körpe kuzunun postun giyerek
Ben senin düşmanın astım diyerek
Fakiri soyana insan denir mi? 

Ülkeler aç yatıp bedel ödüyor
Temur'um çalanlar Mars’a gidiyor
Doyuyor durmuyor israf ediyor
Tok olup yiyene insan denir mi?

 

Gökhan Temur & Orhan Bahçıvan





Sibel Kızılateş.

Sibel Kızılateş. 
 

Özgeçmişi ve Çalışmaları. 

Ardahanlı »Göle, Hoşdülbent« bir ailenin çocuğu olan Sibel Kızılateş, 15.01.1979 İzmir Karşıyaka’da dünyaya geldi. 

2003 senesinde Bilkent Üniversitesi Müzik ve Sahne Sanatları Fakültesi Opera-Şan Ana Sanat Dalı'na burslu olarak kabul edilmiş ve okuldan 2009 senesinde mezun olmuştur. Okul hayatı boyunca çok sayıda şan ve koro konserinde görev almış ve Bilkent Gençlik Korosu ile kayıtlara katılmıştır. Yine Bilkent Gençlik Orkestrası ve Korosunun da katılımıyla 2007 senesinde A. Vivaldi'nin 'Gloria' eserinde Alto soloyu seslendirmiş ve DVD kaydını gerçekleştirmiştir. 

Ayrıca mezuniyetinden kısa bir süre önce 17 Ocak 2009 tarihinde yapılan sınavla Ankara Devlet Opera ve Balesi'ne yevmiyeli koro sanatçısı olarak kabul edilmiş olan sanatçı 2013 senesinde Devlet Opera ve Balesi Genel Müdürlüğü tarafından yapılan Stajyer Koro Sanatçısı sınavı neticesinde Samsun Devlet Opera ve Balesini kazanmış ve ataması yapılana kadar Ankara Devlet Opera ve Balesi'nde görevine devam etmiştir. 

Ankara Devlet Opera ve Balesi'nde görev aldığı süre boyunca çok sayıda opera eserinde, operetlerde, müzikallerde ve çocuk oyunlarında koro sanatçısı ve solist sanatçı olarak görev almıştır. Sanat yaşamına Ağustos 2013 tarihinden itibaren Samsun Devlet Opera ve Balesi'nde devam eden Sibel Kızılateş, bu kurumda aynı zamanda Başrejisörlük V. görevini de üstlenmiştir. 

24 Ekim 2016 tarihinden, Kasım 2019 tarihine kadar Antalya Devlet Opera ve Balesi Müdürlüğü’nde Sanat Yönetmeni ve Müdür V. olarak görev yapmıştır. Bu süre zarfında idari görevlerinin yanı sıra Samsun Devlet Opera ve Balesince sahnelenen “Carmen” operasında “Carmen” rolünü, ‘’Aşk-ı Memnu’’ operasında ‘’Matmazel’’ rolünü, “Birjan ve Sara” operasında “Altınay” rolünü, Antalya Devlet Opera ve Balesince sahnelenen “Aida” operasında “Amneris” rolünü, yine Antalya Devlet Opera ve Balesince sahnelenen “Carmen” operasında “Carmen” rolünü, Ankara Devlet Opera ve Balesince sahnelenen “Bir Tenor Aranıyor” müzikalinde “Maria” rolünü ve Mersin Devlet Opera ve Balesince sahnelenen “Maskeli Balo” operasında “Ulrica” rolünü canlandırmıştır. 

Yine Antalya Devlet Opera ve Balesince sahnelenen “Madama Butterfly” operasında “Suzuki” Ankara Devlet Opera ve Balesinde sahnelenen “Cavalleria Rusticana” operasında “Mamma di Lucia” karakterlerini seslendirmiştir. 

2019 senesinde Antalya Devlet Opera ve Balesi ve Antalya Devlet Senfoni Orkestrasının ortak projesi olan Çanakkale Şehitlerini Anma Konserinde, Hasan Niyazi Turanın “Şehitler Oratoryosu” eserinde Mezzosoprano Solo partisini seslendirmiştir. Bunların yanı sıra birçok opera eserinin korosunda da görev almıştır. 

Bu görevleri sırasıyla yazarsak şöyle sıralamak gerekiyor. 

  • Ivanka GOSPODİNOVA
  • Meral Akyol GÖKOĞLU
  • Ferda YETİŞER
  • Anna CUBUCENKO
  • Nuray ÇEVİKER
  • Umut GÖKOĞLU »Halen çalışmalarımıza beraber devam etmekteyiz«

 

Sayısız Türk ve Yabancı Korrepetitör ve Orkestra Şefi ile çalıştım.

 

  1. Bir Tenor Aranıyor (Maria) ADOB
  2. Birjan ve Sara (Altınay) SAMDOB
  3. Aşk-ı Memnu (Matmezel de Courton) SAMDOB
  4. Carmen (Carmen) SAMDOB
  5. Aida (Amneris) ANTDOB
  6. Maskeli Balo (Ulrica) MERSİN DOB
  7. Carmen (Carmen) ANTDOB
  8. Madama Butterfly (Suzuki) ANTDOB
  9. Cavalleria Rusticana (Mamma di Lucia) ADOB
  10. Şehitler Oratoryosu (Alto solo) Antalya Devlet Senfoni Orkestrası. 

 

Sibel Kızılateş & Orhan bahçıvan






 

 





 

 

8 Aralık 2023 Cuma

Selçuk Murat Kızılateş, Özgeçmişi ve Çalışmaları.

 Selçuk Murat Kızılateş 

 

Özgeçmişi ve Çalışmaları. 

Ardahanlı »Göle / Hoşdülbent« bir ailenin çocuğu olan Kızılateş, 1972 yılında Erzurum’da doğdu. Karadeniz Teknik Üniversitesin de Mühendislik eğitimi aldı. Profesyonel müzik hayatına üniversite yıllarında Tiyatro müziği yaparak başladı. 2000 yılı itibari ile TRT Ankara Radyosunda saz sanatçısı olan KIZILATEŞ, bu tarihten itibaren TRT’nin birçok Radyo ve Televizyon prodüksiyonunda ve izli kayıt projelerinde Aranjör, Müzik Yönetmeni, Danışman ve saz sanatçısı olarak yer aldı. Çeşitli albüm, Tv ve konser projelerinde; Şef, aranjör müzik ve sanat yönetmenliği yapan KIZILATEŞ, halen Kültür ve Turizm Bakanlığı Meydan meşkleri bölümü sanatçısı olarak çalışmalarına devam etmektedir. 

Profesyonel olarak 25 yılı aşkın bir süredir yüzlerce Radyo-Televizyon canlı yayını, Radyo emisyonu-bant kaydı ve konserde yer alan. Bir dönem İstanbul Devlet Türk Halk Müziği Korosu Şefliğini de yapan sanatçının son dönem yaptığı çalışmalardan bir kısmı aşağıda anılmıştır. 

 

KİTAP-KÜLLİYAT

·         Sıla Yolu Türkü’yem, Yurt Dışı Türkler Ve Akraba Toplumlular Başkanlığı Projesi, Müzik Yönetmeni, Kasım 2021

 

·         Hünkâr Makamı, (Bestekar Sultanların besteleriyle hazırlanan ve 312 şarkıdan oluşan daha önce hiç seslendirilmemiş eserlerin ilk defa yer aldığı bir külliyat) Müzik Direktörü, Müzik yönetmeni, Aranjör, (Mart 2021)

 

·         Ardahan Türküleri, Ardahan Valiliği Kültür Yayınları, Yazar

Geleneksel Ardahan Müziği üzerine yapılmış araştırma ve derleme kitabı, 2016

 

EĞİTMENLİK

Konservatorium Für Türkische Musik Berlin Bağlama hocası, Koro Şefi 1999-2000

Hacettepe Üniversitesi Türk Halk Müziği Topluluğu Repertuvar Hocası, Şefliği 2001-2016

Ankara Üniversitesi Türk Halk Müziği Kulübü Şefliği 2017- 2020

Ardahan Üniversitesi Güzel Sanat Fakültesi Öğretim Elemanı 2022-2023

 

TV YAPIMLARI

·         TRT Avaz, Bizim Sesler, Türk Dünyası Müzikleri, Ocak 2024, Şef, Müzik yönetmeni, Aranjör, Danışman

·         TRT 1, Ehl-i Beyt Aşkına, On muharrem programı, Ekim 2022, Şef, Müzik yönetmeni, Aranjör, Danışman

·         TRT 1, Ehl-i Beyt Aşkına, On muharrem programı, Ekim 2021, Şef, Müzik yönetmeni, Aranjör, Danışman

·         TRT 1, Ehl-i Beyt Aşkına, On muharrem programı, Ekim 2017, Şef, Müzik yönetmeni, Aranjör, Danışman

·         TRT Avaz, Azerin’le Tek Yürek Müzik programı, Saz sanatçısı, Müzik Yönetmeni

·         TRT Avaz, Cumhuriyet Konseri “Bu Bayrak İnmez” Dramatik konser, Ekim 2016, Sanat Yönetmeni, Şef, Aranjör

·         Türkmeneli Tv, Kerkük’ten Çıktık Yola Mehmet Özbek; Saz sanatçısı, Müzik Yönetmeni

·         TRT 1, Aşkın Şehitlerine, On muharrem programı, Kasım 2013, Şef, Müzik yönetmeni, Aranjör, Danışman

·    TRT Müzik, Matem-i Muharrem On muharrem programı, Kasım 2015, Sanat Yönetmeni, Şef, Aranjör, Danışman

·         TRT Müzik, El ele Sosyal sorumluluk projesi (Van depreminde eğitimi yarım kalmış çocuklarımız için yapılmıştır), Kasım 2012 Program Danışmanı

·         TRT Müzik, Can’lı Türküler Müzik eğlence programı, Aralık 2015 Şef,

·         Müzik yönetmeni, Aranjör

·         TRT Avaz, Çanakkale şehitleri anma programı “İstiklal Uğruna” Dramatik konser, Ekim 2016, Sanat Yönetmeni, Şef, Aranjör

·       TRT Avaz, Çanakkale şehitleri anma programı “Düşmeyen Sancak Çanakkale” Dramatik konser, Mart 2016, Sanat Yönetmeni, Şef, Aranjör

·         TRT Avaz, Türkülerle Anadolu havası Müzik eğlence programı, Haziran 2016, Aranjör

·         TRT Türk, Dilek Ağacı, Canlı istek programı, Mayıs 2013, Şef, Müzik yönetmeni, Aranjör

·         TRT HD Yadigâr, Geleneksel müziğimizde Meşk kültürü (Konser), Nisan 2013 Şef,

Müzik yönetmeni

 

GÖSTERİ ve KONSER PROJELERİ

 

·         T.C. Kültür ve Turizm Bakanlığı Konseri, İrfan Meclisi, Sanat Yönetmeni, Ağustos 2023,

·         T.C. Kültür ve Turizm Bakanlığı Anma programı, Hamiyet Konseri, Sanat Yönetmeni

Anlatıcı: Tamer Levent, Solist: Eda Karaytuğ , Mayıs 2023

·         T.C. Kültür ve Turizm Bakanlığı Konseri, İrfan Meclisi “Konya Mistik Müzik Festivali”,

Konser-Sanat Yönetmeni, Haziran 2022

·         T.C. Kültür ve Turizm Bakanlığı Konseri, İrfan Meclisi “Şeb-i Arusta Yunus Emre”,

Konser-Sanat Yönetmeni, Aralık 2022

·    T.C. Kültür ve Turizm Bakanlığı Konseri, İrfan Meclisi “Şeb-i Arusta Hacı Bektaşi Veli”, Konser-Sanat Yönetmeni, Aralık 2022

·         T.C. Kültür ve Turizm Bakanlığı Konseri, İrfan Meclisi,

Konser-Sanat Yönetmeni,Aralık 2022,

·       T.C. Kültür ve Turizm Bakanlığı Konseri, Kökler “İki Cihanda Bir Güzel”, Sanat Yönetmeni

Nisan 2022

·     T.C. Kültür ve Turizm Bakanlığı Konseri, Kökler Doğu “Anadolu Aşıkları”, Sanat Yönetmeni, Şubat 2022

·         T.C. Kültür ve Turizm Bakanlığı Konseri, Kökler “Rumeli”, Sanat Yönetmeni, Şubat 2022

·         T.C. Kültür ve Turizm Bakanlığı Konseri, Kökler Doğu “Hoyrat”, Sanat Yönetmeni, Ocak 2022

·         T.C. Kültür ve Turizm Bakanlığı Konseri, Kökler “Bozkır”, Sanat Yönetmeni, Kasım 2021,

·     T.C. Kültür ve Turizm Bakanlığı Konseri, Kökler “Deyişler ve Nefesler”, Sanat Yönetmeni, Ekim 2021+

·         T.C. Dış İşler Bakanlığı Laos Büyük Elçiliği Cumhuriyet Balosu Konuğu, Ekim 2019

·         ŞEMS TRİO Konserleri, Aralık 2016’dan bu yana devam ediyor, Solist, Enstrumanist

·         Şahdeniz, Fargana Qasımova, Sofia Papazogou, Mehtap Demir CRR Nisan 2018,

Müzik Yönetmeni

·         Aşka Adanmış Şarkılar, Sevgililer günü Konseri, Şubat 2017,

Sanat Yönetmeni

·         Onat Kutlar Filmleri Müzikleri, Ocak 2016, Müzik Yönetmeni

·        Yedi Cihan Kadınları, Kadın Dilinden Türkiye Müzik Kültürü Mozaiği, Aralık 2014-Mayıs 2017, Müzik Yönetmeni

·         T.C. Kültür ve Turizm Bakanlığı Çanakkale Şehitleri Anma Programı

İstiklal Uğruna, Mart 2017, Sanat Yönetmeni, Şef

·         T.C. Gençlik ve Spor Bakanlığı Projesi Tarihin Satır Araları, Aralık 2016-Mayıs 2017,

Müzik Yönetmeni

·         T.C. Kültür ve Turizm Bakanlığı Anma programı, Aşkın Şehitlerine

·         CSO Salonu Ankara Kasım 2016, Şef

·         T.C. Kültür ve Turizm Bakanlığı Çanakkale Şehitleri Anma Programı

Bu Bayrak İnmez, Ekim 2016, Sanat Yönetmeni, Şef

·         T.C. Kültür ve Turizm Bakanlığı Cumhuriyet konseri

Benim Adım Zafer, Mart 2016, Sanat Yönetmeni, Şef

·         T.C. Kültür ve Turizm Bakanlığı Çanakkale Şehitleri Anma Programı

Düşmeyen Sancak Çanakkale, Mart 2015, Sanat Yönetmeni, Şef

·         T.C. Kültür ve Turizm Bakanlığı Anma programı, Matem-i Muharrem, Kasım 2015, Şef

·         T.C. Kültür ve Turizm Bakanlığı konseri, Yadigâr, Meşk kültürü Mayıs 2013, Şef

·         T.C. Kültür ve Turizm Bakanlığı konseri, Sevda ya dair söyledik, Nisan 2013, Şef

·         T.C. Kültür ve Turizm Bakanlığı konseri, Kadının Türküsü, Kadınlar günü, Mart 2013, Şef

·         T.C. Kültür ve Turizm Bakanlığı konseri, Hasan Hüseyin Aşkına, Şubat 2013, Şef

·         T.C. Kültür ve Turizm Bakanlığı konseri, Garip’in Türküsü, Neşet Ertaş anma,

·         Ocak 2013, Şef

·         T.C. Kültür ve Turizm Bakanlığı konseri, Mâtem, Muharrem ayı Konseri, Aralık 2012, Şef

 

CD/ALBÜM PROJELERİ

 

·         Selçuk Murat Kızılateş, Bahar Sensiz (single) Solist, Müzik yönetmeni, Aranjör Ocak 2024

·       Bünyamin Aksungur, Canan Uykuda-2 Müzik yönetmeni, Aranjör, (Tuva’dan Macaristan’a Geleneksel Türk Dünyası şarkılarından oluşmuş 48 eserlik bir çalışma 2024 yayınlanacaktır)

·         Emel Taşçıoğlu, Dara Düştüm (single) Müzik yönetmeni, Aranjör, Ekim 2023

·         Yusuf Altun, Tar (single) Proje Koordinatörü, Ağustos 2023

·         Gökhan Temur, Oy Ölümüm (single) Müzik yönetmeni, Aranjör, Haziran 2023

·         Emel Taşçıoğlu, Yandım Kül Oldum (single) Müzik yönetmeni, Aranjör, Mayıs 2023

·         Selçuk Murat Kızılateş, Külli Gül (single) Solist, Besteci Müzik Yönt, Aranjör, Şubat 2023

·         Gökhan Temur, Hazinem (EP) Müzik yönetmeni, Aranjör, Ocak 2023

·         Emel Taşçıoğlu, Şimdi Nerdesin (single) Müzik yönetmeni, Aranjör, Kasım 2022

·         Sıla Yolu Türk’üyem YTB Başkanlığı ProjesiMüzik yönetmeni, Aranjör, Ocak 2022

·         ŞEMS TRİO, Bir Güzel, (single) Grup müzisyeni, Solist, Aranjör Kasım 2021

·         Zahide Özdemir, Kızılcıklar Oldu Mu (single) Müzik yönetmeni, Aranjör, Agustos 2022

·   BİZ, Selçuk Murat Kızılateş, Emel Taşçıoğlu, Mustafa Kalem (Çanakkale Şehitlerine ithafen yaptığımız single) Besteci, Müzik yönetmeni, Aranjör, Mayıs 2022

·         Hamdiye Erol, Bilmiyorum (single) Müzik yönetmeni, Aranjör, Mart 2022

·         Zahide Özdemir, Neyleyim (single) Müzik yönetmeni, Aranjör, Şubat 2022

·         ŞEMS TRİO, Hasret, (EP) Grup müzisyeni, Solist, Aranjör, Ocak 2022

·         Zahide Özdemir, Yeşil İpek (single) Müzik yönetmeni, Aranjör, Eylül 2021

·         Hünkâr Makamı, Bestekar Padişahlar Külliyatı Müzik Direktörü, Aranjör, Şubat 2021

·         Kadındır… Kadına dair farkındalık projesi, Sanat-Müzik yönetmeni, Ocak 2021

·       Hekimler Söylüyor-2, Sanat ve Müzik yönetmeni, Aranjör, Ocak 2021 (Hekim adayı Kız çocuklarının  eğitimine destek olmak için yürütülen sosyal sorumluluk projesi)

·         ŞEMS TRİO, Rodrigo Adagio, Grup müzisyeni, Solist, Eylül 2019

·         Eda Karaytuğ, Derun-i Dil Müzik yönetmeni, Aranjör, Ocak 2020

·         Ayşen Biten, Pinhan Müzik yönetmeni, Aranjör, Mayıs 2019

·         Hekimler Söylüyor, Sanat ve Müzik yönetmeni, Aranjör, Mart 2019

·         Eda Karaytuğ, Aşka Sevdalanma Müzik yönetmeni, Aranjör, Ocak 2019

·         Bünyamin Aksungur, Canan Uykuda-1 Müzik yönetmeni, Aranjör, 2018

·         Mehtap Demir, Le Parfum D'Asie Mineure Ekim,2016

·         ŞEMS TRİO, Efkâr, Grup müzisyeni, Solist, 2018

·         Geleneksel Erzurum Müziğinde Alvarlı Efe (İstanbul Devlet THMK Müdürlüğü)

Proje Sanat Yönetmeni, Müzik yönetmeni, Aranjör, Ocak 2016

·         Şavaşın 100. Yılında Çanakkale de Barış (Güzel Sanatlar Genel Müdürlüğü)

Müzik yönetmeni, Aranjör, Ocak 2015

·         Harmony Of İstanbul, To Zeibekiko Tis Evdokias, Solist, Aranjör, Nisan 2014

·         Kür’ün Sesi (Ardahan Valiliği)

Ardahan Türküleri, Proje Sanat Yönetmeni, Müzik yönetmeni, Aranjör, Aralık 2014

·         Diyar-ı Barak (Gaziantep Büyükşehir Belediyesi)

Proje Sanat Yönetmeni, Müzik yönetmeni, Aranjör, Şubat 2014

·         Mehtap Demir, Söyle Mehtap, Ekim 2013

·         Bar havaları, Ağırlamalı Halaylar, Zeybekler (İstanbul Devlet THMK Müdürlüğü)

Müzik yönetmeni, Aranjör. Aralık 2011

·         Geleneksel Müziğimizde Divanlar ve Klasik Uzun Havalar

·         (İstanbul Devlet THMK Müdürlüğü)

Proje Sanat Yönetmeni, Müzik yönetmeni, Aranjör, Ocak 2010

·         Şanlıurfa Musikisinde Gazeller (Şanlıurfa Devlet THMK Müdürlüğü)

Müzik yönetmeni, Aranjör, Ocak 2011

·        Elif Buse Doğan, Bi Haber Müzik yönetmeni, Aranjör, Ocak 2014

·        Emel Taşçıoğlu, İz kalır, Müzik yönetmeni, Aranjör, Ekim 2011

·        Kadim, Selçuk Murat Kızılateş Türkü projesi, Müzik Yönetmeni, Aranjör,

15 Solist, 29 müzisyen Ekim 2010

 

Selçuk Murat Kızılateş & Orhan Bahçıvan.






Sen Kal Burda Ayrılık!

Sen Kal Burda Ayrılık! Düşünce denen bir şey vardır Beynimizin o ilkel noktasında Ya fabrikadayız ya da tarlada Ya demiri un ediyoruz Ya...