Kayıtlar

Nisan, 2017 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

Üşüyorum Sadece!

Resim
Üşüyorum Sadece!   Ardahan Yerli Halkına Yerlilerin sofrasına konuk olacağım Yaşam bu pestil ekmek Kıtlama çay nasibim diyeceğim Çiçekli entari giymiş ev sahibem Elleri kurtağzı kına Totem inancı İlginç Çigelek tarlasında kelebek özgürlüğü Kafkas dağlarının yeşiline saklanıyorum Bir masal serinliği ışıklar gölgesinde Zembereği çözülmüş yaşam Çalar saat uzaklardan ömrümü yakalıyor Acı tadında bir ses dokunuyor Ömrümün dudaklarına Senelerdir kendimi ezgilerde sakladım Çünkü ben gizlenmiş şiirin dizeleriyim Bir okuyucu bulsam okunacağım Herkes duysun diye Ben bir yayla çocuğuyum efendiler Onun için her yanım çiçek yarası Tanımaz sizin dünyanız Tanımaz beni Yaşam süreci gelinciğin yaprağında Hiç kırılmıyor desem Fakat demiyorum gizleri içimdedir Korumaya çabalıyorum mühürlü sesinizden Ardahan ovası yerli yeşil gün altında Kız gelin ağılıyor baksana Kür kırağı sesleniş Aşka çağrıdır Hayalimde bir tut

Çırak İşçiler!..

Resim
Çırak İşçiler   Çocuk İşçilere Sevgiyle 1/ Çırak eller Yük altında bir kuzguncuk yavrusu Yürek telaşlı yürek tedirgin Günlerin bedelini ödemekle yükümlü Demlikte çay fokur fokur Koyver çırak işçiler gelsin Kında kılıç sıyrılmadan duruyor Tezgahta umut Yarınlara özlem duyan insanlar Bir baca dumanıyla yıldızlara Taa yıldızlara erişmenin sevinci Yaşamaya yüz tutmuşken Sevdadan anlamıyor, anlamaz da Taş yürekli ustabaşı Hayat güzelden yana akıyor Hainlikler pusuda El tetikte olmalı dost Çınlayan bir türkünün dizeleriyle El kitapta olmalı dost 2/ Korku düşman başına Korku, sindirilmiş dağlar başına Hoyratlaşan bir umut parıltısı Hırçınlaşıyor homurdanarak Yanağı boyalı okul kızları Kitapları göğsünde Ürkek Acemi Orta yerde çıngıraklı gizli sevda Anlatmaya gerek var mı? Tornada işliyor karasevdayı Hasreti gözlerinde Acıyı bir yudum su deyip içen Bir mektup bekliyor Asya damgalı Etten kemiğe umu

Göleli Ferman Baba, »Fermani Kızılateş«

Resim
Göleli Ferman Baba, »Fermani Kızılateş«   Kimse bilmez Ferman Baba adını Alamadım bu dünyanın tadını Çağırdılar bul dediler yadını Döne döne geldim sana sevdiğim   01.07.1922-10.04.1996 yılında, Önceleri Kars’a bağlı olan, sonraları yani, 1992 yılında il olan Ardahan’a bağlanan Göle ilçesinin Hoşdülbent köyünde doğmuştur. Babasının adı Halil, Annesinin adı ise Güllü’dür. İki kardeşler, kendisinden 3 yaş büyük bir abisi vardır. Asıl adı Fermani Kızılateş’tir. İlkokulu köyünde okudu.  Çocukluk yılları köyünde geçmiştir. Her köy çocuğu gibi Ferman Baba da köyünde var olan yerli kültürün içinde büyümüştür. Bu nedenle, küçük yaşlarda türküye ve şiire ilgi duymaya başladığını söyleyebiliriz. Türkü söyleme geleneği yörede tek eğlence kaynağı olduğu için, böylesi bir gelenek içinde büyümüştür.  Türküleri doğru söylemek için, yazarak öğrenme geleneği zaten yörede var olan bir gelenektir. Bu geleneği Ferman Baba da benimsemiş ve türkü sözlerini doğru öğrenmek için, yazarak öğrenmeye baş

Mavi Sular Akarken

Resim
Mavi Sular Akarken Bağır Dost duysun, düşman duysun Yıkılsın tüm karanlıklar, yıkılsın Işınların içine gizledim göz nurumu Üstümüzde mavi sular akarken Sevdalım, Yanakların titremesin ne olur Rüyaların ortasında bir mavi deniz Dalyanların peşinde orkinoslar Mercanlar ürkek Gözlerin mışıl mışıl Akrep kendin sokar darda kalınca Yosun kokan gecelerin içinde Bir kuş olup pencerene gelmişim Keloğlan padişahın sofrasına oturmuş Şarlo güverteye çıkıyor öykünün ortasında Mavisakal uçurumlar başında Yürüsün üstümüze Kartaca orduları Kızmemesi [i] tılsım gecelerin sesine Kan bulaşmış asiliği ortada »Ay karanlık« [ii] Paramparça gecemiz Umutların serpildiği bir zaman Çölde susuz kalmış Bedevi gibi Ölüm henüz inmemişti toprağa Günübirlik şarkıların kavgasını verirken Çimenler öpüşürdü »Meri kekliğim« [iii] Zehir zıkkım içtiğim çay Dağların yosunlu eteğine sığınmış Bulanık suların seferi azgınlığı Seraplara koştukça