Kayıtlar

Mart, 2021 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

Toprak Ana.

Resim
Toprak Ana.   Men seni torpağa verende bildim Niye torpaxlara ana deyirler Memmed İlqar.     Gün doğuyor kapımızın pervazına Ezan çoktan okundu Kalk ana kalk seccaden seni bekliyor Sabahın seherinde Kür kırağında Avuçladım Çimen kokulu kara toprağı Sen kokuyordun Ana  Saklandım yokluğuna Kocaman bir dağ devrildi seninle Kaç kez ezildim, kaç kez kavruldum sensizliğinle Savrulmuş çocukluğum gurbet yurduna Ana deyip topraklara susuyor Sessizce  Şimdi çok uzak bir gurbetin kucağındayım Küçük bir evin küçük bir odasında Sesine sığınmışım Susuyorum Sürgünce  Şimdi Senin sesinden dinliyorum Mahmut ile Hazal’ın o hazin destanını Gecenin uç noktasında Senin o hazin sesin kulaklarımda çınlıyor Sesin var yanımda duyuyorum Sen yoksun ana...  Gözlerim kapanıyor öylece Duvarlar senin sesini yankılarken Geçmiş bir zamanın çizgilerini Aklın merkezinde aramak Böyle bir şey  Senin sesinden dinliyorum Hazal’ın söylediği o son türküyü Ölümden bir nefes öncesini Dizelere döküyordu  Güne

Yunus Emre-Hayatı Ve Bütün Şiirleri.

Resim
Yunus Emre-Hayatı Ve Bütün Şiirleri.   Yunus’un Yaşadığı Çağ   Kösedağ’ı Yenilgisi (641 H. 26 Haziran 1243), Selçuk İmparatorluğu’nu temelinden sarsmıştı. Moğollar, Sivas’a yürümüşler, Sivas kadısının şefaatiyle halka dokunmamışlar, şehri üç gün yağma etmişler, oradan Kayseri’ye geçmişler, erkekleri kılıçtan geçirmişler, kadınlarla çocukları alıp yola çıkmışlardı. Yolda yürüyemeyenleri öldürüyorlar, her yana dehşet saçıyorlardı. Selçuklular, yıldan yıla ağır bir vergi vermeye razı olarak Moğollarla uzlaşmışlardı. II. Gıyâseddin Keyhusrev’in ölümünden sonra ülkede yer yer isyanlar çıkmış, beyler bağımsız kalmışlar, birbirlerine düşmüşlerdi.  Moğol kumandanı Baycu, bir kere daha Anadolu’ya yürüdü. 1256’da Konya yakınlarında savaşta Selçuk ordusu bozguna uğradı. Gıyâseddin’in hapiste bulunan oğlu IV. Rükneddin Kılıçarslan tahta çıkarıldı. Baycu, Konya’nın batısında, şehre dört saatlik mesafede bulunan Kızılviran’da oturuyordu. Kılıçarslan’ı da yanına almıştı. Uzun bir süre Konya’da

Orhan Bahçıvan »Halis Kızılateş« Kısa Yaşam Öyküsü.

Resim
Orhan Bahçıvan »Halis Kızılateş« Kısa Yaşam Öyküsü.   Ben bir gurbet çocuğuyum Asya'dan geldim Gurbeti vatan bilmişim, vatanı gurbet.   18. 10. 1952 yılında Ardahan ili Göle ilçesine bağlı olan Hoşdülbent köyünde yoksul bir ailenin ikinci çocuğu olarak, mevsimlerden harman zamanı, yağmurlu bir Perşembe günü, ikindi vaktinde dünyaya gözlerimi açtım. Daha ayaklarımın üstüne diklenip yürümeden, çiçek, zatürre, boğmaca, kızamık gibi birçok çocuk hastalığıyla savaştım, bu savaşın galibi olarak, ayaklanıp yeşil çimen üstünde yürümeye başladım. Doğduğum köyün sokaklarında, dahası dümdüz olan ovasında koştum, oynadım, suyunu içtim arpa ekmeğini yedim. O güzel köyümün kültürüyle yoğrulduğumu söyleyebilirim.  Her yönüyle bana benzeyen arkadaşlarımla, Tombik, Mendil Kapmaca, Yağ Satarım Bal Satarım, aşık, çelik çomak, birdir bir, uzun eşek, el el üstünde kimin eli, beş taş, yakan top, tepük [i] gibi buraya yazamadığım birçok yerel oyunları oynayarak çocukluk günlerimi şenlendirdiğimi