19 Eylül 2024 Perşembe

Güneşin Üşüdüğü Topraklar.

 


Güneşin Üşüdüğü Topraklar.

 

                    Hoşdülbent Toprağında

 

1.
Gece tan vakti
Kafkaslara çekilen göç
Büyük kaçgun
Ayışını billur i mavi

Kurbağa sesleri
Su yatakları
Toprak testi
Şaraplı sofra azığı
Usta işi üzüm ezme
Peksimet
Pestil

Köprübaşı meyhanesi
Süslü kadın
İpek halı
Yol
Koşuşturma kendi seyrinde.

2.
Nal izleri
Küheylan sesi
Mavi geceden geçiş
Islık

Küheylanlar dörtnal süzülür
Rüzgar ile barışık
Lacivert gece
Soluk soluğa
Kucaklaşıyor
Kadife yüzlü
Toprak üstünde desem. 

Ansızın
Sevişen bulutların adına
Çömez gönlüm sorguluyor

Sensizlik gurbet demektir
Kızıl sofraların üşüdüğü noktadır
Yürek sesinde. 

3.
Belli
Yolun adı gidiş
Gidişin adı yol mu desem
Gece tan vakti
Yıldız duldasında su sesi
Dağ yamacında kervan
Usul usul çekilir
Kunut ıslığı
Vişu
Vişu
Vişu
Kayalara çarpar geri döner
Bilirsin merkez olduğunu canın
Zulmün göbek bağında
Çerçici. 

Ceylan i Kerem sesiyle
Kara sazda ezgilenmek güzeldir
Humar kızın aşkına
Şeyh i Sinan ezgisiyle
Kurtlar sofrasına yem olmamak.

4.
Ezgiydim
Ezgilenmiş bir sesin notasıydım
Uzak diyarların ta ötesinde
Uzadıkça uzayan
Bir uykunun kırılmış sesiyim. 

Elim el tutsun
Sözüm söz
Gözüm atlas çizgisinde
Ütopyalar gezgini
Doludizgin 

Çıngırak
Çın çın öten yaşam tarzı
Yılandili tüysüz
Bir acının ortasındasın 

Ses
Kösnü
Dibe vuran bir yaşamın
Dürtüsüdür
Ev Göçü

5.
Gecenin
Çiselediği bir an üstünde
Kafkaslara giden Hüma kuşu
Şahmaran
Dağların arka yüzü
İç dönüşüm
Söylence. 

Bir varmış
Bir yokmuş
Zaman ustura ağzı suskun
Sesi çıkmayan dil
Kesik
Şarkı mırıldaması
Ruhlar dünyası
Batini düşünce
Patika
Çelik tel örgüsü
Zıpkın
Tetik düşmesi
Yırtıldı gökyüzü
Hoş geldin yağmur 

Adım gurbet yolcusu
Yorgunum.

6.
Dolunay
Uzak çözüntü
Dolandıkça dönüp duran menzil
Sözüm sanadır 

Gündüzün çığlığı
Gecenin sessizliği uy aman
Samanyolu
Çözülüş. 

Dağarcık dolusu söz
Çöğür üstü ses vermenin istemi
Muhabbet demlenmiş bir çaydanlık çay 

Uzun gece
Kısa gündüz görüntüsü
Sahtiyan çizgileri
İpek döşeme
Atlas. 

Maviydi gece
Sadece ufuklara yaslanmak
Başlamayan gidişler
Bitmeyen istemler
Çözüntü 

7.
Sessizliğin çözülmesi
Yürek tınısına
Kulak as 

Hıbarsız
Örülmüş koca taş duvar
Destursuz çözülmüş yemine benzer
Garip sedasıyla ünlüdür
Ürkek
Dalgın
Gözkapaklarında var olan
Amansız bir ezginin
Bitmeyen tınıları 

Ana diyarı
Baba otağı derler ya
Çevreleme devler ülkesi eşik
Derin sular
Sınırsız açılmış meşe yığını
Dalıp duran kuytu nefes
Sarmalayan çözüntü. 

Salın hele
Salınarak çık eyvana
Bahtım kara deme ne olur. 

8.
Yoksuldum oldukça yoksul
Yekineyim dedikçe yıkıldım yüzükoyun
Ekmeğim amcamın elinde kaldı
Açlık benimle 

Seni gidi kahpe felek
Hırsını benim kaderimle dindirdin 

Yoklama defterinde
Hep buradayım dediğim için mi
Yaren oldun benimle. 

Söz olsun
Sohbet olsun bir manada
Susma öyle
Yolcu kervan han hancı ben miyim
Söylesene. 

Kabus çöker üstümüze
Destursuz bir direniş
Haber sütunları
Dönence
Sesimin mihrabı çalınmış
Soluğu bitmiş.

9.
Yoruldum alabildiğine yorgunum
Bulutlu bir dünyanın
Fısıltısı 

Islık
Do sesiyle vurgulu
Serpinti yağmur dürtüleriyle belirgin 

Bir çağrışım
Beterin beteri anlamında
Acı sevda gibi çözülüyor desem. 

Damla damla
Dağarcık ötesi birikim
Salkım saçak çözüntünün meskeni
Gözlerindir bilesin 

Yorgunum
Alabildiğine yorgun
Ardahan'sız bir gün geçiriyorum
Yaşlandım
Saçlarıma ağ düştü
Gözlerime nem bilesin 

10.
Bazen bir dizedir ömür
Bazen bir nokta
Ünlemsiz bir cümlenin iç tanımı
Deli serseri bir mayın
Toprağın göbeğinde
Patlamaya hazır. 

Meğer ceylan
Kaçak güreşirmiş eşiyle
Zıpladıkça tırnakları toz tutmaz
Önümüzde bir Kafkas akşamı
Bir yudum şarap. 

Nalbant nal döşüyor
Felek küheylanı tezden hazırladı bile
Yol üstü irkilmeler
Seferi çözümleme 

Ne mülk edinmenin
Ne de mülk bırakmanın yasası yokmuş
Boşuna direnmeler diklenmeler
Yasa dedikleri şey
İki dudak arası bir ses döküntüsü. 

11.
Yasaklar kentinden geçtim usulca
Vardım masal diyarına
Çift kanatlı kapıya
Mihmanım. 

Yanar dağın ağzında
İşçilerin ekmeği
Emek
Sevda
Göç olgusu
Yıldızlara gidiş var mı?
Galaksiler kapı komşu bizlere
Açılın kapılar
Yıkılın duvarlar
Sırtımızda asırlardır inmeyen
Şiltelerin sahibiyiz
Başkaca bir varımız yok
Bunu bile çok gördüler bilesin 

Bir korku var
Güneşin doğduğu o ülkede
Yorgun savaşçının yazılarında
Açlığın kör bulantısı
Çözüyor benliğimi
Kulağım çınlayan sesler üstünde 

12.
Offf Offfff
Muhalefet kokulu görüntüler
Halsizlik olarak yansıyor dizelerime
Unutulan göçmenliktir. 

Bilinir yatağı billur i tuzdan
Tadımlık bir tutam
Güherçile 

Pınarbaşı ses çağlaması
Seher yeli
Su yırtıyor toprağı
Yanmak başlı başına aşk
Bir bakıma Kerem demektir. 

İki göz iki çeşme
Koy dolsun testilere
Ilgıt ılgıt 

Güneşin üşüdüğü o topraklarda
Bir söylence olsam yeter
Baba ocağında Hoşdülbent toprağında 

Acımasız bir çığlık
Acıtıyor geceyi
Hepsi bu!...

 

 

 

Orhan Bahçıvan, »Halis Kızılateş«
Ardahan Anka Kuşu Kitabımdan


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Sen Kal Burda Ayrılık!

Sen Kal Burda Ayrılık! Düşünce denen bir şey vardır Beynimizin o ilkel noktasında Ya fabrikadayız ya da tarlada Ya demiri un ediyoruz Ya...