Hoşdülbent Toprağında
1.
Gece
tan vakti
Kafkaslara
çekilen göç
Büyük
kaçgun
Ayışını
billur i mavi
Kurbağa
sesleri
Su
yatakları
Toprak
testi
Şaraplı
sofra azığı
Usta
işi üzüm ezme
Peksimet
Pestil
Köprübaşı
meyhanesi
Süslü
kadın
İpek
halı
Yol
Koşuşturma
kendi seyrinde.
2.
Nal
izleri
Küheylan
sesi
Mavi
geceden geçiş
Islık
Küheylanlar
dörtnal süzülür
Rüzgar
ile barışık
Lacivert
gece
Soluk
soluğa
Kucaklaşıyor
Kadife
yüzlü
Toprak
üstünde desem.
Ansızın
Sevişen
bulutların adına
Çömez
gönlüm sorguluyor
Sensizlik
gurbet demektir
Kızıl
sofraların üşüdüğü noktadır
Yürek
sesinde.
3.
Belli
Yolun
adı gidiş
Gidişin
adı yol mu desem
Gece
tan vakti
Yıldız
duldasında su sesi
Dağ
yamacında kervan
Usul
usul çekilir
Kunut
ıslığı
Vişu
Vişu
Vişu
Kayalara
çarpar geri döner
Bilirsin
merkez olduğunu canın
Zulmün
göbek bağında
Çerçici.
Ceylan
i Kerem sesiyle
Kara
sazda ezgilenmek güzeldir
Humar
kızın aşkına
Şeyh
i Sinan ezgisiyle
Kurtlar
sofrasına yem olmamak.
4.
Ezgiydim
Ezgilenmiş
bir sesin notasıydım
Uzak
diyarların ta ötesinde
Uzadıkça
uzayan
Bir
uykunun kırılmış sesiyim.
Elim
el tutsun
Sözüm
söz
Gözüm
atlas çizgisinde
Ütopyalar
gezgini
Doludizgin
Çıngırak
Çın
çın öten yaşam tarzı
Yılandili
tüysüz
Bir
acının ortasındasın
Ses
Kösnü
Dibe
vuran bir yaşamın
Dürtüsüdür
Ev
Göçü
5.
Gecenin
Çiselediği
bir an üstünde
Kafkaslara
giden Hüma kuşu
Şahmaran
Dağların
arka yüzü
İç
dönüşüm
Söylence.
Bir
varmış
Bir
yokmuş
Zaman
ustura ağzı suskun
Sesi
çıkmayan dil
Kesik
Şarkı
mırıldaması
Ruhlar
dünyası
Batini
düşünce
Patika
Çelik
tel örgüsü
Zıpkın
Tetik
düşmesi
Yırtıldı
gökyüzü
Hoş
geldin yağmur
Adım
gurbet yolcusu
Yorgunum.
6.
Dolunay
Uzak
çözüntü
Dolandıkça
dönüp duran menzil
Sözüm
sanadır
Gündüzün
çığlığı
Gecenin
sessizliği uy aman
Samanyolu
Çözülüş.
Dağarcık
dolusu söz
Çöğür
üstü ses vermenin istemi
Muhabbet
demlenmiş bir çaydanlık çay
Uzun
gece
Kısa
gündüz görüntüsü
Sahtiyan
çizgileri
İpek
döşeme
Atlas.
Maviydi
gece
Sadece
ufuklara yaslanmak
Başlamayan
gidişler
Bitmeyen
istemler
Çözüntü
7.
Sessizliğin
çözülmesi
Yürek
tınısına
Kulak
as
Hıbarsız
Örülmüş
koca taş duvar
Destursuz
çözülmüş yemine benzer
Garip
sedasıyla ünlüdür
Ürkek
Dalgın
Gözkapaklarında
var olan
Amansız
bir ezginin
Bitmeyen
tınıları
Ana
diyarı
Baba
otağı derler ya
Çevreleme
devler ülkesi eşik
Derin
sular
Sınırsız
açılmış meşe yığını
Dalıp
duran kuytu nefes
Sarmalayan
çözüntü.
Salın
hele
Salınarak
çık eyvana
Bahtım
kara deme ne olur.
8.
Yoksuldum
oldukça yoksul
Yekineyim
dedikçe yıkıldım yüzükoyun
Ekmeğim
amcamın elinde kaldı
Açlık
benimle
Seni
gidi kahpe felek
Hırsını
benim kaderimle dindirdin
Yoklama
defterinde
Hep
buradayım dediğim için mi
Yaren
oldun benimle.
Söz
olsun
Sohbet
olsun bir manada
Susma
öyle
Yolcu
kervan han hancı ben miyim
Söylesene.
Kabus
çöker üstümüze
Destursuz
bir direniş
Haber
sütunları
Dönence
Sesimin
mihrabı çalınmış
Soluğu
bitmiş.
9.
Yoruldum
alabildiğine yorgunum
Bulutlu
bir dünyanın
Fısıltısı
Islık
Do
sesiyle vurgulu
Serpinti
yağmur dürtüleriyle belirgin
Bir
çağrışım
Beterin
beteri anlamında
Acı
sevda gibi çözülüyor desem.
Damla
damla
Dağarcık
ötesi birikim
Salkım
saçak çözüntünün meskeni
Gözlerindir
bilesin
Yorgunum
Alabildiğine
yorgun
Ardahan'sız
bir gün geçiriyorum
Yaşlandım
Saçlarıma
ağ düştü
Gözlerime
nem bilesin
10.
Bazen
bir dizedir ömür
Bazen
bir nokta
Ünlemsiz
bir cümlenin iç tanımı
Deli
serseri bir mayın
Toprağın
göbeğinde
Patlamaya
hazır.
Meğer
ceylan
Kaçak
güreşirmiş eşiyle
Zıpladıkça
tırnakları toz tutmaz
Önümüzde
bir Kafkas akşamı
Bir
yudum şarap.
Nalbant
nal döşüyor
Felek
küheylanı tezden hazırladı bile
Yol
üstü irkilmeler
Seferi
çözümleme
Ne
mülk edinmenin
Ne
de mülk bırakmanın yasası yokmuş
Boşuna
direnmeler diklenmeler
Yasa
dedikleri şey
İki
dudak arası bir ses döküntüsü.
11.
Yasaklar
kentinden geçtim usulca
Vardım
masal diyarına
Çift
kanatlı kapıya
Mihmanım.
Yanar
dağın ağzında
İşçilerin
ekmeği
Emek
Sevda
Göç
olgusu
Yıldızlara
gidiş var mı?
Galaksiler
kapı komşu bizlere
Açılın
kapılar
Yıkılın
duvarlar
Sırtımızda
asırlardır inmeyen
Şiltelerin
sahibiyiz
Başkaca
bir varımız yok
Bunu
bile çok gördüler bilesin
Bir
korku var
Güneşin
doğduğu o ülkede
Yorgun
savaşçının yazılarında
Açlığın
kör bulantısı
Çözüyor
benliğimi
Kulağım
çınlayan sesler üstünde
12.
Offf
Offfff
Muhalefet
kokulu görüntüler
Halsizlik
olarak yansıyor dizelerime
Unutulan
göçmenliktir.
Bilinir
yatağı billur i tuzdan
Tadımlık
bir tutam
Güherçile
Pınarbaşı
ses çağlaması
Seher
yeli
Su
yırtıyor toprağı
Yanmak
başlı başına aşk
Bir
bakıma Kerem demektir.
İki
göz iki çeşme
Koy
dolsun testilere
Ilgıt
ılgıt
Güneşin
üşüdüğü o topraklarda
Bir
söylence olsam yeter
Baba
ocağında Hoşdülbent toprağında
Acımasız
bir çığlık
Acıtıyor
geceyi
Hepsi
bu!...
Orhan Bahçıvan, »Halis
Kızılateş«
Ardahan Anka Kuşu
Kitabımdan
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder