Göleli CelalOğlan!

Göleli CelalOğlan!

  

Celal-Oğlan gece yazmaz kalemim.
Bende saklı kimse bilmez elemim
Sevda çekenedir yürek kelamım
Düşürme yerlere sesimi Güzel. 

Göleli Celal-Oğlan’ın kimlikteki adı Celal Kızılateş’tir. Ardahan Göle ilçesine bağlı Hoşdülbent köyünde (1335) 1918 -1959 yılında doğmuştur. Baba adı Tahir, Ana adı Dildar olduğunu yazmalıyım. Altun Bibi adıyla bilinen ablası aynı zamanda ağıt yakan biriydi. 

Beş erkek, bir kız kardeş olarak toplam altı kardeşler. Beş kardeşin en küçüğü diye ağıtlarda geçen dizeye bu yönüyle açıklık getirmeliyim. Bu tanımlama, Altun Bibi denilen ve bilinen belli başlı ağıtları yakan ablasının tanımıdır demeliyim. 

Osmanlıca ve Arapçayı küçük yaşlarda köyündeki ileri gelenlerden, Latin alfabesini ise askerlikte öğrendi. Askerlikte okuma yazma öğrenenlere Ali-Mektebinden mezun olmuş derler. Bu olay halk arasında o dönemlerde önemli bir olaydır. »nede olsa Ali-Mektebinden mezun olmuşum« deyip kendilerine pay çıkarırlardı. Bunlardan biride Celal-Oğlan olduğunu söylemeliyim. Askeri okul sayılan bu okulun çok sağlam bir eğitim verdiğin söylemeliyim. 

Göleli Celal-Oğlan Dokuz on yaşlarından itibaren, eniştesi Mustafa’dan davul, zurna, mey, kaval, saz çalmasını öğrenmiş. Bu kadar çalgıyla uğraşan Celal-Oğlan türkü geleneği içinde, türkülerin de babası olmayı hak etmiştir. Türkü Baba deyimini Celal-Oğlan için rahatlıkla söyleyebilirim. 

Göleli Celal-Oğlan gezdiği köy, kasaba, şehirlerde, bulunduğu toylarda, eğlencelerde yöre aşıklarıyla tanışma, sohbet etme fırsatını bulmuştur. Dolayısıyla aşıklık geleneğini de böylece öğrenmiş ve türkü söyleme geleneği ile bütünleştirmiştir. 

Ayrıca şunu da söylemeliyim. Yörenin en ünlü davulcularından olması nedeniyle hemen hemen her düğüne çağrılan Celal-Oğlan bu süreçte de birçok türkü ustası ve aşıkla görüşüp kendini geliştirme fırsatını buldu. 

Göle yöresinde efsanevi konumunda olan bir sanatkâr olarak birçok türkünün de üstünde söz hakkı vardır demeliyim. Bu türküler daha sağlığında anonimleştiği için toparlamak kanımca zordur. 

Yöremizde efsanevi bir konuma sahip olmasından dolayı birçok türküde de adı geçen Celal-Oğlan’ın genç yaşta ölmesi üzerine ardından onlarca ağıt yakıldı. Bu ağıtların birkaç tanesi »Ardahan Türküleri« çalışması içinde bulunuyor. 

Yöremizde bilinen Sofu Emmi (1886-1984), Heveli Babuş (1910-1973) ve Ferman Baba (1922-1996) gibi birçok aşığın doğrudan ustası olarak kabul edilmektedir. 

1959 yılında Celal-Oğlan bir kış günü çaldığı bir düğünden sonra hastalanınca kızakla köyüne getirildi. Çok geçmeden de köyünde öldü ve köyünde toprağa verildi. 

Yaşamı ve elimizde bulunan az sayıda eserleri. »Doğulu Halk Şairleri« çalışmasında ve daha birçok internet sitelerinde değişik dergi ve gazetelerde yer almıştır.
***** 

Göçlerin »Göç göç oldu« 

Göç Destanı 

Göç göç oldu göçler yola düzüldü
Anam nerden geçer yolu göçlerin
Uyku geldi ela gözler süzüldü
Anam nerden geçer yolu göçlerin 

Hezele de deli gönül hezele
Sarardı gül benzim döndü gazele
Üç gün oldu yetemedim menzile
Anam nerden geçer yolu göçlerin 

Düşüp geldik yaylacılar izine
Göçler endi Erzurum'un düzüne
Gariplerin kimse bakmaz yüzüne
Anam nerden geçer yolu göçlerin 

Celal-Oğlan sen dön Allah’a yaslan
Evliye enbiya pir deyip seslen
Gel yetiş imdada Hazreti Arslan
Anam nerden geçer yolu göçlerin
***** 

Yayladan Aşağı

Yayladan aşağı inerken yolum
Avcılar önünde bir ceylan gördüm
Pınara eğildi bir su içmeye
Suyun aynasında bir mercan gördüm 

Kaş kara göz kara bengleri kara
Şavkını düşürdü gördüm pınara
Güzel beni saldın sen ah u zara
Seni görmeyeni bin pişman gördüm 

Kara gözler ceylan yay kalem kaşlar
Beni aşk oduyla her daim haşlar
Lal u mercan olmuş ol inci dişler
Dil üstünde döner bir şivan gördüm 

Celal-Oğlan sever o gül endamı
Dolansam bulamam Acemi Şamı
Lakin güzel bilmez dert ile gamı
Gülüşünde zalim bir düşman gördüm[i]
***** 

Ey Ağalar »Emanet« 

Ey ağalar naçar kaldım dünyada
Benim işim ol Mevla’ya emanet
Gerçeği unuttum kaldım hülyada
Benim işim ol Mevla’ya emanet 

Anam yoktu gözlerinden yaş sile
Genç yaşımda nedir çektiğim çile
Kardeşim yok kabrim üstüne gele
Benim işim ol Mevla’ya emanet 

Bizim eller yaylasına göçtü mü
Dağ salına beyler çadır açtı mı
Kızlar inip pınar suyun içti mi
Benim işim ol Mevla’ya emanet 

Gurbet elde dünya bana dar oldu
Gönül küstü hasret ile yar oldu
İşim gücüm hepten ahu zar oldu
Benim işim ol Mevla’ya emanet 

Kalmadı takatım kalmadı halım
Kızıl gülden ayrı kaldı gör dalım
Celal-Oğlan der ki; çiçeğim balım
Benim işim ol Mevla’ya emanet[ii]
***** 

Kara Gözler 

Kara gözler kalem kaşlar
Beni aşk oduyla haşlar
La-ü mercan inci dişler
Dil üstünde şivan gördüm 

Yumulmuş bak kara gözler
Dil dudak öpüşmek özler
Kız nerde he diyen sözler
Unutmanı düşman gördüm 

Celal-Oğlan gül endamı
Dolandım Acem’i Şam’ı
Güzel bilmez derdi gamı
Gül gülüşün peşman gördüm
***** 
Yahşi Olur 

Yahşi olur kız yanağı
Diş vuram gıtlayam dedim
Bulak başında konağı
Yolcuyam atlıyam dedim 

Güzel şimdi seyran vakti
Güzelliğin devlet tahtı
Gül açılsın gönül bahtı
Ben bahtı toplayım dedim 

Karakaşlar Hakk divanı
Divanda sürem devranı
Celal-Oğlan yar kurbanı
Hırsımdan çatlayım dedim
***** 

Bu Hal Ne Haldır 

Bu hal ne haldır ey güzel
Yolcuyu yoldan eylersin
Çiçeksin özün vermezsin
Arıyı baldan eylersin 

Gönül seyrinde hem dağsın
Hem seyransın hem otağsın
Bağçada açan bir gülsün
Bülbülü gülden eylersin 

Güzel gör benim halımı
Gel kırma körpe dalımı
Celal’a etme züllümü
Bir güzel dilden eylersin
***** 

Bir Çift Durna 

Bir çift durna gelir allı karalı
Birin şahin vurmuş biri yaralı
O yavruyu sorun aslı nereli
         Katar katar olmuş gelir durnalar
         Eğrim eğrim ne hoş gelir durnalar 

İnme durnam inme sen bu pınara
Avcu tuzak kurmuş var yolunu ara
Bizim işimizi Mevla'm onara
         Katar katar olmuş gelir durnalar
         Eğrim eğrim ne hoş gelir durnalar 

İnme durnam inme yolda kış olur
Bastığın yerler de donar daş olur
Böyle kalmaz elbet sonu hoş olur
         Katar katar olmuş gelir durnalar
         Eğrim eğrim ne hoş gelir durnalar 

Celal-Oğlan der ki haber sorayım
Eğlen yaralısan yaran sarayım
Sana yar yolundan haber vereyim
         Katar katar olmuş gelir durnalar
         Eğrim eğrim ne hoş gelir durnalar
***** 

Sabahtan Göle'ye 

Sabahtan Göle'ye velvele düştü
Sanarsın ki kurt-koyuna karıştı
Muratsız gelinim yandı tutuştu
         Aman beyler böyle zulüm olur mu?
         Akşam gelen gelin sabah ölür mü? 

Göle Dağlarına çeper çekildi
Dorat parlayınca kanlar döküldü
Hoşdülbent köyünün beli büküldü
         Aman beyler böyle zulüm olur mu?
         Akşam gelen gelin sabah ölür mü? 

Göle'nin her yanı viran dediler
Ses sese kattılar ciran dediler
Dermansız dertlere şiran dediler
         Aman beyler böyle zulüm olur mu?
         Akşam gelen gelin sabah ölür mü? 

Göle'nin üstünde bir kara duman
Felek çemberiyle geçmiyor zaman
Celal-Oğlan yollar yamandır yaman
         Aman beyler böyle zulüm olur mu?
         Akşam gelen gelin sabah ölür mü?
***** 

Armağan Getirdim 

Armağan getirdim ellerim dolu
Kutnusu kumaşı hasıma Güzel
Aşkın şarabına elim uzattım
Eller zehir koydu tasıma Güzel 

Döküldü yollara gönül kervanım
Kalmadı dizimde bitti dermanım
Senin elindedir gönül fermanım
İstersen secde kıl yasıma Güzel 

Celal-Oğlan gece yazmaz kalemim
Bende saklı kimse bilmez elemim
Sevda çekenedir yürek kelamım
Düşürme yerlere sesimi Güzel
***** 

Ay Salınıp 

Ay salınıp subaşına giden yar
Yürü yürü ben de gelem dalınca
Ay kız ele gözlerinde gözüm var
Yürü yürü ben de gelem dalınca 

Gümüş kemer çok yakışmış beline
Tane tane türkü düşmüş diline
Gül uzattım nazlı yarın eline
Yürü yürü ben de gelem dalınca 

Öğüt almış anasından dil ile
Kaşı gözü sürmelemiş mil ile
Celal-Oğlan dert çekersin el ile
Yürü yürü ben de gelem dalınca
***** 
Bir Güzeli Sevsem 

Bir güzeli sevsem boyu dal gibi
Deli gönül bağlanıp da bend olsa
Yanak elma kaşlar bir hilal gibi
Dil-dudağı şeker olsa kend olsa 

Bir güzeli sevsem bağlar başında
Gül gibi devşirsem dağlar başında
Güzel al valayı bağlar başında
İşaret anlayan derdimend olsa 

Celal-Oğlan el çekmedim canandan
Canan karşı gelse geçerim candan
Canan rengin almış gül-ü reyhandan
Zülüfler boynuma bir kemend olsa
*****
Söz olsun 

Güzel beni gözlerine feda kıl
Senden söz isterim ama söz olsun
Söz üstüne imren sözle konuşa
Senden söz isterim ama söz olsun 

Yahşıyı gazele güzeli merde
Tarifini edem her an her yerde
Simler dolaştıkça vurmaya perde
Senden söz isterim ama söz olsun 

Celal-Oğlan sözüm duyana ayan
Ele can eylerim beyan be beyan
Pahası ne ise kabulüm her an
Senden söz isterim ama söz olsun
*****
Çekilmiş Yay Gibi 

Çekilmiş yay gibi kaşların yüze
Kastın var bilirim cana gözlerin
Ne desem ya nasıl başlasam söze
Yazıktır düşmesin kana gözlerin 

Seher vakti doğar güneşten ela
Aşkına düşenler olur müptela
Sevdalı cellâttır başıma bela
Selam vermez bir insana gözlerin 

Ömrüm gelir geçer hep hece hece
Çözülmüyor aşk yolunda bilmece
Bir name yazayım dedim bu gece
Alsın da getirsin sana gözlerin 

Bu yolları sensiz gezen Celali
Aşk yolunda kadeh süzen Celali
Can kurban eyledi Ozan Celali
Dönsün bana yana yana gözlerin
*****
Hoşdülbent 

Hoşdülbent ne yana gitmiş
Beni orya yol çıkarır
Endamını çarla örtmüş
Yar altında kol çıkarır 

Ayağına giymiş çarık
Saçları da kırk beş örük
Al sinesi olmuş körük
Az nefesi bol çıkarır 

Sesin gelir bizim elden
Yunmuş yıkınmışsın gölden
Bülbül hakkın ister gülden
Çölden arı bal çıkarır 

Bu dünya yalan dünyadır
Gördüğümüz bir rüyadır
Celal-Oğlan ne sevdadır
Ateş düşer kül çıkarır.
***** 

Uğrun Uğrun 

Uğrun uğrun bakma dilber
Yeter yandı bağrım benim
Geldi geçti kara günler
Barış olsun çağrım benim 

Bağban su verir gülüne
Gül naz eder bülbülüne
Üfürme yanan külüme
Sönmez yanar ağrım benim 

Haçına kurban haçına
Gel güller takam saçına
Al beni koynun içine
Ey olsun bu sağrum benim 

Konuk olsam hanesine
Şeker versem nenesine
O benglerin danesine
Merhem olsun ağrım benim 

Celal-Oğlan has Göleli
Güzel beni ettin deli
Sen yolun gittin gideli
Yeter yandı bağrım benim
***** 

Bir Su Ver 

Gurbet oldu bana mesken
Yandı yürek gel bir su ver
Dilimde var olan destan
Yandı yürek gel bir su ver 

Yalan oldu her gerçeğim
Sensin benim tek gerçeğim
Güzelim balım çiçeğim
Yandı yürek gel bir su ver 

Sevdamdır burnumda tüten
Kulağımda çın çın öten
Dal budak gönlümde siten
Yandı yürek gel bir su ver 

Sen o dağın maralısın
Benim gibi yaralısın
Hasret vurdu aralısın
Yandı yürek gel bir su ver 

Giyin boydan boya sarı
Koy ver gitsin o efkarı
Sen Celal’ın özge yarı
Yandı yürek gel bir su ver

***** 

Gökyüzünde Dönüp 

Gökyüzünde dönüp duran bulutlar
Ağlayın üstüme ağlayın derim
Yürek yanar aşk denilen dert ile
Ağlayın üstüme ağlayın derim 

Başımı koyardım yarin dizine
Usul usul bakar idim yüzüne
O yar uydu gitti eller sözüne
Ağlayın üstüme ağlayın derim 

Bir name vermişim esen yellere
Namem düşüp gitti akan sellere
Eğer yar gelmezse bizim ellere
Ağlayın üstüme ağlayın derim 

Celal-Oğlan dönüp gelsin yanıma
Zulmetmesin sevdasıyla canıma
Yar girerse bir gün benim kanıma
Ağlayın üstüme ağlayın derim
*****
Bizde Yoktur 

Bizde yoktur böyle fitneyi feller
Yürekte ne varsa odur efendim
Gelin bizden yana gelin güzeller
Gözyaşı dediğin sudur efendim 

Şeyda bülbül konmuş gülün dalına
Gül ne desin bu bülbülün halına
Canımı vermişim sevda yoluna
Bütün varlığımız budur efendim 

Verem olur dert çekenin bezgini
Yeğin olur sevdaların süzgünü
Celal-Oğlan şimdi bağlar gezgini
Bir adımız derler kuldur efendim
*****

Başına Döndüğüm 

Başına döndüğüm kurban olduğum
Gel beri gel beri gönül çiçeğim
Ala gözlerinde kendim bulduğum
Gel beri gel beri gönül çiçeğim 

Heceyi de deli gönül heceyi
Seçemedim gündüz ile geceyi
Şavkın tuttu ilk akşamdan bacayı
Gel beri gel beri gönül çiçeğim 

Serin olur akarsuyun durgunu
Bu gece yüreğim sevda yorgunu
Celal-Oğlan şimdi felek vurgunu
Gel beri gel beri gönül çiçeğim
*****
Armağan Getirdim 

Armağan getirdim ellerim dolu
Kutnusu kumaşı hasıma gel gel
Aşkın şarabına elim uzattım
Eller zehir koydu tasıma gel gel 

Döküldü yollara gönül kervanım
Kalmadı dizimde bitti dermanım
Senin elindedir gönül fermanım
İstersen secde kıl yasıma gel gel 

Celal-Oğlan hece çalmaz kalemim
Bende saklı kimse bilmez elemim
Sevda çekenedir yürek kelamım
Düşürme yerlere sesimi gel gel
*****

Pahıl Destanı 

Komşunun evinde kazan kaynasa
Karnına kara kurt düşer pahılın[iii]
Birisi at binip cirit oynasa
Hersinden yüreği şişer pahılın 

Gönlünden geçirir kırıp dökmeyi
Komşuda ne varsa çekip sökmeyi
Komşunun işini söküp bükmeyi
Aklını hainlik deşer pahılın 

Celal-Oğlan yazar pahıl destanı
Sakla ki görmesin senin postanı
Eğer bir gün göverirse bostanı
Kalbinde şer suyu pişer pahılın[iv]
***** 

Olmayınca 

Yaylanın döşünde mal mı yayılır
Çayırlı çimenli yer olmayınca
Bir gece sevmeyle nasıl doyulur
Gecesi gündüzü bir olmayınca 

Gül'ü koyup gittin kara dikene
Tükettin ömrümü ömrün tükene
Felek ses vermiyor boyun bükene
Yanar deli gönül yar olmayınca 

Celal-Oğlan der ki gül ekmemişim
Unutmuş dibine su dökmemişim
Sanki ayrılığı ben çekmemişim
Yürekten ah çeker zar olmayınca
*****
Göle’nin Yollarında 

Göle’nin yollarında
Çimeydim göllerinde
Bilezik olup kalsam
Güzel’in kollarında 

Gökte yıldız yüzdüren
Kaşın gözün süzdüren
Senin aşkın değil mi?
Beni böyle gezdiren 

Arazın yastı yolu
Su geldi bastı yolu
Özüm yâre giderken
Zalimler kesti yolu 

Yağız at nalı neyler
Kara kaş halı neyler
Kız seni seven oğlan
Devleti malı neyler 

Çaya indim çay susuz
Celal-Oğlan uykusuz
Herkesin yâri gelmiş
Nerde benim yomsuz 



                        Orhan Bahçıvan, »Halis Kızılateş« 

Göleli CelalOğla'ın Mezar Taşı.



[i] Gökhan Temur Tarafından Bestelendi.
[ii] Gökhan Temur Tarafından Bestelendi.
[iii] Pahıl; Halk ağzında cimri.
[iv] Bu destanın sadece üç kıtası var ötesi kayıp.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Alagöz Dağı’nın Çocukları / Çolaklar / »Kızılateş Sülalesi«

Merdinikli Türkmen Karaca-Oğlan...

Göle Yöresi Halk Oyunları