Ozan Han Aslı »Aslı-Kerem Destanında ki kadın Kahraman«

 

Ozan Han Aslı
»Aslı-Kerem Destanında ki kadın Kahraman« 

 

Han Aslı’yem men bu yolda gezerem,
Bir derdimi min deftere yazaram,
Kerem kimi bu canımdan bizaram,
Yandı Kerem, meni saldı bu derde. 

Ben bu tanıtım yazısında değişik bir konuyu ele almalıyım. Bu konuyu ele alırken Ozan olmadıkları halde, ozan gibi mahlas alıp, aldığı mahlasla birçok koşma, türkü söyleyen halk yazını destansı anlatılarda yerlerini alan değişik isimlerden ayrı ayrı yazılarımla söz edeceğim. Sözünü edeceğim bu isimler destan akışında söylenilen koşmaların sahibi olarak ozanlar listesine eklenmesi gerekiyor. Bu benim düşüncemdir. 

Bu isimler öncelikle destansı karakter içinde sesini duyuran isimlerdir. Şimdilik Aslı İle Kerem destanında yer alan iki isimden söz etmeliyim. Öncelikle, Kerem’in sevgilisi olan Han Aslı adıyla bilinen karakterden söz edeceğim. İkinci bir yazımda ise, yine aynı destan içinde var olan Sofu isimli karakterden söz edeceğim. Sofu denilen karakter ikinci yazıya kalsın ben size Han Aslı adıyla bilip tanıdığımız karakterden söz edeyim. 

Bu yazıda tanıtacağım ozan Han Aslı mahlaslı isimdir. Han Aslı, adıyla bilinen karakter, Aslı Kerem destanında ikinci baş kahramandır. Kadın ozanlar arasında olmasını istiyorum. Çünkü, sözü edilen destan içinde Han Aslı mahlaslı koşmaların olduğunu biliyoruz. Bu tanıtım yazısının sonunda bu koşmaları veriyorum. O halde bu koşmaların sahibini de ozanlar arasına almalıyız. 

Destanlar içinde onlarca böylesi isimler var. Biraz detaylara inilince şunu görüyoruz. Han Kerem isimli ozanında bir destan kahramanı olduğunu her yönüyle biliyoruz. Karaca-Oğlan’ın iki bacısı, dahası Köroğlu destanlarında da böylesi onlarca isim var bunlarda kendi isimleriyle ozanlar içinde var olmalılar  diyorum. Çünkü bu karakterlerin adına oluşturulan koşmalar ya yitip gidiyor, yada başka başka ozanların adına aktarılıyor.

Benim yazdığım bu küçük yazının önemini anlatmaya çalışıyorum. Han Aslı adıyla sunulan koşmalar, Han Aslı adıyla bilinmeli, dahası, değişik kitaplara ya da araştırmalara da böyle alınmalıdır. Bu koşmaların başka ozanların adıyla verilmesini durdurmak gerekiyor. Bu konuyla ilintili olarak benim birkaç tane yazımın olduğunu söylemeliyim. 

Han Aslı diye bilinen ozanın hakkında, birkaç söz söylemek gerekiyorsa, şunları söylemeliyim. Aslı Kerem isimli destan anlatımında, baş kahraman olan Aşık Kerem isimli destan kahramanının sevgilisidir. Kendisi Bir Kilise Papazının, ya da devletin hazine sorumlusu bir babanın tek kızıdır. Han Aslı’nın babası, destan içinde Keşiş adıyla tanımlanır. 

TDV İslâm Ansiklopedisi Keşiş sözcüğünü şöyle tanımlıyor: “Farsça’da Hristiyanların âlim, zâhid ve ileri gelen din adamlarını tanımlamak için kullanılan Keşîş kelimesinin, Süryânîce’de “pîr, şeyh, kâhin” anlamındaki karşılığı keşşîşâ, Ârâmîce’de keşîşâdır (Muhammed Hüseyn-i Tebrîzî, Burhân-ı Ḳāṭıʿ, III, 1657). Arapça’da bu kelime kas ve kıssîs ile karşılanmış olup Türkçe dilinde ise, Farsça kullanımı yaygınlık kazanmıştır.” 

Han Aslı’nın baba adı her çeşitlemede ayrı bir isimle anılmasına rağmen Keşiş tanımlaması değişmiyor. Değişik çeşitlemelerde değişik isimler alıyor demiştim, Erzurum çeşitlemesinde yani, Pehud namında bir Keşiş’in kızıdır. Bu  konuyu Erzurum çeşitlemesi şöyle aktarıyor: 

Zamani evvelde Şiraz şehrinde bir padişah var idi. Bu padişahın eğlencesi Pehud namında bir keşiş var idi. Velâkin ne padişahın ve ne keşişin dünyada evladı var idi. Günlerden bir gün padişah ile keşiş bir arada oturup sohbet ederlerken, padişah keşişe dedi ki “yahu ne senin evladın var ve ne benim evladımız var. Yarın vaktimiz tamam olup öldüğümüz vakit bu mâlî emlâkimiz acaba kimlere kalacaktır”. Dedikte, keşiş cevabında “Padişahım bir ihtiyar keşiş ile çok konuştum, bir adam ne bilirse seyyah etmek ile bilir imiş. Hırkaları giyip başımıza tac urup seyyahata çıkalım. Mevlâ ne gösterir deyu şimdi bunlar hırkaları giyup başlarına tacı urup ellerine bir asa alıp kimselere sırrın demeyup yola revan oldular. Yolda birbirlerine konuşup giderken padişah; keşişe söyledi ki “Hak Taala hazretleri her şey’e kadirdir. Bize bir evlat verir ise evladıñı evlâdıma verir misin?”[i] 

Aslı Kerem anlatısı böyle başlayıp devam ediyor. Başlangıç anlatısına dikkat edilirse masalımsı bir anlatım göz önüne seriliyor. Erzurum sahasında, ozanların diliyle, sazıyla masal gibi bir anlatının destan niteliğine büründüğünü görüyoruz. 

Yazımızda konusu işlenen ”Han Aslı’nın adı, Gence çeşitlemesinde Meryem, bir diğer çeşitlemede ise Nergiz, Şiraz şehrinde Pehud namında bir Keşiş’in kızı olarak veriliyor. En yaygın bilinen İsfahan çeşitlemesinde, aynı zamanda, Azerbaycan rivayetinde de Han Aslı’nın adı Kara Sultan, babasının adı da Kara Melik olduğunu okuyoruz. Öz olarak destan kahramanı olduğundan dolayı doğum, ölüm  tarihlerini veremiyorum. Yaşadığı şehrin adı çeşitlemelere göre farklı farklı isimlerin verildiğini biliyoruz. En yaygın olan şehir adı İsfahan şehridir. 

Han Aslı’nın soyunu çeşitlemelere göre yazarsam, kimilerine göre Ermeni kızı, Erzurum çeşitlemesine göre, Şiraz şehrinde Pehud namında bir Keşiş’in kızı, dahası, İsfahanlı Kara Melik’in kızı Kara Sultan, kimilerine göre, Gürcistan kurucu lideri, Penek “Ban” Kalas’ının kumandanı olan Kurucu David’in, bu Çariçe Tamar isimli kızın iki ya da üç değişik anlatıda adından söz ediliyor. Bu yazıda ikisinden söz ediyorum. Biri Şeyh-i San'an anlatısı, ikincisi de bu Aslı Kerem anlatısıdır. 

Gürcistan kurucu lideri, Penek “Ban” Kalas’ının kumandanı, Ya da kraliçe Tamar'ın büyük dedesi olan Kurucu David (1084-1125), kızının Şirvanşah'a aşık olması için koşullar yaratmıştır.  Bu kızın adını söylemeliyim. Az yukarıda Kral David’in kızı olarak adından söz etmiştim. Şimdi burada da aktarmalıyım. Bu kızı biz, Çariçe Tamar olarak biliyoruz. Tamar halk söyleminde Damar olarak söyleniliyor. Bu Çariçe Kızın kendi adına yaptırdığı kiliseler, halk dilinde Damar adıyla anılıyor. Damar adası, Damar kilisesi, Çariçe Tamar’ın sarayı bir çok yer ve yerleşim yeri bu Çariçe Kızın adını taşıyor. Aslı Han adı bugün bile Gürcistan topraklarında yaşayan Türk asıllı insanların kızlarına verdikleri isimdir. Bu insanlar Hanaslı olarak isim veriyorlar. Artvin, Ardahan ile Ahıska “Çıldır” şehrinde de çok yaygın bir isimdir. 

Aşık Kerem’in koşmalarında Gürcistan adının geçmesi bundandır demeliyim. Kerem mahlaslı bir koşmayı buraya almalıyım. 

Seyreyledim Gürcistanı 

Kerem Kafiye 

Seyr eledim Gürcüstan’ın elini
Elleri var-bizim ele benzemez
Barli bağçalari karlı dağları
Gülleri var-bizim güle benzemez 

Alimleri yazi yazar me'nadı
Gülleri var-bin dertlere davadı
Güzelleri mehbubları e'ladı
Malları var-bizim mala benzemez 

Başlarına keçe papak koyarlar
Gelin kızlar al-yeşili giyerler
Çağıranda “modi modi” diyerler
Dilleri var-bizim dile benzemez

Coşkun-coşkun çaylarını geçmişem
Serin-serin sularını içmişem
Kerem deyer dilberlerin seçmişem
Hallari var-bizim hala benzemez. 

Biz, bu Kurucu David’in (1084-1125) kızı olan Çariçe Tamar’ı, Penek “Ban” Kalesinde, Şeyh-i San'an anlatısında, Şeyh-i San'an'ın aşık olup, uğruna dinini terk ettiği, Hristiyan dinine mensup bir Gürcü kızı olarak, Şeyh-i San'an anlatısın içinde olduğunu biliyoruz.

Benim edindiğim bilgilere göre Aslı Kerem Destanı öz olarak, Kafkas Albanyası devleti dönemine kadar uzanan bir anlatıdır. Bu anlatıyı küçük bir alıntıyla vermeliyim. Yani bu Aslı Kerem destanı (Astar Karam) destanının günümüze değişik çeşitlemelerle gelmesi demektir. Demeli ki, bu destanın başlangıç tarihi Kafkas Albanyası dediğimiz devletin dönemine kadar uzanıyor. Zamanla isim değişikliği , anlatının yenilenmesiyle günümüze gelebilmiştir. 

Dede Korkut destanlarında böylesi konular vardır. Müslüman ile haçperest arasında aşk ilişkisi, Dede Korkut destanlarında da geçer. Selcan Hatun Trabzon tekfurunun kızıdır. Dahası Göktürk, Moğol, Oğuz hanlarının evlendiği kızlar genelde yabancı kökenli kızlardır. Bu evliliklerin zamanla destanlara yansıması doğal bir olaydır. Bir başka açıdan bakarsak, Selçuklu hanedanlarının eşlerinden bazıları, Osmanlı padişahlarının hanımları genellikle yabancı kadınlardır. Dolayısıyla bu yanıyla bakılsa da konunun derinliği Dede Korkut destanlarına benzemesi gayet normaldir. 

Bazı araştırmacılar Aslı ve Kerem destanını Şeyh Senan söylencesine ait bir anlatı olduğunu yazarlar. Belli konularda benzerlik vardır, bu benzerlik Hıristiyan bir kızla Müslüman bir gencin aşk anlatımıdır. Keremin adıyla bilinen şu dörtlük sanırım konu benzerliğini gündeme getiriyor. 

Senan tek oda atdım Quranı
Donquz güddüm ele alıb esanı
Terk etdim Mehdini tutdum İsa'nı
Mescidim olubdur Kilise menim 

Bu dörtlük bize iki destan arasında belli ölçüde bir benzerlik olduğunu doğruluyor. Kerem'in Şeyh i Senan benzeri bir yol izlediğini anlatıyor. “Senan tek” yani Senan gibi demek istiyor.”[ii]  

Nereden bakarsan bak çeşitlemeye ve anlatıcıya göre yer ve şehir isimleri değişiyor, bu değişim öz olarak destan içindeki kahramanların da isimlerinin değişmesi gündeme geliyor. Ben en yaygın bilinen destan çeşitlemesinin içinde geçen isimlerle veriyorum. En yaygın bilinen çeşitleme, İsfahan çeşitlemesidir. Bende bu çeşitlemeyi temel kabul edip bu çeşitleme üstünden tüm isimleri vermeye çalışıyorum. 

Han Aslı, değişik çeşitlemelerde değişik isimler almasına rağmen, Her anlatıda Kerem’in aşkıyla tutuşup yandığı bir kızdır. Destan içinde Han Kerem’den sonra gelen ikinci baş kahramandır. Aslı Kerem Destanını okuyanlar çok iyi bilirler, Keşiş adıyla anılan, Kara Melik’in kızı Kara Sultan denilen Han Aslı’yı. Halep Şehrinde yanan sevgilisi Kerem’in küllerini saçlarıyla süpürürken Kerem’in külleriyle tutuşup yanan bir destan kahramanıdır. 

Kısaca bu bilgiyi de verdikten sonra, benim arşivimde bulunan Han Aslı mahlaslı 17 koşmayı okumak için sizlere sunuyorum. Bendeki koşma sayısı bu kadardır. Başka çeşitlemelerde umarım daha çok koşması vardır. Bu konuyu yazmak isteyenler bulur ve bu koşmaların içine katar. Şimdi bu Han Aslı Adıyla Destan içinde verilen koşmaları okuyalım.

***** 

01 Köç Köç Oldu 

Keremi-şikeste 

Köç-köç oldu köçdü eller obalar
Yol saldılar bu dağ o dağ üstünden
Dedim Kerem getmeginen kal burada
Götürmeyek dodağ-dodağ üstünden 

Ağır leşker üstümüze car oldu
Dağıldı dövletim tar-u mar oldu
Ahdı gözüm yaşı gilenar oldu
Nece düşer şebnem yarpağ üstünden 

Asli deyer meni getirdin cana
Od tutub alışdım çekdim zebana
Alagöz Kerem’i versinler mana
Eylesinler nasağ nasağ üstünden[iii]  

02 Kara Melik 

Kerem Kafiye 

Kara Melik ellerini köçtürdü,
Köc düzülüb o dağ, bu dağ ustune.
Dedim Kerem, gel getmeyek bu yerden,
Götürmeyek dodağ dodağ üstünden. 

Kara Melik sırrımızı car etdi,
Yıkıb dovletmizi tarimar etdi.
Akıdıb göz yaşın ah-kanlar etdi,
Ele bil şeh düşüb yarpak üstünden. 

Men Aslı Hanımam, doymuşam cana,
Bu dünyamız kalmayıb Süleyman’a.
Ala gözlü Han Keremi versinler mene,
Elesinler naşağ-naşağ üstünden. 

03 Ağlama Ağlama 

Keremi-şikeste 

Ağlama ağlama bağrım kan оlu
Kоy kоşum yanına kulları Kerem
Bir erize yazım sülеyman hana
Özün danış derdi-dilleri Kerem 

Ne keder atam var men оna pesem
İlkarımnan dönsem kessin kilisem
Dеme ki keribem men de bikesem
Çıhart heyalından оnları Kerem 

Asli dеyer: Kerem küvveli sanlı
Ölünce atamla оlacam kanlı
İstesen atlansın ecem оsmanlı
Virana kоyaram yоlları Kerem[iv]  

04 Karı Nene Gel 

Kerem Kafiye 

Karı Nene gel eyleme mezemmet
Bülbülüm var gülşenim var gülüm var
Zalim felek verib derdin bolundan
Göyden yere olub yaman zülüm var 

Ağ üstünden bağlamışam karamı
Tebibsen sen gel tez bağla yaramı
Gözü yaşlı koyub geldim Kerem’i
Yar yanında kasad olan dilim var 

Aslı’yem emeyim getdi badlara
Alışdım tutuşdum yandım odlara
Korhum budur Melik versin yadlara
Sevgilimden ayrı düşen elim var[v]  

05 Kerem Kuşun 

Keremi-şikeste 

Kerem, kuşun uçtu kоndu budağa,
Kerem оğlan, Kerem еyle, kuşun al!
Gözlerine vеrem kurban, sadağa,
Kerem оğlan, Kerem еyle, kuşun al! 

Benimle durusun gabağ-gabağa,[vi] 
Оlam kametine kurban, sadağa,
Ziyad Han оğluna оlmaz gadağa,[vii] 
Kerem оğlan, Kerem еyle, kuşun al! 

Bülbüller оkuyor baharın faslı,
Gözlerin söylüyor sevdayı sesli,
Adım Meryem idi, sen kоydun Aslı,
Kerem оğlan, Kerem еyle, kuşun al![viii] 

06 Aman Ana Gel 

Kerem Kafiye 

Aman ana, gel eyleme mezemmet,
Bülbülüm var, gülşenim var, gülüm var.
Kehbe felek verib derdin bolundan,
Göyden yere olub yaman zülüm var. 

Ağ üstünden bağlamışam karamı,
Tebib sensen gel tez bağla yaramı,
Gözü yaşlı koyub geldim Keremi,
Yar yanında kasad olan dilim var. 

Aslı’yem, emeyim getdi badlara,
Alışdım, tutuşdum, yandım odlara,
Korhum odur Melik versin yadlara,
Sevgilimden ayrı düşen elim var. 

07 Gelin Kızlar 

Keremi-şikeste 

Gelin kızlar, görün müşkül halımı,
Yandı Kerem, meni saldı bu derde.
Eydi kametimi, bükdü belimi
Yandı Kerem, meni saldı bu derde. 

Bize hakdan bele zülm olurmu,
Heç köklümüz bir açılıb gülürmü,
Menşerde görüşmek kismet olurmu,
Yandı Kerem, meni saldı bu derde. 

Sağlığında heç çekmedim nazını,
Dinlemedim şirin-şirin sözünü,
Açım mezarını, görüm üzünü,
Yandı Kerem, meni saldı bu derde. 

Kan Aslı’yem men bu yolda gezerem,
Bir derdimi min deftere yazaram,
Kerem kimi bu canımdan bizaram,
Yandı Kerem, meni saldı bu derde. 

08 Gelin Kızlar 

Keremi-şikeste 

Gelin kızlar, görün müşkül halımı,
Yandı Kerem, meni saldı bu derde.
Eydi kametimi büktü belimi
Yandı Kerem, meni saldı bu derde 

Bize Haktan bele zulüm olur mu
Heç gönlümüz bir açılıp güler mü
Mahşerde görüşmek kısmet olur mu
Yandı Kerem, meni saldı bu derde. 

Sağlığında heç çekmedim nazını,
Dinlemedim şirin-şirin sözünü,
Açım mezarını, görüm üzünü,
Yandı Kerem, meni saldı bu derde 

Han Aslı’yem men bu yolda gezerem,
Bir derdimi min deftere yazaram,
Kerem kimi bu canımdan bizaram,
Yandı Kerem, meni saldı bu derde. 

09 Yazıktır Benim 

Keremi-şikeste 

Yazıktır benim müşkül halimi
Yandı Kerem beni saldı bu derde
Eğdi kametimi, büktü belimi
Yandı Kerem beni saldı bu derde. 

Bize Hakk’tan bir inayet olur mu?
Maceramız hoş rivayet olur mu?
Mahşerde görüşmek kısmet olur mu?
Yandı Kerem beni saldı bu derde. 

Sağlığında çekmez idim nazını
Bastı yıktı ciğerimi bağrımı
Açın mezarını göreyim yüzünü
Yandı Kerem beni saldı bu derde. 

Can Aslı’yam ben bu yolda gezerim
Bir derdimi bin deftere yazarım
Şimdi Kerem gibi ben de yanarım
Yandı Kerem beni saldı bu derde. 

10 Nece Dözüm İndi 

Keremi-şikeste 

Nece dözüm indi men bu hesrete,
Ana, Kerem yandı deyib ağlaram!
Sevdiyim saldı meni bu derde,
Ana, Kerem yandı deyib ağlaram! 

Leyli üçün Mecnun dağlara düşdü,
Şirin üçün Ferhad kayalar deşdi,
Bu ayrılık bize mövladan keçdi,
Ana, Kerem yandı deyib ağlaram! 

Keşiş babam bu işe sebeb oldu,
Keremin ateşin üzüme saldı,
Bu ayrılık bize mövladan geldi,
Ana, Kerem yandı deyib ağlaram! 

Men Aslı’yem görmüş idim duşumu,
Akıtdım gözümden kanlı yaşımı,
Yolumda çekdirdi otuz iki dişini,
Ana, Kerem yandı deyib ağlaram! 

11 Allah Size Belalar 

Kerem Kafiye 

Allah size belalar versin, ana,
Ana, Kerem yandı deyib, ağlaram.
Qan ağlayır bağda güller, laleler,
Ana, Kerem yandı deyib ağlaram. 

Gödek etdiz siz Aslı’nın dilini,
Bülbül olan buraxarmı gülünü.
Gözümle görürem Kerem külünü,
Ana, Kerem yandı deyib ağlaram. 

Men Aslı’yem görmüş idim duşumu,
Akıtdım gözümden kanlı yaşımı,
Yolumda çekdirdi otuz iki dişini,
Ana, Kerem yandı deyib ağlaram. 

12 Elçiliğe Gelen Beyler 

Kerem Kafiye 

Elçiliye gelen beyler paşalar
Men başlık şertini düzgün isterem
Beş yüz tümen bey babama don pulu
Elbet ki min tümen özüm isterem 

Bir otak isterem temami şüşe
Bir usta isterem tutsungümüşe
Bir oğlan isterem heddi benövşe
Yanında Sohbettin sazın isterem 

Payız olar bağlar töker hezeli
Boynun sınsın sevmeyeydin ezeli
Kırh keniz isterem gürcü gözeli
İşvesin kemzesin nazın isterem 

Hudam yaratmayıb bele gözeli
Dodağı şirindir dili mezeli
Aslı deyer budur sözün ezeli
Ziyadhan oğlunun özün isterem 

13 Kızlar Gedin 

Yanık Keremi 

Kızlar gedin han Keremi getirin,
Bir boyuna bahıb seyran eylerem,
Eşkin piyalasın doldurub verin,
Sakinin elinden dövran eylerem. 

Gelene, gedene eylerem nezer,
Hanı bu dünyada men tek mahmenzer,
Her kim verse han Keremden bir heber,
Han babai yerine bir han eylerem. 

Yolunda koymuşam bu canı, seri,
Aslı’yem derdinden oldum serseri,
Kerem dedem koyub girse içeri,
Ağ üzden bir buse in'am eylerem 

14 Ey Müşkül Halim 

Yanık Keremi 

Ey! Müşkül halim var benim
Yandı Kerem yandı kül oldu gitti
Kalmadı takatı, büktü belimi
Yandı Kerem yandı kül oldu gitti 

Neler geldi neler geçti serine
Genç yaşımı feda kıldım yoluna
Gece gündüz ağlarımben zarına
Yandı Kerem yandı kül oldu gitti 

Şimdengerü men bu yerde durmam
Ağlayub da çeşmim yaşını silmem
Ahdim olsun men kimseye varmıyam
Yandı Kerem yandı kül oldu gitti 

Şimden sonra yüce dağlar başında
Güneşler doğmasun mezar taşında
Bir ataş püskürdü çıktı başında
Yandı Kerem yandı kül oldu gitti 

Ben Aslı’yam ah! Vah! Edüb gezerem
Bin derdimi bir deftere yazaram
Kerem deyub men ağlar gezerem
Yandı Kerem yandı kül oldu gitti 

15 Pünhan İdim 

Kerem Kafiye 

Pünhan idim, gelib çıkdın haradan?
Aman Kerem, meni rüsvay eyleme!
Meni sene kismet etsin Yaradan,
Aman Kerem, meni rüsvay eyleme! 

Heç olurmu bu yerlerde bele iş,
Keşiş babam duyar, eyleyer teşviş,
Doymadınmı, öp üzümden, kalk, siviş,
Aman Kerem, meni rüsvay eyleme! 

Ağa Kerem, paşa Kerem, kan Kerem,
Alış Kerem, tutuş Kerem, yan Kerem.
Aslı olsun boyuna kurban Kerem,
Aman Kerem, meni rüsvay eyleme! 

16 Ne Gezersin 

Kerem Kafiye 

Ne gezersin melul bu yerde
Aman Kerem beni rüsvay eyleme.
Beni sana kısmet eylesin yaradan
Ama Kerem beni rüsvay eylem. 

Hiç olur mu buralarda böyle iş
Keşiş babam duyar eder teftiş.
Doymadan öpüp yüzümden kalk sıvış
Aman Kerem beni rüsvay eyleme. 

Ağa Kerem, paşa Kerem, han Kerem
Ateş Kerem, tutuş Kerem, yan Kerem
Aslı olsun sana kurban han Kerem
Aman Kerem beni rüsvay eyleme.
*****

Yazının sonunda Aslı Kerem Destanında yer alan ve Azerbaycan / Gence çeşitlemesi olan anlatıda, Aslı Han adını almadan öncesi Meryem adıyla söylediği koşmanın destan içindeki aktarılan şekliyle yani Aslı Kerem’in ilk tanışıp atışma yaptıkları söyleşisi. Şimdi ben bu söyleşiyi kopyala yapıştır sistemiyle buradan vermeliyim. 

“Оğlan, sen kimsin? iznsiz bu bağa niye girmişsin?
Mahmut o an sazı eline aldı sinesine basarak, görek şahin kuşunu kızdan nasıl istiyor. 

17 Söyleşi: 

Aldı Mahmut:
Ay güzel kız, sed aferin Aslı’na,
Ala gözlüm, şahinimi getir vеr!
Benem о şahinin avcı seyyadı,
Ala gözlüm, şahinimi getir vеr! 

Mahmut bеle diyende kız bildi ki, şahin bunun kuşu. kara saçlarından üç tеl ayırıp, sinesine basarak saz eyledi, görek оna yani Mahmut’a  ne cavap vеrdi: 

Aldı Meryem:
Ben bilirim bu şahinin işini,
Kerem еyle, şahinini gel götür!
Şahin gerek yеsin avın döşünü,
Kerem еyle, şahinini gel götür! 

Aldı Mahmut:
Aynına giyersin güzel darayı,
Şana alıp tеllərini darayı;[ix] 
Seyyad оlan terlanını arayı,[x] 
Ala gözlüm, terlanımı getir vеr![xi] 

Aldı Meryem:
Avın şimdi bedeninden yaralı,
Bülbül оlan gül görmese, saralı;
Ne için durursun benden aralı?
Kerem еyle, terlanını gel götür! 

Aldı Mahmut:
Mahmut dеyir, neler geldi başıma,
Gidem söyleyim mi tayi-tuşuma?..
Avım sensin, güzel, çıktın karşıma,
Ala gözlüm, terlanımı getir vеr! 

Aldı Meryem:
Aslı dеdin, güzellerin gözüyem,
Aşıkların sohbetiyim, sözüyem,
Adım Meryem, Kara Kеşiş kızıyam,
Kerem еyle, terlanını gel götür! 

söz tamam olunca, kız dеdi:
Оğlan, Kerem еyle, tеz çık buradan git, Kеşiş babam gelip bizi görmesin.[xii]  

Bu yazdığım küçük yazı sadece bir betimlemedir. Asla  ve asla Türk Halk yazınına itiraz değildir. Destan içinde şiirleriyle var olan isimlerin ozanlar içine katılmasını istemekten başka bir sözüm yoktur. Bu yazıya ve bundan sonra yazacağım birkaç tanıtım yazısını bu amaçla kaleme aldım. 

Bir başka çeşitlemede geçen bu söyleşiyi de almalıyım.

 

 

Keşiş meselenin ahırından korkup Kara Sultanı bağda gizletti. Bunlar geriye kayıtdıkda Mirze beyin terlanı kolundan kalktı, uçup bağa geddi. Mirze bey kuşun dalınca bağa girdi. Orada Kara Sultanı görüp aşka alude oldu. 

Sazı basdı sinesine, görek Kara Sultan'a, Kara Sultan da ona ne dedi: 

Mirze Bey:
Kuşum uçdu bir hanımın bağına,
Meryem kızsan, esil eyle, kuşu ver!
Gözeller düzülüb solu-sağına,
Esil kızsan, esil eyle, kuşu ver! 

Kara Sultan:
Kerem kuşun uçdu, kondu budağa,
Kerem oğlan, kerem eyle, kuşu al!
Gözlerine verrem kurban, sadağa,
Kerem oğlan, kerem eyle, kuşu al! 

Mirze Bey:
Felek meni şad eyleyib güldürür,
Ağladıban çeşmim yaşın sildirir,
Bağa girsem, atan görüb öldürür,
Esil kızsan, esil eyle, kuşu ver! 

Kara Sultan:
Menimle durubsan kabak-kabağa,
Olum kametine men de sadağa,
Edil şah oğluna olmaz kadağa,
Kerem oğlan, kerem eyle, kuşun al! 

Mirze Bey:
Hesretin çekdim ki, camalın görem,
Boyun gül konçası, iyleyem, derem.
Adım Mirze beydi, sen koydun Kerem,
Esil kızsan, esil eyle, kuşu ver! 

Kara Sultan:
Bülbüller ohuyur baharda fesli,
Gözlerin olubdur canımın kesdi,
Adım Kara Sultan, sen koydun Esli,
Kerem oğlan, kerem eyle, kuşun al! 

Her ikisi bir-birile şirin sohbette oldular. Kara Sultan keşişin heber tutmasından korhub dedi: 

 

Orhan Bahçıvan »Halis Kızılateş«


[i] Hikâyet İ Kerem Han, Erzurumlu Kerem Han.
[ii] Han Aslı ile Han Kerem Dede Kerem Destanı.
[iii] Kerem Dede, Kuzey Anadolu Çeşitlemesi. Benzer bir şiirde Aşık Kurbani adına veriliyor.
[iv] Aslı Kerem destanında Aslı adına söylenen sözler.
[v] Kerem ile Aslı hikayesinde Aslı adına söylenilen şiiridir.
[vi] Gabağ gabağa: yüz yüze.
[vii] Gadağa: yasak.
[viii] Gence Çeşitlemesi.
[ix] Şana: Tarak.
[x] Seyyat: Avcı.
[xi] Terlan: Şahin.
[xii] Gence Çeşitlemesi.Gence şehrinde oturan ve kafdan kafa hüküm süren, Ziyad Han denilen şahsın oğludur Kerem...

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Alagöz Dağı’nın Çocukları / Çolaklar / »Kızılateş Sülalesi«

Merdinikli Türkmen Karaca-Oğlan...

Göle Yöresi Halk Oyunları