Aşık Cünun Köroğlu Dördüncü Kol!

Aşık Cünun Köroğlu Dördüncü Kol!

 

Köroğlu Dördüncü Kol. 

17. yüzyılın başlarında Erzurumlu bir ozan olarak yaşadığını Köroğlu Destanlarından öğreniyoruz. Bu tahmin sadece Köroğlu adına oluşturulan destanlarının aşık dünyasında başlangıç dönemi olarak kabul ediliyor. Yani Köroğlu destanlarının aşıklar diliyle anlatım tarihi olarak veriliyor. 

Aşık Cünun, Köroğlu Destanlarında Köroğlu’nun aşığı olarak aktarılıyor. Hemen hemen her Köroğlu destan kolunda bir yapı içinde görülür. Kâh, haberci, kâh sefer sonu oluşan eğlencede koçaklamaları söyleyip meclisi şenlendirir. 

Aşık Cünun, yazılı kaynaklarda, Erzurumlu Aşık olarak görülüyor. Bazı yazılarda ise Gürünlü aşık olduğu veriliyor. Gel görkü bu iki yerde de Aşık Cünun şiirleri derlenmiş değil. Mevcut Cünun şiirleri Azerbaycan sahasında anlatılan Köroğlu anlatılarında görülüyor. Şiirlerde bu sözü edilen kaynaklarda alınmıştır. Çok önceleri Göle yöresinde Sofu Emmi kaynaklı bir şiiri derlenmişti. Bu şiirin aslı da Azerbaycan kaynaklıdır. Derbent Seferinde geçer Sefer dönüşü Çenlibel de düzenlenen eğlencede anlatı sonunda Aşık Cünun’un destanın bitişini belirleyen bir şiiridir. Bizim Göle yöresine de bu destansı anlatımla birlikte gelmiştir. 

Aşık Cünun yazılı ve sözlü anlatımlara göre Köroğlu destanlarını ilk tasnif eden ve anlatan aşık olarak biliniyor. Destanların genelde halk tarafından çok benimsenip sevilmesi Aşık Cünun’un aşıklık kimliğini zaman içinde arka plana düşürmüş, destanlar içinde geçen ve kendi mahlasıyla okunan eserlerin dışında başka bir eseri günümüze ulaşmamıştır. 

Belki de Aşık Cünun destanların etkinliğini görünce kendi kimliğini bu destanların içine gizlemiş olabilir diye düşünüyorum. Köroğlu’nun adına anlatılan her seferden sonra Çenlibel de kurulan şenliklerin sazıyla sözüyle tek aşığıdır. Yani Köroğlu’nun baş aşığıdır. Destanlar onun yani, Aşık Cünun’un sözleriyle biter. 

Köroğlu anlatımları içinde birde Aşık Cünun ile Köroğlu diye bir anlatım vardır. Bazı yerel kaynaklarda “Aşık Cünun’un Çenlibel’e getirilmesi” diye geçer. Bazı anlatımlarda ise, “Aşık Cünun” diye kısa bir anlatı verilir. Köroğlu baç almak istediği bir kervanda sandık içine saklanmış olarak onu bulur ve bu andan itibaren Aşık Cünun Köroğlu’nun yanında kalmayı kendi arzusuyla ister, öylece Çenlibel Kalesinde kalır. Birçok olayın içinde yer alır. 

Cünun[i] adından da anlaşılacağı gibi Aşık Cünun demek Deli demek, yani Deli aşık olayı Köroğlu’nun delilerinden biri olduğu adından da anlaşılıyor. 

Karslı Murat Çobanoğlu’nun anlattığı bir Aşık Cünun destanı vardır. Ancak bu destanda normal Köroğlu destanlarında aşık Cünun kolları arasında yer alıyor. Yani bu anlatıda yöreye göre bir çeşitlemesidir. 

Köroğlu destan kolları arasında dördüncü kol olarak anlatılan küçük bir anlatı var ki, bun anlatıyı aşağıya alıyorum. Bu Anlatı Köroğlu destan kolları arasında Azerbaycan çeşitlemesi olarak vardır. Şimdi bu anlatıyı okuyalım. 

»Aşık Cünun Köroğlu Dördüncü Kol. 

Günlerden bir gün Köroğlu yine Kıratı binip gediği tutmuştu. Birde baktı ki ne baksın bir kervan geliyor. Gediğin ötesini gözledi. Kervan gelip gediğin önüne durdu. Köroğlu Kıratı yol aşağı sürdü bir nara çekip kıratı dağdan aşağıya sürdü. 

Kervandaki adamlar bir anda el-ayak açıp şaşırdılar. Hay demeden Köroğlu adamların önünü kesti. 

Denilen şudur ki Köroğlu her kervanı soyup, her kervanı dağıtmazdı. Sadece yol üstü baç isterdi. Bu kervanında önünü kesip baç istedi. 

Kervanın sahibi bezirgânbaşı, Köroğlu’nu tek görünce baç vermemek için kaçamak yollardan düşünmeye başladı. O yolunu keseni bir tek adam sanıyordu. Ama o bilmiyordu ki bu adam Koç Köroğlu’dur. 

Bezirgânbaşı türlü yollar deneyip oyalamak isterken Köroğlu’nun beynine kan sıçradı.  Deli Köroğlu yine coştu. Hemen Misri Kılıncına el atmak istedi. Sonra lanet şeytana deyip üç telli sazı köyneğinden çıkarıp, bağrına bastı görelim bezirgânbaşına ve kervandakilerine ne dedi. 

Gel sene söyleyim, bezirgânbaşı,
Gelmişem men senden bac alam, gedem!
Dağıdam qefleni, tökem malını,
Gelmişem men senden öc alam, gedem! 

Polad şeşperinen ezem başını,
Ahıdam gözünün qannı yaşını,
Cidayilen ölçem al qumaşını,
Nağdın da olmasa, vec alam, gedem! 

Köroğlu’yam, sert qayadan atıllam,
Harda dava olsa orda tapıllam,
Ac qurd kimi cümlenize tepillem,
Ortadan olmazsa, uc alam, gedem! 

Bezirgânbaşı bu adamın Koç Köroğlu olduğuna inanmadı. O işitmişti ki, Köroğlu’nun yeddi bin yeddi yüz yetmiş yeddi delisi var ki, onlar düşman görende şire pelenk döndürürler. Şimdi onu görüp baç vermeden yola düzülmek istedi. Bu anda Köroğlu yeniden aldı üç telli sazını bastı bağrına görelim ne dedi. 

Almamış al qumaşını,
Buraxmaram seni burdan!
İçib doymamış qanını,
Buraxmaram seni burdan! 

Tutubsan yükünü uca,
Sensen tacirbaşı xoca.
Matahını soymayınca
Buraxmaram seni burdan! 

Meydanda şeşper atmamış,
Qolların dalda çatmamış,
Qırat döşüne qatmamış,
Buraxmaram seni burdan! 

Haradan tutdun sorağı,
Al eyledin qannı yağı,
Sinene çekmemiş dağı,
Buraxmaram seni burdan! 

Qoç Köroğlu ister xerac,
İyidsense gir, meydan aç.
Malını eylerem tarac,
Buraxmaram seni burdan! 

Köroğlu sazla dediği gibi sözle de dedi: 

– Bezirgânbaşı ben seninle dava etmek istemiyorum. Şimdi sen baç vermedin, o halde kendi ayağınla kavgasız itirazsız kervanı çenlibele çek! Yoksa ben zorla götürürüm. 

Bezirgânbaşı kendisini ele gösterdi ki güya bu işe razı olmuş gibi hareket etmeye başladı. Yavaş yavaş kervanı Çenlibel’e çekmeye başladı. Amma hile yolu ile gözaltı kendi adamlarına işaret eyledi ki hücum eyleyin tutun bu adamı. Adamlar hücum eylediler. Ele ki beş-on tane sıçan bir kızmış gergedanı tutmaya ve öldürmeye çalışıyorlar. 

Bu saldırı olayına Köroğlu’nun gülmesi geldi. Sonra boynunu kat kat duran eti kızarmaya başladı. Köroğlu aştı, taştı, arslan gibi coştu, kaplan gibi kükrendi. Hemen Misri kılıncını çekti terlan kuşu gibi Kırat’ın beline yatıp meydana çıktı. 

Sağdan vurdu soldan çıktı, soldan vurdu sağdan çıktı, tacirleri hurdahaş eyledi. Baktılar ki, yok bu zarafet eylemeli adam değil, silahlarını döküp dayandılar. Köroğlu hepsini Kırat’ın döşüne katıp Çenlibel’e getirdi. Deliler gelenlerin önüne çıktılar. Kervandaki malları yeri indirdiler. Bütün malları yerleştirmeye başladılar. 

Köroğlu baktı ki, kervanın yükleri içinde büyük bir demir sandık var. Köroğlu düşündü bu sandık altın gümüş doludur. İşaret eyledi deliler sandığı açtılar. Çıksa çıksa ne çıksa sandıktan, baktılar ki sandığın içinde saçı omuzlarında bir adam uzanmış yatıyor. Köroğlu baktı kaldı bu ne iştir dedi kendi kendisine. 

Sonra döndü Bezirgânbaşına ondan soruşturdu gördü Bezirgânbaşı ölü gibi tir-tap uzanıp yere, yanına yürüdü gördü hayırdır ha… Sanki dünden ölmüş. Bugün Bezirgânbaşı kupkuru kurumuş. 

Delilerden birisi dedi ki: 

Sen sandığı açanda o kendinden geçti. Sudan-zaddan döktüler kişi biraz kendisine geldi. Köroğlu sordu: Bu ne sırdır? 

Bezirgânbaşı dedi:

– Köroğlu, şimdi ki, bele oldu, düzünü diyeceğim. Bu benim aşığımdır.

Adı da Aşık Cünun’dur. Bu o kadar ayağı yüngül, hayır bereketli adamdır ki, benim yanıma gelenden beri mal-devletim haddini aştı. Sen bize hücum eylediğin zaman ben bir yolunu bulup bunu sandığa gizlettim ki, belki malım, devletim gitse de bu kalsın. 

Köroğlu bir an düşündü bu Aşık Cünun’u kendi yanında alı koymayı istedi. Bir taraftan da onu gerekirse Bezirgânın elinden zorla almayı istemiyordu. Her şey kendi gönlünce olsun diye düşünüyordu. Birde Köroğlu başını yukarı kaldırdı ne görsün Aşık Cünun önünde diz çökmüş duruyor. 

Aşık Cünun dedi:

– Koç Köroğlu, gözüm, gönlüm seni tutup. Ömrümün sonuna kadar sana kulluk edeceğim.

Aşık Cünun o günden sonra Köroğlu’nun yanında kaldı. Ömrünün son gününe kadar Köroğlu’nun Aşığı oldu. 

Diyorlar ki, Aşık Cünun ömrü boyunca şehirleri, köyleri, yaylaları, beldeleri gezip dolanırdı. Nerede helal ana sütü emmiş bir yiğit görse gelip Köroğlu’na haber verirdi. Köroğlu da gidip o yiğitleri destesine getirirdi. Bazen de güzel kızlardan haber verirdi. Köroğlu gidip o kızları da Çenlibel’e getirirdi. Ve böyle destan kollarının sonuna kadar her destanın kolunda Aşık Cünun mutlaka olurdu«.[ii] 

Aşık Götür Telli Sazı 

Cünun Divanisi 

Aşık götür telli sazı Baş Divani de gelsin
Marifete yollar açan bir irfani de gelsin
Baş Sarıtel sızıldasın yardan metleb alanda
Gam yükünü daşıyanda Nehcivani de gelsin 

Gurbetide sızıldasın garib canın ağlasın
Dü-beytini dile getir yaraları bağlasın
Dilgamide yara yalvar goy sineni dağlasın
Sel saranı aparanda Han Çobanı de gelsin 

Cünun kaldır Cengi sesin meydan oku düşmene
Tabl-i Ceng-i Köroğlu çal ürek olsun goy sene
Mirsi böyük bir döyüşden haber verir vetene
El-obanın dar gününde Gehremani de gelsin.[iii] 

Üstümüzde Kölge 

Üstünüze kölge salan, bulutlardır karlı dağlar,
Sinenizde ekin biter, bol mahsullü barlı dağlar.
Eteğiniz bağça barlı, alma heyva, narlı dağlar.
Kayanızdan kartal inmez, keklik, cöyür, sarlı dağlar.
Varlığınız tükenmezdir, ihtişamli, varli dağlar. 

Kökü yerde, başı göyde,  her görene kudret verir,
Kara kölge, dize çökmez, iğitlere cüret verir,
Boz bulağı, şelalesi cemaline ziynet verir.
Başdan başa sal kayadır, ülkemize şöhret verir,
Asırların yâdigâri, adlı itibarlı dağlar. 

Sinenizde cığır yollar, herden gelir kervan geçer,
Gül çiçekli yamacızdan, çisgin galhır, duman geçer,
Eşge gelir Âşık Cünun, neşeli bir zaman geçer,
Bulag üsten maral ötdü, ele bildim canan geçer,
İlhâm alır sizden eller, koç iğitli erli dağlar. 

Ay Vah Vefa 

Ay vah vefa gocalmadın
Girdin dondan dona dünya 

Sinesinde derin eller
Göçtü iller sana dünya 

Ezel durdun yaranımda
Uydun şöhret şana dünya 

Yüreğinde şeytan yatar
Her beşere cana dünya

Ne bir Şah'a baş eğersin
Ne sultan'a Han'a dünya 

Kurda kuşa canlı mesken
He mi de insana dünya 

Cünun eyler sözün tamam
Benzersin vatana dünya[iv] 

Olmaz 

Kadem koyar herden herden yerişler
Bu kılıkta çodar olmaz hay olmaz
Beş beş deyer on-beş on-beş bağışlar
Bu kılıkta çodar olmaz hay olmaz 

Merd yiğitler kimi yolları basan
Tülek terlan kimi bereler pusan
Bu ya Köroğludur ya Deli Hasan
Bu kılıkta çodar olmaz hay olmaz 

Cünun geldi Çenlibelin elinden
Ayvaz bülbül oldu uçtu gülünden
Bu söz çıkıp Telli Nigar dilinden
Bu kılıkta çodar olmaz hay olmaz 

Melulsan 

Bürümüş alemi şanın şöhretin
Bir de Koç Köroğlu neden melulsun
Adın çekilende yağı titretir
Bir de Koç Köroğlu neden melulsun 

Deliler yürüyüp alaylar bükür
Düşmanlar elindendad hazar çekir
Kuşlar kanat salır şahlar tük tükür
Bir de Koç Köroğlu neden melulsun 

Dağların başında geçmiyor kervan
Avşarlar elinden ağlıyor sarvan
Tacirler elinden çekiyor aman
Bir de Koç Köroğlu neden melulsun 

Nerenden meşede esir aslanlar
Zerbinden titriyor hodgarlar hanlar
Sene baş eyiyor beyler sultanlar
Bir de Koç Köroğlu neden melulsun 

Kıratın üstünde dili teng olan
Paşalar varına talanlar salan
Iskender tek sudan bac haraç alan
Bir de Koç Köroğlu neden melulsun 

Çenlibelde ağır meclisler kuran
Tuncular döşeyen eyeşler kıran
Ayaklarda esen başlarda duran
Bir de Koç Köroğlu neden melulsun 

Yanında eyleşip ala göz Nigar
Yiğitler deliler bütün her ne var
Aşık Cünun şoğa gelir okuyor
Bir de Koç Köroğlu neden melulsun 

Gördüm 

Vardım şehire obaya
Geçti zimistan yaz gördüm
Uğradım çöle sahraya
Bulağ üste yarpuz gördüm 

Den den oldu dağlarda kar
Bağlar getirdi ayva nar
Dolandı kış geldi bahar
Göllerde ördek kaz gördüm 

Dolandım nice oymağı
Geçtim düzü aştım dağı
Halep Kesri Bağdat bağı
Döşenmiş payandaz gördüm 

Gidende bende oldu tuş
Kars Kağızman İstanbul Muş
Çanakkale Sarıkamış
Yiğitlerin şahbaz gördüm 

Alaca Dağdan aşanda
Erzurum'u dolaşanda
Qenimler tek savaşında
Gözü kanlı hırsız gördüm 

Eyri kılıncı belinde
Tarifi mertler dilinde
O Teke Türkmen elinde
Kasaboğlu Ayvaz gördüm 

Laçin kimi göyde süzer
Namertler bağrını ezer
Meclislerde sağı gezer
Ortada sohbet saz gördüm 

Aşık Cünun de üz barı
Dolandım dünyanı yarı
Koç Köroğlu'nun Nigarı
Ayvaz tek eri az gördüm 

Ayvaz 

Meclis başında durmuşsun
Dala benzer boyun Ayvaz
Nice yiğitler yormuşsun
Terlan mıdır huyun Ayvaz 

Güzeller karşına gelir
Doğan ana kadrin bilir
Alnın açık yüzün güler
Nerden gelir suyun Ayvaz 

Sen Yusuf-u Kenan mısın
Paşa mısın Sultan mısın
Melek misin insan mısın
Kimden gelir soyun Ayvaz 

Çatmaz gücüne her senin
Adın dilde ezber senin
Köroğlu gibi er senin
Ahır olur oyun Ayvaz 

Aşık Cünun sene heyran
Eyleme gönlünü viran
Çenlibede koydun nişan
Bir tutaydım toyun senin 

Koç Köroğlu'dur 

Yiyitler oylağı o Çenlibelde
Taştan kala kuran Koç Köroğlu'dur
Kinli paşalara meydan okuyan
Çok köhlenler yoran Koç Köroğlu'dur 

Düşmanın üstünü kuş tek aldıran
Aslanlar dişinden avlar saldıran
Hanların başına şaşber çaldıran
Kulaç kollar buran Koç Köroğlu'dur 

Dağları taşları duman bürüse
Kılınçlar pas tutup kında çürüse
Mısır İstanbul Şam tamam yürüse
Tek baahda duran Koç Köroğlu'dur 

Kayada tor kurup terlanlar tutan
Yüz yağını birden kol kola çatan
Arap at dösüne serdarlar katan
Er bağırlar yaran Koç Köroğlu'dur 

Cünun eyleşmişler erler kaşında
Alaylar başlasın tor savayında
Yeddi bin yeddi yüz deli başında
Şahlar üste varan KoçKöroğlu'dur 

Yarışır 

Bugünkü meclisde bir güzel gördüm
Güzeller sefinde sana yaraşır
Geyinip sallanan güzeller çoktu
Terlan kimi süzmek ona yaraşır 

Tutini bend eyler şirin dilleri
Şümşad barmakları nazik elleri
Güle batın kimi kara telleri
Dökülende dal gerdana yaraşır 

Genim üste nara çekip hovlamak
Arap at döşünde katıp kovlamak
Senin kimi bir ceyranı avlamak
Cünun deyir koç oğlana yaraşır 

Bizim Yerler 

Mert oylağı Çenlibeldi
Muhbub Hanım bizim yerler
Delileri durna telli
Muhbub Hanım bizim yerler 

Dağları var alçak uca
Eyler kefle kacir hoca
Tutulub hasarlı burca
Muhbub Hanım bizim yerler 

Ayvaz Balı ordu basan
Belli Ahmet bere pusan
Demirc'oğlu Deli Hasan
Muhbub Hanım bizim yerler 

Delileri koşa koşa
Düşman görse çeker haşa
Bata bilmez sultan paşa
Muhbub Hanım bizim yerler 

Gülü nergizi bitende
Tuti kumrular ötende
Cünun Çenliye yetende
Muhbub Hanım bizim yerler 

Mehbub Hanım 

Giderken çıktı karşıma
Mehbub Hanım Mehbub Hanım
Sevdasın saldı başıma
Mehbub Hanım Mehbub Hanım 

Gözü göyçek kaşı kalem
Olmaz bele şirin kelam
Çeker hasretini alem
Mehbub Hanım Mehbub Hanım 

Duruşu benzer terlana
Güzel doğmuş güzel ana
Töküp tellerin gerdana
Mehbub Hanım Mehbub Hanım 

Deli gönül talaşında
Can kavruldu ataşında
Kırk ince kız var başında
Mehbub Hanım Mehbub Hanım 

Aşık Cünun çeker nazı
Yürek açar hoş avazı
Rum elinde paşa kızı
Mehbub Hanım Mehbub Hanım

Köroğlu 1 

Kıratın üstünde erler yanında
Dağları taşları gezer Köroğlu
Her dem acıklanıp nara çekende
Yağılar bağrını ezer Köroğlu 

Meydana girende hüner eyleyir
Leş kalır bir yanda kelle söyleyir
Yüz sar gelse bir terlana neyleyir
Laçin tek havada süzer Köroğlu 

Merd meydandan kaçmayıbdı yaşında
Delilerin cem görmüşem başında
Düşmeni sındırar ter savaşında
Cünun deyir şira benzer Köroğlu 

Köroğlu 2 

Eyleşibdi Çenlibelin elinde
Değil işlerinde naşi Köroğlu
Misri kılınç hamayılı kolunda
Giyer her vakt al kumaşı Köroğlu 

Bir hay dese ağır tüpler basılır
Kançırğanda kanlı başlar asılır
Ner yiğide yetmiş kuzu kesilir
Verir aşı ağ lavaşı Köroğlu 

Bir cıdası vardı başı goşa Per
Meydana girende esermiş her ner
Paşalar titreyir şahlar tük töker
Yetmiş yedi reli başı Köroğlu 

Aşık Cünun bu meclisde kalmasa
Şirin canın aşk oduna salmasa
Telli Hanım kimi güzel almazsa
Çeker yıkar dağı taşı Köroğlu 

Köroğlu 3 

Nara çekip düşman üstü gidende
Meydanda gösterir hüner Köroğlu
Kulaç kolungarip şeşber atanda
Vurur dağı taşı deler Köroğlu 

Bilmek olmaz onun gitne gelini
Namerd koyabilmez yere belini
Yön çevirse yıkar şahlar evini
Koymaz ülkenizde meler Köroğlu 

Düşer her dem paşalarla davası
Kesilmez savaşı cengi kavgası
Cünun diyer Çenlibelin ağası
Yeddi bin deliye serker Köroğlu 

Köroğlu 4

Nere çekib düşmen üste gedende
Meydanda gösterir hüner Köroğlu.
Qulaş qolun gerib şeşper atanda
V urar, dağı-daşı deler Köroğlu. 

Bilmek olmaz onun min bir felini,
Namerd qoya bilmez yere belini.
Bir defe şeşperd atsa dlini,
Düşmenin izini siler Köroğlu. 

Düşer herden paşalarla davası,
Kesilmez savaşı, cengi, qovğası,
Cünun deyer, çenlibelin ağası,
Yeddi min deliye sdrndr Köroğlu. 

Köroğlu 5 

İsfahan'dan arzedipte gelmişim
Onun uçun ah çekerim Köroğlu
Altı aydır kulluğunda kalmışım
Onun için ah çekerim Köroğlu 

Gelmiş ulaşmışım elli yaşına
Bağışla Ayvaz Bay'ın başına
Yirmisinde el dokundu dişime
Onun için ah çekerim Köroğlu 

Aşık Cünun der ki ciğerim pişti
Çiftler avrularım yadıma düştü
Hasretlik ateşi başımdan aştı
Ben onun'çün ah çekerim Köroğlu

 

Orhan Bahçıvan 



[i] Cünun: Deli, Delilik Erken bunama anlamında.
[ii] Azerbaycan Destanları, Aşık Cünun Köroğlu Dördüncü Kol…
[iii] Bu divanda aktarılan isimler Ozan geleneğinde herbirisi bir makam, hava ya da gayda adıdır.
[iv] Bu sözler Köroğlu’nun Durna Tel seferinin son bitişinde geçer.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Alagöz Dağı’nın Çocukları / Çolaklar / »Kızılateş Sülalesi«

Merdinikli Türkmen Karaca-Oğlan...

Göle Yöresi Halk Oyunları