Mor Dağların Çocuğuyum...

 
Mor Dağların Çocuğuyum...

 

Anam beni
Mor dağların eteğine doğurdu
Harman zamanı

 

Yüreğim gecenin yeşiline ağlıyor
İhanete yenik düşmüş 

Cemre varlığını toprağıma salıyor
Suyum ısınmış 

Zerrenin patladığı bir anda
Kırağı düşüyor 

Ayaklarımda pranga olmasına rağmen
Özgür mahkumum 

Gözlerim dikenli tel firarisi
Güneş üşümeleri 

Ayrılık kendi hanesinde tartılıyor
Kurşuni rengiyle 

Yitirilmiş umutların arifesinde
İnsan hep ayakta 

Dönence yüzlü bu dünyanın
Temeli yangın 

Toprak kan kokunca aniden
Kendini parçaladı 

Ezgili sesim deryalarda özünü arıtıyor
Teferruat dedikleri şeylere 

Sancılı bir yaşamın içindeyim bilirsin
Tırnaklarım pas tutmuş 

Küheylan kişnemesi mahmuz vurgunu
Dizginleri koparmış asi 

Yaşamın kuytu denilen girdabında
Ellerim çiçek yarası
Ezgili 

Ben bu kaçışların
Sesinde yitirdim gençliğimi
Bırakın yüreğimi kendi kendine ağlasın 

Yanılgı
Tozkoparan bir vuruştur derler
Sadece kendimi topluyorum tezgahlarda 

Şimdi geriye gidiyor ayaklarım
Sayı saymayı çoktan unuttu beynim
Merdiven boşluğu kaybolduğum yer 

Tiryaki yalnızlığın parçasıyım
Ezgiler boğuyor var olan benliğimi
Haydi diyorum Bahçıvan
Dağlara sığın 

Yüreğimde gecenin katran karası
Elimin içinde sıcaklık 

Kendi adıma ses veriyorum dinleyin
Eteğine doğduğum dağlarda 

Beynim rüzgar önünde fener misali
Hangi dağa sığınsam dersin 

Kendimi taşıyorum sadece dil içinde
Ezgilerin kapısı kilitli 

Kırılıyor suların çağladığı kayalar
Balıkların sesiyle

Kirpiklerim dökülüyor astımlı çimenlere
Mazgalı parçalanmış esaret adına 

Rüzgar asi bir küheylandır yitirilmiş gecede
Bense mor dağların çocuğuyum
Anamın kucağında
 

Orhan Bahçıvan 

Mor Dağların Çocuğuyum Kitabından…

Yorumlar

Yorum Gönder

Bu blogdaki popüler yayınlar

Alagöz Dağı’nın Çocukları / Çolaklar / »Kızılateş Sülalesi«

Merdinikli Türkmen Karaca-Oğlan...

Göle Yöresi Halk Oyunları