Ardahanlı Kul Karani.

Ardahanlı Kul Karani


1730-1805. Ardahan’ın Değirmenli köyünde doğdu. Asıl adı Ahmet’tir. Belirli bir medrese eğitimi aldığı bilinmektedir. Doğum tarihleri birçok kaynakta 1655-1730 olarak geçmesine karşın bu tarihlerin doğru olması mümkün değil.

Kul Karani’nin aşıklık geleneği ve şiirle ne zaman ilgilendiği ve aşıklığa başladığı yaşına ilişkin ayrıntılı bilgiler bulunmamakla birlikte, döneminin en önemli aşıklarından biri olarak kabul edilmektedir.

Anlatılanlara ve Haydar Çetinkaya’nın yörede yaptığı araştırmalara göre uzun boylu, yapılı ve esmer bir kişi olmasından hareketle Karani mahlasını aldı.

Şiirlerinden hareketle askerliğini Yemen ve İstanbul’da 1. Abdülhamit’in (1725-1789) yakınlarında yaptığı anlaşılmaktadır.

Askerliği bitince Ardahan’a dönen Kul Karani, bu dönemden sonra, başta Hasta Hasan (1760-1828) olmak üzere Güney Azerbaycan, Ahıska ve Kuzeydoğu Anadolu’daki birçok aşıkla karşılaştı ve deyişmelerde bulundu.

Kul Karani’nin torunları 1877-78 Osmanlı Rus Savaşı döneminde Anadolu’nun iç kesimlerine göçtüklerinden Ardahan yöresinde herhangi bir akrabası kalmadı.

Kul Karani öldükten sonra Ardahan-Şavşat yolu üzerinde bir yerde toprağa verildi.


Efendim Bir Nazar Kıl 1

Divan
Efendim bir nazar kıl arzuhalim var şikayette
Mürüvvet kanısın şahım padişahsın adalette
Cihan durdukça sen otur hemen taht-ı sadarette
Resul sana yardımcı olsun yarın ruz-i kıyamette
         Sırrı Yezdan’ın aşkına koyma beni bu gurbette
         Yalnızım hasretim vardır niyaz eyler vilayette

Aslı cismimi sorarsan elestü bezminde evrahım
Ciğerim odlara dağlı şem-a teki yanar ahım
Size bir arzuhalim var ulu Abdülhamit Şahım
Esirge merhamet eyle masumum yoktur günahım
         Sırrı Yezdan’ın aşkına koyma beni bu gurbette
         Yalnızım hasretim vardır niyaz eyler vilayette

Dilimde zikri Tehvidim Hüda bilir delilim var
Eğer evlat eğer eyal iki gözden alilim var
Geçinmekten aciz taçiz yatar kalkmaz zelilim var
Üç beş tane saçı saçı bitmiş yola bakan melulüm var
         Sırrı Yezdan’ın aşkına koyma beni bu gurbette
         Yalnızım hasretim vardır niyaz eyler vilayette

Karani çağırır yazellem böyle imiş levh-i kalem
Eyüp’ten beter derdim var yüreğimden çıkmaz elem
İster affet ister katlet hükmündedir cümle alem
         Sırrı Yezdan’ın aşkına koyma beni bu gurbette
         Yalnızım hasretim vardır niyaz eyler vilayette[i]

Efendim Bir Nazar Kıl 2

Divan

Efendim bir nazar kıl arzu halim var şikayette
Dünyalar durdukça dur daima tah-tı sadarette
Mürüvvet kanısın şahım padişahsın adalette
Resulallah yardım etsin bize ruz-u kıyamette

Sorar isen ismi cismi elezdühi bezmihi canım
Ciğerim oduyla yandı semadan indi suzanım
Ana arzuhalim vardır meşhur Abdülaziz Hanım
Biz gedayız sana kuluz merhamet eyle sultanım

Kitabım dürülü kaldı dilimde kur'anım ağlar
Gerek avrat gerek evlat sefildir sübyanım ağlar
Muhakkak böyle bir günde tahtında sultanım ağlar
Kusurum çok yüzüm kara nasıl varam huzuruna

Karani çağırır yazellem böyle imiş levh-i kalem
Eyüp’ten beter derdim var yüreğimden çıkmaz elem
İster affet ister katlet hükmündedir cümle alem
Cümle varım beş arşın bez yükümü nafaka bilem

Bülbülün Gelip Konduğu

Divan

Bülbülün gelip konduğu dala hayranım bugün
Bağ u bağça seyranında güle hayranım bugün
Leyliden haber kaldırar Mecnun çok bicaredir
Yarın yüzüne bahanda hala hayranım bugün

Bir ağaç ki kamil olsa iptida kökten çürür
Hak talanın emri olsa suyu kudretten yürür
Onun yüz bin budağı var yeşerir meyve verir
Meyvesi alem içindir dala hayranım bugün

Dört kitabı hak bilenler sıtk ile hakka tapar
Zerre kadar aklı olan arıdan hisse kapar
Onun yüz bin çiçeği var yoğurur macun yapar
Macunu alem içindir bala hayranım bugün

Kul Karani namus çeker gayret çeker ar çeker
Kimisi suyun kızdırar kimisi sidrin döker.
Neyleyim dünya malını üç beş arşın bez yeter
Tabut teneşir üstünde yola hayranım bugün

Eziz Yoktan Var Eyleyin

Divan
Eziz yoktan var eyleyen ol süphandan ver haber
Sekiz cenettin azizi Habib inden ver haber
On iki yaşında müddam etti Adem in sıfatını
Dokuz bağa su verildi o bağbandan ver haber

Dinlerden hangi din azizdir sende tutsan o dini
Acep evvel görüptür Azreali in zehmini
O kimdir iki defa gördü ana rahmini
Mekanın bul meskenini gör o bir candan ver haber

Güneş gibi şule verir o nice cismin bağıdır
Canı yoktur kanı yoktur yeryüzünde sağ idi
Sengi sarı selvi kara rütbesi ervağidi
Neden halk olundu o bir candan ver haber

Der Karani o kimdir ana ile buldu birbirin
O kimdir ki kendi eliyle kesti kendi serini
O kimdir ki atasız geldi hem de Meryem şirini
Neden halk olundu o bir candan ver haber

Ey Könül Uyan

Divan
Ey könül, uyan, gafletten sohbete bak, deme bak
Her seherde asumana çekilen ol kervana bak
Deryada mahi, gökte murğu, onun emrinde iken
Kalmadı bu dünya bakı hanı Süleyman'a bak

İbrahim ki, İsmail’i götürdü Arafat'a
Dedi: baba kolum bağla, seni koymam eziyette
Keyfe geldi bıçak vurdu ol Hecer-ül Esvede
Kim getirdi, kim götürdü ol koçu, kurbana bak

Hak buyurdu Cebrail'e, İncil endi İsa’ya
Zebur Davud'a dahi, Tevrat da Musa’ya
Muhammed durdu kıbleye onlar girdi kiliseye
Muhammed'in himmetine okunan Kur'an'a bak

Otuz iki farz içinde okunanı bilmeli
Sevimine secde eyleyip hem namazın kılmalı
Kul Karani yüz yaşasa ahır mevt olmalı
Bizi yoktan var edenin yazdığı fermana bak


Gel Görem Gelişin

Divan
Gel görem gelişin nerden çeşm-i siyah nevcivan
Dildarın hasretini çekerem ah ah nevcivan
Ne müddettir avcı oldum gözlerim yollarını
Akşamları zarı kıllam taki sabah nevcivan

Bedest-i gül yüzünden kalktı nikap ey nigar
Dağıldı gönlüm gubarı hüsnüne kıldı nazar
Meth edip mahbub yaratıp cemalin perverdigar
Saklasın cümle beladan seni Allah nevcivan

Karani’yi mihman eyle otağına sazınan
Yüzüm sürüm buse alım yanaktan pervazınan
Soyunup koynuna alsan aşıkı bin nazınan
Allahtan haşa eylerim oldum günah nevcivan

Şükür Olsun

Şükür olsun yaradana çok şükür
Telli Mihriban'ım geldi ha geldi
Yaralarım göz göz oldu sulandı
Sarmaya cananım geldi ha geldi

Bağban oldum bir gül için o bağa
Aşkın saldı beni türlü boyağa
Hasta düştüm kalka bilmem ayağa
Tabibi lokmanım geldi ha geldi

Karani içmiştir kırklar tasından
Benim sonam giymiş gam libasından
Yarim ürkü[ii] almış aşk sedasından
Sedefli dilberim geldi ha geldi

Başına Döndüğüm

Gülgez

Başına döndüğüm kurban olduğum
Gel beri bülbül sedası Gülgez
O kara özlere kurban bu canım
Dolanam başına havası Gülgez

Bende müptelayım o yüce boya
Güzellik yaraşıp gerdana soya
Bezedem düzeldim gönderem toya
Gör neler yaratıp hudası Gülgez

Karani’yem okumuşam heceyi
Uyku gelmez ben götürem geceyi
Dolandım İran’ı Azerbaycan’ı
Görmedim sen teki safası Gülgez

Kara Hey

Yedekli Koşma
  
Elif ba içinde harf arasında
Nesne gördüm çekilipti kara hey
Men ezizim arasında
Mim elif arasında
Dedim ay gız men ölende
Kaz kabrim memen arasında
Ser yakubu gördüm dost arasında
Sıfatından kametinden kara hey

Üstümüzde Kerem kanı bir dura
Davet eyle şevketlimi bir dura
Men ezizem bir dura
Bir yeriye bir dura
Sarraf odur zer çeke
Dür tanıya bir dura
Ali’yi ki bindirdiler Düldüle
Kavağında servanıydı kara hey

İki canlı bir cansızdan yaransın
Eyüp sağlığında gördü yarasın
Men ezizim yarasın
Yarı mimdi yarı sin
Cismim ataş alıptı
Kenarında gel ısın
Karani der şefaatçi ya resul
Arafat’ta izzetliler kara hey

Arş Yüzünde[iii]


Arş yüzünde pervaz dönen bulutlar
Gözlerim ohşadar ay ağa seni
Her katreni tutar bir azim melek
Destursuz bırakmaz ayağa seni

Kiramen katibin alıp dizine
Emel defterini okur yüzüne
Kibreyleyip uyma lain sözüne
Düşün halk edeni ay ağa seni

Münmir olsan isbatım var yakandan
Pakım yoktur ne sultandan ne handan
Melekül meftalar tutar yakandan
Bırakmaz destursuz ayağa seni

Ceht eyle Karani kıl beş vaktini
Günkar olsan terk edersin tahtını
Soyarlar eyninden kumaş aktini
Yuyarlar sararlar aya ağa seni


Bekir Karadeniz / Orhan Bahçıvan

Doğulu Halk Şairleri. 1-2 cilt

KaraMavi Yayınları • 1. Baskı Temmuz 2010




[i] Sultan Abdulhamit Han’a Arzuhal
[ii] İnsanı saran ortak korku, panik…
[iii] Ve başka bir gün akşam namazından sonra başlayan aşık meclisi gecenin geç vakitlerine kadar devam etmiş. Ertesi gün sabah namazına kalkındığında Nağı Bey namaza kalkamamıştır. Nağı Bey’in sabah namazı için kalkmadığını gören Karani ona Şöyle bir şiir söylemiştir.




Yorumlar

  1. Bu eşsiz yazı için teşekkür ederim kıymetli üstadım. Karanlıkları aydınlatıyorsunuz, bilinmezleri bildik kılıyorsunuz, var olun.

    YanıtlaSil
  2. Sayın Adsız Yorum için Teşekkürler. Bizim Halk Yazını Eşsiz Ozanlarla Doludur. Karınca Kararınca Tanıtmaya Çalışıyorum. Selamlarımla...

    YanıtlaSil

Yorum Gönder

Bu blogdaki popüler yayınlar

Alagöz Dağı’nın Çocukları / Çolaklar / »Kızılateş Sülalesi«

Merdinikli Türkmen Karaca-Oğlan...

Göle Yöresi Halk Oyunları