Aşık Esat Sedayi
Baba
Bu Ses Yerli Sesidir.
1850 li yıllarda
Çıldır ilçe merkezine bağlı Sabadur (Sabadır / Süpadur) köyünde dünyaya
gelmiştir. Aşık Sedayi hakkında elde bulunan önemli bir kaynak Prof. Dr. M.
Fahrettin Kırzıoğlu, Çıldır Köyleri Seyahat Notları-I arasında geçiyor. Ben bu
bilgileri bu kaynaktan aldım.
Bu kaynak şöyle
aktarıyor Aşık Sedayi diye bilinen o ünlü ozanı.
»Sedayı'yi Rabat
köyünden gören yok. Rabat’ta Değirmenci Âşık Ali Usta, Sedayî’nin şiirlerini
bilir.
Aşık Şenlik'ten
yaşlıydı. Sabadur'da sözlerini bilen yoktur.
Sedayi'nin
sözlerinden:
Aşık Şenlik'in:
»Merhaba Usta
Sedayî, aşk-ı irfan merhaba«
diye başlayan
deyişi var.
Oğuzlu'da Kıraçlı
Murad, Sedayi'nin sözlerini bilir. Gügübeliler de bilir.
Sedayî Yerliydi.
Gözleri evvelce sağmış, sonradan kör olmuş.
Sabadur'da
Alioğullarından Ahmet oğlu İskender ağadan..
»Yetmiş yaşlarında
olur«
»Aşık Sedayî'nin,
ismi Es’ad’dır. Bu köyün ahalisi Yerli Çayis’ten gelmiştir. Alioğullarından
Hurşit oğlu Gülsüm’den doğmadır. Başkaca bu köyden aşık çıktığını bilen yok.
Anası Gügübeli Cuvantellilerden Ahmed’in kızıdır. 65 yaşlarında iken bundan 60
sene evvel Kurtkale’de halasıgilde misafir iken vefat etmiş (1823–1888).
(1948–60=1888; 1888- 65=1823).
Babasının ilk
çocuğu Es’ad (Sedayî), sonra Reşid, Arık (asker), bacısı Sona burada öldü.
Kardeşleri de Sabadur’da yerleşmişti; vefat etmişlerdir. Şimdi ailesine Balkaya
diyorlar. Bacısı Xırtız, Meşe-Xevat köyüne köçmüştür.
Sedayî, aşıklık ve
çiftçilikle uğraşırdı. Yirmi yaşlarında iken hak verilende bir gözü kör oldu.
Daha önce anası çıra yararken sıçrayan parçayla gözü kör oluyor. Yirmi
yaşlarında iken koyun güderken Şeytankale’nin günbatan tarafındaki sırtta
yatarken gece rüya görmüş, vergi verilmiş derler.[i]
O geceden sonra birkaç gün hasta yatıyor; sonra gözü kapanıyor. Elinde değnekle
gece komşulara gider, kör olduğu halde evleri dolaşırdı. Saz alır, güzden
bahara kadar Posxov, Şavşet, Koblıyan ve Acara taraflarında gezerdi. Yazın
gelirdi.
25 yaşlarında
Meşe-Xevat’ta mollanın kızı Cevahir’le evleniyor. Kayınbiraderleri Salah ve
Aziz idi. Çocuğu oldu, öldü. Hiçbiri yaşamadı. Hiç nesli kalmamıştır. Hanımı da
sonradan Kenarbel’e kocaya gidip orada öldü.
Sedayî, ümmîydi,
okumamıştı. Aşık Şenlik ile deyişmiş, o da sen benim ustamsın demiştir…
Sabadur, on bir
hanedir. Hepsi Yerlidir. Yaylaları ve içme suları yoktur. Şehrin şimal
tarafından Kür (Ardahan Çayı) geçer. Keskin bir dereden geçer. Çayis’in altında
Sukarışan’da Çıldır’ın Karasuyu’na karışır. Derede pınarlar vardır.
Taşıması güçtür.
Köylüler, yaylasızlık ve susuzluktan hicrete razıdırlar.
Sedayî mahlasıdır.
Sözlerini buralarda bilen yoktur. Sesi son derece güzeldi. Belki de Sedayî,
adını bundan almıştır. Sesi çok Davudî idi. Köyün sulu çayırı ve otlağı yoktur.
Evvelce Lefter dağı bu köyün yaylasıydı. Çayırlar da Lefter’dedir.
Bunları yazdıran
İskender Balkaya, Sedayî’nin amucasının oğlu oluyor. Sözlerini hep günbatan
tarafında bilirler. Terekeme tarafı bilmez. Kurtkale’de Cuvantellilerin
eniştesi Ali, bunun halasının eridir. Belki sözlerini o bilir«.[ii]
Elimizde var olan
bilgiler bunlar. Bunlara bağlı olarak elimizde yine Sedayi'ye ait olduğunu
bildiğimiz şiirleri ekte sunuyorum. Bu şiirler Tarihten Günümüze Çıldırlı Halk
Şairleri »Aşıklar« Antolojisi Haydar Çetinkaya'nın ve M. Adil Özer’in ve Sayın Prof.
Dr. M. Fahrettin Kırzıoğlu, Çıldır Köyleri Seyahat Notları-I, Hazırlayan Yunus
Zeyrek’in çalışma notlarından alınmıştır.
»Geçim sıkıntısı
içinde hayatını sürdürmüştür. 1877-1878 Osmanlı-Rus savaşından sonra hududun Osmanlı
tarafına geçerek Erzurum ili Narman ilçesinin köylerinden birine yerleşmiştir«[iii]
Aşık Esat Sedayi
Baba’nın Derlenmiş Eserleri
Merhaba Sen Sefa Geldin
Merhaba sen sefâ
geldin serim üste Şenliğ’im
Meylimin fikir
deryâsı sinem üste Şenliğ’im
Arş u kürsü
seyredipsen rüyamda gördüm seni
Her ilme griftâr
oldun yek nefeste Şenliğ’im
Ol hüdaya cânım
kurban şükrüne kıldım edâ
Vefasız fâni
dünyânın kahrına oldum fedâ
Diyebilmem
müşriklere tersine gelir sedâ
Âşikârım zâhir
oldu sır kafeste Şenliğ’im
Pir Sedayî ehl-i
dildi niyâz-i mağfirete
Mü’min kullar
sâdık olsa erişir hidâyete
Mukarribler şâhid
olsun kardeşiz kıyâmete
İn zemine çıh
semaya dilde beste Şenliğ’im
Dağılıp Fikri
Hayalım
Dağılıp fikri
hayalım uğraşır nereyinen
Tabibsiz dert
çekerem velhemsiz yarayınan
Arzulayıp pirim
diye gitsem öz mekanıma
Menzilim bin
yıllık yoldur tükenmez bir ayınan
Deli gönül abdal
olmuş dünyayı bir bağ bilir
Hesap etsen
secerini bu tahbe butah bilir
Kef ile nurnan
yarattı Arş-ı azim bilir
Yeddi iklim çar
köşeyi dolandım sır ayınan
Pir Sedayi
kudretten Hak badesin içsem de
Destur alıp nece nece
deryaları geçsem de
Vatan diye bu
diyarda Sabadur’u seçsem de
Hak böyle yazmış
yazıyı ak değil karayinan
Dileği kadeh duası
dille arşı zikredek
Âşık olan
didarından akan yaşı zikredek
Eşyadan ezel Allah
nurdan suyu yarattı
Yeddi kat yerden
ileri esen kışı zikredek
Ezeli Fatiha’dır
ahır-i ehesseridi
Ölünce rızkına
gider zari şiddet narıdı
İki cansızın aslı
sudur ol Hüda’nın sırrıdı
Ya ki vuruf dal
hecesi nun’dan önce zikredek
Sedayî der ezel
Allah’a yer kıldı şikâyeti
Yedi katra renk
alındı çöl kıldı nihayeti
Canı cananda
sayarsan seksen üçtü ayeti
Yazısı çarda
görünür seddi nakşı zikredek
Merhaba aşıklar
şahı can kardaşım merhaba
Gönlümü şad-u man
ettin sen kardaşım merhaba
Otuz iki senedir ki
gözümde yoktur ışık
Kür talahın
kurbaniyim ben kardaşım merhaba
Her yiğidin karı değil
bu dertlere dayansın
Ne lazımdır aşık
Kerem sevda narına yansın
Mecnun’u çöllerde
gördüm el vurmadım uyansın
Ben onlardan beter
oldum kan kardaşım merhaba
Biçare Sefil Sedayi geçen gün alan oldu
Yıkıldı gönül
sarayı bozulup talan oldu
Eski aşıklar kalmadı
yurtları viran oldu
Dert bağında
bizler kaldık han kardaşım merhaba
Kırmızı (Güzelleme)
Bir güzel ki çıksa
gülşen seyrine
Ya yeşil giyinir
ya da kırmızı
Yeşil giyse
benzetirim sonama
Güzel odur giye
sade kırmızı
Oğru olan gitmez
yolu düzbedüz
Namert olan sözü
yemez yüzbeyüz
Sevdiğimden dura
idim dizbediz
Doldursun badeyi
sade kırmızı
Sefil Sedayi der yoktur temeli
Tam değil başında
aklı kemali
Öyle bir yar sevki
esmer simali
Ne sarı ne beyaz
sade kırmızı
Benden Selam Olsun
Benden selam olsun
ceylan hanıma
Bir od saldı
cesedime canıma
Bu hasta vaktimde
gelse yanıma
Felek uzak saldı
ya ben neyleyim
Bir yar sevdim on
üç on dört yaşında
Kalem oynar kirpiğinde
kaşında
Fincan memeleri
beyaz döşünde
Aklım baştan aldı
ya ben neyleyim
Seyredin Sedayi’n kür talahına
Sanmayın düşüptür
pul tamahına
Şikayetim vardır
şahlar şahına
Sevdiğim uzakta ya
ben neyleyim
Eşyayı alemde
halkı mevcudat
Cihanın temeli neyin
üstüne
Ezeli imanı kim
kabul etti
Hudanın cemalı
neyin üstüne
Hangi derya üste
reyhan ekilir
Hangi cansız
gözdür yaşı dökülür
Yeddi kat göklerin
bendi sökülür
Ay günün temeli
neyin üstüne
Sedayi ser meste ser neden oldu
Tamu ki halk oldu
nar neden oldu
Cennet nurdan oldu
nur neden oldu
Tuba’nın dalları
neyin üstüne
Kocaldım görmedim
böyle bir canlı
Maşallah gözleri
humara benzer
Kulakların her
birisi bir arşın
Kendisi küçüktür
himara benzer
Ok vurdun sineme
elinde satır
Vallahi başıma eylemem
hatır
Resmi taşıyandır
kendisi katır
Arkası yıldızlı
tımara benzer
Sedayi söylüyor bu sözü naçar
Yükünü vurmada
çamurdan kaçar
Köprü gelir ise
ferahça geçer
Öyle bir inatlı
hımara benzer
Hazırlayan: Halis Kızılateş »Orhan Bahçıvan«
[i]
Hak verilmesi, vergi verilmesi: Halk şairlerinin bir rüya âleminde kendilerine âşıklık
kabiliyetinin verilmesine dair inanç geleneği ile ilgili sözlerdir.
[ii]
Prof. Dr. M. Fahrettin Kırzıoğlu, Çıldır Köyleri Seyahat Notları-I Hazırlayan
Yunus Zeyrek.
[iii]
Tarihten Günümüze Çıldırlı Halk Şairleri »Aşıklar« Antolojisi Haydar Çetinkaya.
[iv]
Âşık Yavuz Timur tarafından Binali Şenlik'ten derlenmiştir.
[v]
Korkmaz, Ramazan (1985). Çıldır Folklor ve Etnografyası. Erzurum: Atatürk Üniversitesi
Yayımlanmamış Lisans Tezi, 124-125.
[vi]
Korkmaz, Ramazan (1985). Çıldır Folklor ve Etnografyası. Erzurum: Atatürk
Üniversitesi Yayımlanmamış Lisans Tezi, 125.
[vii]
Aşık Sedayi ile Artvinli Fervani arasında yapılan “İlişme” tekellüm.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder