25 Kasım 2019 Pazartesi

Aşık Esat Sedayi Baba.


Aşık Esat Sedayi Baba

Bu Ses Yerli Sesidir.

1850 li yıllarda Çıldır ilçe merkezine bağlı Sabadur (Sabadır / Süpadur) köyünde dünyaya gelmiştir. Aşık Sedayi hakkında elde bulunan önemli bir kaynak Prof. Dr. M. Fahrettin Kırzıoğlu, Çıldır Köyleri Seyahat Notları-I arasında geçiyor. Ben bu bilgileri bu kaynaktan aldım.

Bu kaynak şöyle aktarıyor Aşık Sedayi diye bilinen o ünlü ozanı.

»Sedayı'yi Rabat köyünden gören yok. Rabat’ta Değirmenci Âşık Ali Usta, Sedayî’nin şiirlerini bilir.

Aşık Şenlik'ten yaşlıydı. Sabadur'da sözlerini bilen yoktur.

Sedayi'nin sözlerinden:

Aşık Şenlik'in:

»Merhaba Usta Sedayî, aşk-ı irfan merhaba«

diye başlayan deyişi var.

Oğuzlu'da Kıraçlı Murad, Sedayi'nin sözlerini bilir. Gügübeliler de bilir.

Sedayî Yerliydi. Gözleri evvelce sağmış, sonradan kör olmuş.

Sabadur'da Alioğullarından Ahmet oğlu İskender ağadan..

»Yetmiş yaşlarında olur«

»Aşık Sedayî'nin, ismi Es’ad’dır. Bu köyün ahalisi Yerli Çayis’ten gelmiştir. Alioğullarından Hurşit oğlu Gülsüm’den doğmadır. Başkaca bu köyden aşık çıktığını bilen yok. Anası Gügübeli Cuvantellilerden Ahmed’in kızıdır. 65 yaşlarında iken bundan 60 sene evvel Kurtkale’de halasıgilde misafir iken vefat etmiş (1823–1888). (1948–60=1888; 1888- 65=1823).

Babasının ilk çocuğu Es’ad (Sedayî), sonra Reşid, Arık (asker), bacısı Sona burada öldü. Kardeşleri de Sabadur’da yerleşmişti; vefat etmişlerdir. Şimdi ailesine Balkaya diyorlar. Bacısı Xırtız, Meşe-Xevat köyüne köçmüştür.

Sedayî, aşıklık ve çiftçilikle uğraşırdı. Yirmi yaşlarında iken hak verilende bir gözü kör oldu. Daha önce anası çıra yararken sıçrayan parçayla gözü kör oluyor. Yirmi yaşlarında iken koyun güderken Şeytankale’nin günbatan tarafındaki sırtta yatarken gece rüya görmüş, vergi verilmiş derler.[i] O geceden sonra birkaç gün hasta yatıyor; sonra gözü kapanıyor. Elinde değnekle gece komşulara gider, kör olduğu halde evleri dolaşırdı. Saz alır, güzden bahara kadar Posxov, Şavşet,  Koblıyan ve Acara taraflarında gezerdi. Yazın gelirdi.

25 yaşlarında Meşe-Xevat’ta mollanın kızı Cevahir’le evleniyor. Kayınbiraderleri Salah ve Aziz idi. Çocuğu oldu, öldü. Hiçbiri yaşamadı. Hiç nesli kalmamıştır. Hanımı da sonradan Kenarbel’e kocaya gidip orada öldü.

Sedayî, ümmîydi, okumamıştı. Aşık Şenlik ile deyişmiş, o da sen benim ustamsın demiştir…

Sabadur, on bir hanedir. Hepsi Yerlidir. Yaylaları ve içme suları yoktur. Şehrin şimal tarafından Kür (Ardahan Çayı) geçer. Keskin bir dereden geçer. Çayis’in altında Sukarışan’da Çıldır’ın Karasuyu’na karışır. Derede pınarlar vardır.

Taşıması güçtür. Köylüler, yaylasızlık ve susuzluktan hicrete razıdırlar.

Sedayî mahlasıdır. Sözlerini buralarda bilen yoktur. Sesi son derece güzeldi. Belki de Sedayî, adını bundan almıştır. Sesi çok Davudî idi. Köyün sulu çayırı ve otlağı yoktur. Evvelce Lefter dağı bu köyün yaylasıydı. Çayırlar da Lefter’dedir.

Bunları yazdıran İskender Balkaya, Sedayî’nin amucasının oğlu oluyor. Sözlerini hep günbatan tarafında bilirler. Terekeme tarafı bilmez. Kurtkale’de Cuvantellilerin eniştesi Ali, bunun halasının eridir. Belki sözlerini o bilir«.[ii]

Elimizde var olan bilgiler bunlar. Bunlara bağlı olarak elimizde yine Sedayi'ye ait olduğunu bildiğimiz şiirleri ekte sunuyorum. Bu şiirler Tarihten Günümüze Çıldırlı Halk Şairleri »Aşıklar« Antolojisi Haydar Çetinkaya'nın ve M. Adil Özer’in ve Sayın Prof. Dr. M. Fahrettin Kırzıoğlu, Çıldır Köyleri Seyahat Notları-I, Hazırlayan Yunus Zeyrek’in çalışma notlarından alınmıştır.

»Geçim sıkıntısı içinde hayatını sürdürmüştür. 1877-1878 Osmanlı-Rus savaşından sonra hududun Osmanlı tarafına geçerek Erzurum ili Narman ilçesinin köylerinden birine yerleşmiştir«[iii]

Aşık Esat Sedayi Baba’nın Derlenmiş Eserleri

Merhaba Sen Sefa Geldin

Merhaba sen sefâ geldin serim üste Şenliğ’im
Meylimin fikir deryâsı sinem üste Şenliğ’im
Arş u kürsü seyredipsen rüyamda gördüm seni
Her ilme griftâr oldun yek nefeste Şenliğ’im

Ol hüdaya cânım kurban şükrüne kıldım edâ
Vefasız fâni dünyânın kahrına oldum fedâ
Diyebilmem müşriklere tersine gelir sedâ
Âşikârım zâhir oldu sır kafeste Şenliğ’im

Pir Sedayî ehl-i dildi niyâz-i mağfirete
Mü’min kullar sâdık olsa erişir hidâyete
Mukarribler şâhid olsun kardeşiz kıyâmete
İn zemine çıh semaya dilde beste Şenliğ’im

Dağılıp Fikri Hayalım

Dağılıp fikri hayalım uğraşır nereyinen
Tabibsiz dert çekerem velhemsiz yarayınan
Arzulayıp pirim diye gitsem öz mekanıma
Menzilim bin yıllık yoldur tükenmez bir ayınan

Deli gönül abdal olmuş dünyayı bir bağ bilir
Hesap etsen secerini bu tahbe butah bilir
Kef ile nurnan yarattı Arş-ı azim bilir
Yeddi iklim çar köşeyi dolandım sır ayınan

Pir Sedayi kudretten Hak badesin içsem de
Destur alıp nece nece deryaları geçsem de
Vatan diye bu diyarda Sabadur’u seçsem de
Hak böyle yazmış yazıyı ak değil karayinan

Dileği Kadeh Duası[iv]

Dileği kadeh duası dille arşı zikredek
Âşık olan didarından akan yaşı zikredek
Eşyadan ezel Allah nurdan suyu yarattı
Yeddi kat yerden ileri esen kışı zikredek

Ezeli Fatiha’dır ahır-i ehesseridi
Ölünce rızkına gider zari şiddet narıdı
İki cansızın aslı sudur ol Hüda’nın sırrıdı
Ya ki vuruf dal hecesi nun’dan önce zikredek

Sedayî der ezel Allah’a yer kıldı şikâyeti
Yedi katra renk alındı çöl kıldı nihayeti
Canı cananda sayarsan seksen üçtü ayeti
Yazısı çarda görünür seddi nakşı zikredek

Merhaba Aşıklar[v]

Merhaba aşıklar şahı can kardaşım merhaba
Gönlümü şad-u man ettin sen kardaşım merhaba
Otuz iki senedir ki gözümde yoktur ışık
Kür talahın kurbaniyim ben kardaşım merhaba

Her yiğidin karı değil bu dertlere dayansın
Ne lazımdır aşık Kerem sevda narına yansın
Mecnun’u çöllerde gördüm el vurmadım uyansın
Ben onlardan beter oldum kan kardaşım merhaba

Biçare Sefil Sedayi geçen gün alan oldu
Yıkıldı gönül sarayı bozulup talan oldu
Eski aşıklar kalmadı yurtları viran oldu
Dert bağında bizler kaldık han kardaşım merhaba

Kırmızı (Güzelleme)

Bir güzel ki çıksa gülşen seyrine
Ya yeşil giyinir ya da kırmızı
Yeşil giyse benzetirim sonama
Güzel odur giye sade kırmızı

Oğru olan gitmez yolu düzbedüz
Namert olan sözü yemez yüzbeyüz
Sevdiğimden dura idim dizbediz
Doldursun badeyi sade kırmızı

Sefil Sedayi der yoktur temeli
Tam değil başında aklı kemali
Öyle bir yar sevki esmer simali
Ne sarı ne beyaz sade kırmızı

Benden Selam Olsun

Benden selam olsun ceylan hanıma
Bir od saldı cesedime canıma
Bu hasta vaktimde gelse yanıma
Felek uzak saldı ya ben neyleyim

Bir yar sevdim on üç on dört yaşında
Kalem oynar kirpiğinde kaşında
Fincan memeleri beyaz döşünde
Aklım baştan aldı ya ben neyleyim

Seyredin Sedayi’n kür talahına
Sanmayın düşüptür pul tamahına
Şikayetim vardır şahlar şahına
Sevdiğim uzakta ya ben neyleyim

Eşyayı Alemde[vi]

Eşyayı alemde halkı mevcudat
Cihanın temeli neyin üstüne
Ezeli imanı kim kabul etti
Hudanın cemalı neyin üstüne

Hangi derya üste reyhan ekilir
Hangi cansız gözdür yaşı dökülür
Yeddi kat göklerin bendi sökülür
Ay günün temeli neyin üstüne

Sedayi ser meste ser neden oldu
Tamu ki halk oldu nar neden oldu
Cennet nurdan oldu nur neden oldu
Tuba’nın dalları neyin üstüne

Kocaldım Görmedim[vii]

Kocaldım görmedim böyle bir canlı
Maşallah gözleri humara benzer
Kulakların her birisi bir arşın
Kendisi küçüktür himara benzer

Ok vurdun sineme elinde satır
Vallahi başıma eylemem hatır
Resmi taşıyandır kendisi katır
Arkası yıldızlı tımara benzer

Sedayi söylüyor bu sözü naçar
Yükünü vurmada çamurdan kaçar
Köprü gelir ise ferahça geçer
Öyle bir inatlı hımara benzer

Hazırlayan: Halis Kızılateş »Orhan Bahçıvan«



[i] Hak verilmesi, vergi verilmesi: Halk şairlerinin bir rüya âleminde kendilerine âşıklık kabiliyetinin verilmesine dair inanç geleneği ile ilgili sözlerdir.
[ii] Prof. Dr. M. Fahrettin Kırzıoğlu, Çıldır Köyleri Seyahat Notları-I Hazırlayan Yunus Zeyrek.
[iii] Tarihten Günümüze Çıldırlı Halk Şairleri »Aşıklar« Antolojisi Haydar Çetinkaya.
[iv] Âşık Yavuz Timur tarafından Binali Şenlik'ten derlenmiştir.
[v] Korkmaz, Ramazan (1985). Çıldır Folklor ve Etnografyası. Erzurum: Atatürk Üniversitesi Yayımlanmamış Lisans Tezi, 124-125.
[vi] Korkmaz, Ramazan (1985). Çıldır Folklor ve Etnografyası. Erzurum: Atatürk Üniversitesi Yayımlanmamış Lisans Tezi, 125.
[vii] Aşık Sedayi ile Artvinli Fervani arasında yapılan “İlişme” tekellüm.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Sarı Gelin Ezgisi!

Sarı Gelin Ezgisi! Bu dağlar Kızılgedik Dağları Vay Sinan Ölsün Sarı Gelin! Geçtim tüm kapıları ansızın Pencereleri öylece Dolaştım sokak...