Bir damla Kür
suyu
Bir tutam
özgürlük demektir
1
Yüreğimin gül
bahçesi
Yeşil dalı
Bedenimin kılcalında
Can suyum
Desem sana yeter
mi?
Doğ
Doğ
Doğ
Doğunun Arda
Anası
Doğan güneş gibi
Işıl ışıl berrak
sesinle
Senin ufkunda
oluşan doku
Görülen yeşil açılan
sofra
Sınırsız aşk
Sonsuzluk
Deli Kür
Ak
Ak
Ak
Ruhumun özgür
damarısın
Düşüncemin son
noktası
Zaman çizgisi
Özgürlük
Deli Kür
Şimdi ben
Doğduğun yerde
varım
Şimdi ben
Senin doğumunu seyrediyorum
Kaldıraç çizgisinde
Tersyüz oluşun
Tarihin mim
noktasını heceliyor
Kara toprak kucağında
Özgürlüğünü
izliyorum
Sonsuza akışını
Deli Kür
Kavuştak döküntüsü
Kıyı dövmeler
Derya
Çizelgenin
sonsuzluğu
Sınırıdır ötekinin
Çıkış noktasını
gördüm
Elimi suyuna değdirdim
Maşrapamı daldırıp
Kaygısızca
doldururken
Kıyılarını gördüm
Damar damar akışını
Sarıçiçek mor
menekşe gelincik
Senin tadına
doymuş
Deli Kür
Ahenk sesine düşer
Sesin ovaya
Susunca dünya
geceyle
Sarsılır kıyılar
Sonsuzluk rengârenk
Gökkuşağı
sadeliği seninle
Beş kollu şamdan
gibi
Yediveren kızıl
gül
Şahmeran diyarına
ses
Kafkaslara nefes
olmuşsun
Masalına al beni
Kâhinlerin ülkesinde
Deli Kür
Kim
Söyle kim demiş
Kim
Söylenceler
diyarında
Yediveren gül
gibi
Senden doğup büyüyen
Küroğlu’nun
destanını kim demiş
Telli çöğür
sesiyle
Bu topraklar üstünde
Deli Kür
Gelen bahar müjdesi
Çıtır çıtır
haziran
Mayıs gülü sarıçiçek
Sazendelik yel önünde
Davet olur
Buyur denir
Ellerim suyuna düşer
Gözlerim akışına
Deli Kür
Çağırdı
Dolunay gölgeli dağlar seyrine
Çağırdı dostlarını
Ala şafak dolu
sofra üstüne
Savrulma yürek
Sıcak ekmek
kokusu var çadırda
Dağalası Kür'den
gelme
Üşüdüm
Erguvani çiçek
gibi üşüdüm
Hoş kokulu yeşil
yaprak
Yanağın hani
Dudaklarım susamış
Aşk dolu öpücüğe
Sar beni damar
damar
Sev beni ana
gibi
Geldim sana
Deli Kür
Kavuştum sıcağına
Yüreğim tomurcuk
gibi
Çatladı çatlayacak
Ne olur
Al beni kucağına
Deli Kür
Haydi, be gülüm
Üstündeki
bereketin aşkına
Kırlangıç de
benim adıma
Sar çamuruna
Sarmaş dolaş
denizlere gidelim
Hazar diyelim
Deli Kür
Hani yeşil
diyorum
Aşk yeşili
Esrime yaşantısı
Karma karışık sözcükler
Uçuş
Gönlümün esin dünyası
Doğur kendini
tane tane
Kan kırmızı şafakların
üstüne
Doğsun Küroğlu
Kızıl şafak sökende
Güneş filizlendiği
zaman
Işığın şehla şehla
gelişini görürken
Şadol ömrüm
Bu topraklar döşünde
Defne-dalı filizlendi
Kabar toprağım canla cananla
Dem sürmenin vakti geldi geçiyor
Ey turna sakin uç
Bu yurtlar bizim meskenimizdir
Tor şahinler tanık olsun
Küroğlu'nun doğuşuna
Deli Kür
2
Asya'nın çekik gözlü Moğol süvarileri
Güvercini uçurdular yerinden
Saldılar Kafkas Dağlarına
İrem Bağlarına
Kür gırağına
O güneşin çocuğuydu
Yaşı küçük kudreti büyüktü
Canını korumak adına
Kür suyuna saklandı
Mavi gök altında
Süzülürken
Günışığı
Moğol çekilip gidince
Sudan çıktı
Çıktığı suyun adıyla anıldı
Küroğlu dediler ona
Sahiplendiler
Oysa o
Güneşin oğlu olarak bilinirdi
Doğu Asya'da
Kafkas halkı ona Kürden doğan
Küroğlu adını verdiler
Ve dediler ki
Bir damla Kür suyu
Bir tutam özgürlük demektir
Kafkas dağlarında
Kür havzasında
İrem bağlarına konuk gelen
Doğu Asya yorgunu
Moğol sürgünü
Türkmen
Bastığı her toprağı
Yurt tutmaya yeminli
Su yatağında ışıkla dans ederken
Umutları kar altında sessiz
Üç cemreyi gözlüyor
Nevruz zamanı
Cemre toprağa düştü
Küroğlu dağlara
Tarihin yazmadığı bu köleyi
Bin bir renge boyadılar
Kaptan kaba aktardılar sessizce
Destan devri felsefesi
İsyanların sahibi Köleoğlu sesiyle
Dil kayıtlarında
Nevruz ateşini dağlarda yaktılar
İsyan denen ocak taşını
Öylece bıraktılar
Desem
Kahinlerin seslendiği
Deccal denen zalimlerin çoğaldığı
Kılıçların kan içtiği bir devrin sesi
olmak
Küroğlu adına yakışır dediler
Öylece saldılar sisli dağlar başına
Delileriyle
Serdi postu usulca
Kür gırağına
İrem Bağına
Devşirdi başına
Kafkaslardan Anadolu'ya
Başlattı
Kaçgun köle isyanını
Kuşan Ali
Deli
Kürün oğlu
Küroğlu
Beyaz atlı
Kafkas dağlarında yasaklamıştı
Köle adını
Deli diyordu
Kendi adamlarına
O gün
Bugündür bu dağlarda
İsyancılara deli denilir
Delilere yiğit
Kafkas halkı bağıra bağıra
»Geçme yiğidin delisinden«
Der
Başka bir söz demezdi
Kaçgun isyan demektir
İsyan ise deli
Bu dağlar
Nevruz ateşiyle yanar
Her bahar
3
Deli Kür
Destanlara ses olsun çağlayışın
Küroğlu senin balan
Koynundan sıyrılıp çıktığı zaman
Kafkas dağları dize gelmişti
Alnından öpmüşlerdi
Iğrıp ağı sende olmaz bilirim
Sakın denize özenme
Sık gözeler arasında sürtme
Çekme sesi
Direniş
Parmaklarım üşüyor usulca
Gözümü salmışım kıyılarına
Damla damla tadımlanıyorum
Başım dönüyor
Yeşilin renk cümbüşüyle
Kendimi aralıyorum
Nefesim daralıyor
Su sesiyle
Ayışığı kızıl rengi tutunca
Güneşin oğlu gelir
Kür ırmağına
Alaz Han diyarına
Orta yerde doru kısrak kişnemesi
Nal sesleri
Zaman çıngırakları
Yağmur
Kırk değirmenler heyamola
Çavuldur gölü martıları vira desin
Kanatları yüreğimde
Esinti
Beli
Uğuz çayırını geçtik ırgatça
Uğuz dağına çıktık
Yoldaşımız Küroğlu doru kısrak
Yüreğimde hala Kür suyunun kokusu
Gönlümde şahlanış
Destanların balası
Mahnıların öz sedası
Küroğlu
Babek dağın qalası
Sesim sana yetişende
Azatlığın özgesini bilirem
Türap olsun zalimin tahtı
Karalansın bahtı
Küroğlu sürgün edildiği an
Uç verdi nevruz çiçeği
Kabardı cemreyi gören toprak
Hayret
Düşüncemin çıplaklığı
Duyguları gölgeliyor nedense
Ayağım üzengide
Gözler kısılmış
Dörtnala
Sürgün
Derler ki
Merdinik ovası boydan boya
Celali yurdudur
Sürgün ovası
Ele mi?
Ele denen bu sözcük
Neden hep kolayca tanımlanır
Kahrı bize mi?
Ölüm tartısı olan kaldıraçlarda
Mizan-ı Tefekkür
Acımasız yıkıntılar içinde
Gelecek geçmişe gebe
Doğurdu doğuracak
Şunu açıkça seslendiriyorum
Bu doğum tüm alemi vuracak
Haklısın ey yüreğim
Günahı kılıç sesiyle bilinen
Şehrin saltanatını yazmak neyimize
Gecenin bu deminde
Kavimler kapısından geçtim
Yorgunum birazcık
Her kavmin serili seccadesini gördü
Sordu bütün haşmetiyle
Nerede Türkmen seccadesi söyleyin
Eğer yoksa bu seccade
Biz sereriz
Sarıçiçek mor menekşe adıyla
Elvan elvan koku salar
Canlar yurduna
Çeliğin tav aldığı zamanda
Kılıç hükmüyle çerilerin seferine
Karşı dururken
Ak libaslı tenlerini serdiler
Zulmü durdurmak için
Güneşin oğluna buyur dediler
Kürdevan yaylasından
Karagöl'e geçiş var
Ulu doğan
Tor şahini yoldaş bilirmiş
Babek ise Küroğlu'nu
Kale kapısında konak eylermiş
Konargöçer evsizlerin adıyla
Yağmalandı tüm canlar
Memluk
Beyaz köle demekmiş
Ateş harlarınca bir kez
Güneşi özümsediler
Çöğür sesiyle
Halka dönenler bilir
Şafak davet gönderir kavlince
Kervankıran yıldızına
Sökün edin can evinden
Rum diyarına deseydi eğer
Binler akardı
Mülkiyet
Toprağın şah damarına
El verenlerindir
Toprağa çömelip diz kıranlarındır
Arpayı
Buğdayı harmana serenlerindir
Bu topraklar vurgun toprağı değil
Ocaklarda özel mülkiyetin
Köleleri pişiyordu
Bu düzenin ayakları
Çarkın dönmesi için
Daha çok
Daha çok pişiyordu
Şaman ocaklarında kavrularak
Güneşin özgürlüğü
Yerdekinin hükmünü sergiliyor
Gelgelelim
Taht altında direk olan
Özgürlüğü bilemez
Cömertlik
Üç sofranın kokusuyla serilir
Kafkas ellerine
İrem Bağlarına
Yeri tutan
Göğü gözlerine taşıyan
Ateş yürekli toprak insanı
Zulmün boy verdiği bu sazlıkları
Temizlemek şart oldu
Dediler
Gel gör ki
İşin boyutu başka
Kendileri temizlendiler
Tüm pislikten arındılar
Senin anlayacağın..
Orhan
Bahçıvan, »Halis Kızılateş«
Küroğlu Destanı / »Deli Kür« \ Kitabından alıntıdır...
[i] Kür: Sümerlerde yeraltı
tanrısının adı Kür olarak geçer ve onun koruduğu ırmağın adı da Kur'dur.
Sümerlerde Yeraltı dünyasına da bu ad verilir. Kür/Kur/Gur sözcüğü; genel
olarak güç, kuvvet, dayanıklılık, özgürlük, bağımsızlık anlamlarına gelir ki
Küroğlu bu isimlerin sahibidir. Evliya Çelebi Şöyle aktarır Kür Nehrini: Zaten
Kür nehrine, çıktığı yerden başlayarak yüz elli kadar kasabaya uğradığı halde
her birini yararlandırmadığı için “Kör” derler. Ama Moğollar bu nehre yararsız
anlamına “Ur” derler. Suyu lezzetli ise de pek aşağı bir seviyede aktığı için
yüksek yerleri sulayamaz. Bir diğer açıklama ise, Kur Han: Kurdağ’da yaşayan
bir hakan olduğu söylenilir. Kürhan, Gurhan veya Gürhan olarak da tanınır. Oğuz
Kağan’ın amcasıdır.
[ii] Nayer Hanım: Küroğlu'nun karısı...
[iii] Çen: Sis / Çenlibel: Sislibel...
[iv] Deli: Küroğlu »Köle« adını yasaklamıştı, deli adıyla anıyordu isyancı yiğitlerini. O gün bu gündür bu dağlarda isyancıların bir diğer adı da deli olagelmiştir...
[ii] Nayer Hanım: Küroğlu'nun karısı...
[iii] Çen: Sis / Çenlibel: Sislibel...
[iv] Deli: Küroğlu »Köle« adını yasaklamıştı, deli adıyla anıyordu isyancı yiğitlerini. O gün bu gündür bu dağlarda isyancıların bir diğer adı da deli olagelmiştir...
Kaleminiz daim olsun hocam. Siz yazmaya bizler sizden öğrenmeye devam edeceğiz.
YanıtlaSilTeşekkürler...
YanıtlaSil