İnsanoğlu nerede nasıl yaşarsa yaşasın kültürel varlığı köken olarak geldiği topraklara bağlanır. Nerde nasıl yaşarsa yaşasın, üzerinde vatan toprağının kukusunu bulundurur. Ben öz olarak şunu demek istiyorum, bu küçücük yazımda adını ve eserlerini anlatacağım ozanın gurbetin kucağında gurbet kültürüyle büyüyen biri olmasına rağmen halen yaşamında Anadolu ezgilerinin yer alması, yazın dünyasının içinde olması bir güzelliktir.
Sözünü ettiğim isim Şükran Yıldırım'dır. Ben bu isimle tanıdım, bu isimler karşılaştım. Yazdığı dörtlükleri bu isimle okudum. Sonra kendisine kısık bir sesle “ozanlık usta çırak ilişkisiyle gelişirse daha güzel olur” gibi bazı sözleri söyledim ve şiirsel teknik bilgilerin de olmasını usul usul anlattım. Bu konuda hemen anlaştık.
Ben Şükran’a bildiği ve 12 yaşından bu yana yazmaya çalıştığı yüzlerce şiiri yeniden elden geçirmesini ve verdiğim mahlası ile işleyerek yeniden yazmasını önerdim. Bu konuda kendisi büyük bir çaba göstererek kısa sürede tüm koşmalarını yeniden elden geçirerek yazmaya başladı. İşte bu yeniden yazma olayı Şükran Yıldırım’ı Ozan İnci düzeyine taşıdı diyebilirim. Daha sonra ozanlık kültürüyle yoğunlaşması, benim önerdiğim onlarca ozan kitabını okuması, gündeme gelince kısa bir zamanda yeşerip güçlenerek günümüze kadar gelmesini başarmıştır.
Kendisine İnci mahlasını verdim, şiirlerinde sadece bu mahlası kullanmasını söyledim. Ozanlık geleneğinde bir Ozan İnci olmasını istedim. İstenileni en güzel şekliyle yaşatan bir ozandır.
Bizim ozanlık geleneğimizde bilinen bir gerçek vardır. Bu gerçeği hepimiz biliriz de bilmemezlikten geliriz. Bizim ozanlarımız genel olarak okuma yazma bilmeyen kulak dolusuyla alınan bilgilerle usta çırak ilişkisi içinde yürüyenlerdir. Gerçi son yıllarda belli okulları bitirenler vardır ama halen bir ozanlık bilgilerini aktaran okulun olmaması üzüntü vericidir.
Asıl adı Şükran Yıldırım olan Ozan İnci’nin bu konuda değişik bir sesi vardır. Yaşamı itibarıyla koşullar gereği iki anadil bilen biridir. Bu iki dil Türkçe ve Almancadır. Türkçeyi çok iyi biliyor, ikinci anadil konumunda olan Almancayı da çok iyi bildiğini yazmalıyım.
Ben yıllardır yazılarımda bunu ısrarla söylüyorum. Artık ozanlık geleneğini sürdüren ozanlarımız, gelenek içinde var olan makamlardan en az 32 tanesini bilmeli. Yazdığı her eserini notaya alıp, kendi kitabıyla yayınlamalı.
Koşma türlerine gelince, bu türleri belli başlı yazılarımda
defalarca tek tek anlatarak aktarmışım. Evet, bu şiir türlerinden, kendisine
ustayım diyen bir ozanın en az 12 tanesini bilmesi gerekiyor.
Ozan koşmalarında her türün kendisine has bir de havası yani
makamı vardır. Bu ozanlık geleneği sistem olarak en güzeli Kardeş Azerbaycan
ülkesinde yaşatılıyor. O halde kardeş Azerbaycan ülkesini örnek almalıyız.
Dolayısıyla, “Türk Halk Ozanları” günümüzde okuma yazma bilmeyen birileri
olarak değil, artık mektepli olmalı diyorum…
Şunu tekrar ederek yazıyı sürdürelim. Ozanlık geleneği okul
düzeyine getirilmeli. Yani belli başlı bir okul bitirmesi, diplomalı ozan
olması gerekiyor demeliyim. Devlet bunu zorunlu kılmalı. İsteğe bağlı yan ısıra,
bir de yabancı dil bilmeleri hiç de fena olmaz diyelim.
Ozanlık kavramı çağdaş ulusal düzeye taşınmalı. Kardeş Azerbaycan devletinin ozan yetiştirme sistemi örnek alınarak, usta çırak ilişkisi kapsamında meslek okulları açılmalı diyorum. Yani gelenek olarak varlığını sürdüren usta çırak ilişkisi, öğretmen öğrenci ilişkisine taşınmalı. Çağdaş ozanlık geleneği başlamalı demeliyim.
Gelelim Ozan İnci’nin yaşamı hakkındaki bilgilere, bu bilgileri Bekir Karadeniz’in kaleminden aktaralım. Sonra da Ozan İnci mahlasıyla yazılarak şu anda dört güzel kitapta toplanarak yayınlanmış şiirlerinden küçük bir seçki okuyalım.
Ozan İnci Kimdir?
»1973 yılında Duisburg’da (Almanya) doğdu. Asıl adı Şükran Yıldırım’dir. İlk ve ortaöğrenimini Duisburg’da tamamladı.
Küçük yaşlarda şiirle türkülerle ilgilenmeye başladı. İlk şiirlerini yaklaşık 12 yaşında yazdı. Bu dönemden itibaren halk müziği gruplarına devam ederek ve halk oyunları ekiplerin-de çalışarak kendini geliştirdi. 15 yaşından itibaren de meslek lisesindeki eğitimi sırasında halk oyunları öğretmeye başladı. Aynı dönemde bağlama dersleri de aldı.
Ozan İnci, folklora ilişkin çalışmaları dışında resimle ilgilen-di. Bu bağlamda birçok kursa katıldı ve değişik ressamlar-dan ders aldı. Bir dönem yaptığı tabloları satarak yaşamını sürdürmeye çalıştı.
Okuduğu kitaplar ve karşılaştığı birçok başka şair ve aşık aracılığıyla kendini geliştiren Ozan İnci’ye mahlası da Orhan Bahçıvan tarafından verildi. Ozan İnci, Yunus’tan Karac’oğlan’a, Ferman Baba’dan Mahzuni’ye birçok aşıktan etkilenerek şiirlerinde de hemen her konuyu işledi.«
Yazının sonuna gelince bir başka yazımda söylediğim sözü buraya da almalıyım.
Halk Ozanı Olmayan Ozanın, Halkın Teknesine El Uzatmaya Hakkı Yoktur.
Hep o yari gördüm göz yaslarımda
Damlada kendimi bulamadım ben
Hasretim ağlıyor dağ başlarında
Kendimi bu aşktan alamadım ben
Benim bu düşlerim gülmez mi bana
Her gece ağlarım ben yana yana
Yaram kanar merhem olmaz bu cana
Can dediğim canda kalamadım ben
Vurgun yer yüreğim dinmez hep sızlar
Aşka geçit vermez vefasız kullar
Türküler söylenmez çalmıyor sazlar
Kederi günümden silemedim ben
İnci’nin yüreği yanar kavrulur
Dağılır dökülür yelle savrulur
Umutlarım bir bir döner devrilir
Söyle bir sevdayla dolamadım ben
*****
Perişan!
Ah eder yanarım ben bu cihana
Doğruyu söyleyen diller perişan
Nasıl düşmeyeyim canlar fermana
Umutlar tükenmiş eller perişan
Üstüme gelmeyin dumanlı dağlar
Güneşi görmeyen her günüm ağlar
Aşkın bahçesinde çözülmüş bağlar
Dikenler içinde güller perişan
Aşk ateşi sardı dört bir yanımı
Sönmeyen alevler yaktı canımı
Felek kement ile yıktın hanımı
Dost iline giden yollar perişan
İnci der ki seven ayrılmaz yardan
Ehl-i dil aşıklar kurtulmaz nardan
Dünyanın nimeti hep ah u zardan
Neden sevda çeken kullar perişan
*****
Yıktın Beni
Kara kaşlı ela gözlü yiğidim
Aşkın semalarda sen yıktın beni
Sendin sevmelerin bir tek sebebi
Aşkın semalarda sen yıktın beni
Hayatımdan sorumlusun bil ki yar
Söyle nasıl geçer sensiz bu bahar
Yüreğimi yakan aşk denen onar
Aşkın semalarda sen yıktın beni
Ellerim buz tuttu yürek yanıyor
Hap ağlattın beni içim kanıyor
Her gören İnci’yi deli sanıyor
Aşkın semalarda sen yıktın beni
*****
Oldu
Gel gönül göçelim bizim ellere
Dağlarımız boran oldu kış oldu
Hasretlik yürüdü düştü dillere
Bağlarımız boran oldu kış oldu
Kimse durduramaz geçen zamanı
Sana yük eyledim ahtı amanı
Bu ömür götürmez bunca gümanı
Ağlarımız boran oldu kış oldu
Boşaymış gurbette hayaller boşa
Ozan İnci esir gözünde yaşa
Daha ne gelecek Kim bilir başa
Çağlarımız boran oldu kış oldu
*****
Gidiyor
Yeni düştüm bir amansız sevdaya
İki gözüm iki çeşme gidiyor
Nice bahar gelip geçti gülmeden
Umudumu sakın deşme gidiyor
Sabır dedim güneş doğar yar bir gün
Derde deva olmaz olmaz yar her gün
Gönül aşkı taşıyorsan sen her gün
Vefasıza umut düşme gidiyor
Ağlatma yar gayrı bana yazıktır
O gülüş o bakış cana azıktır
Zaman derler yola düşen tuzaktır
Bırak artık yeter koşma gidiyor
Ozan İnci derdim kime söyleyim
Zalim felek ettiğini neyleyim
Yarla gören bu gözlere neyleyim
Yanan bu sineme şaşma gidiyor
*****
Korkarım!
Derviş oldum hırka giydim kendimden
Gurbeti dolanan yoldan korkarım!
Düşürsün bu kader sılama beni
Yalana burunmuş dilden korkarım!
Deli gönül ağlar döner pervane
Dertleri kefene sarmak bahane
Benim dünyam sevdam gibi şahane
Dumana sarılmış yelden korkarım!
Varsıl devrilirse bir gün üzülür
Gelip geçer zaman ömür süzülür
Ağladıkça gözden yaşlar süzülür
Ateşlere düşen selden korkarım!
Kerem ile Aslı aşktır ezelden
Ömür daim olur her dem güzelden
İnci susmaz oldu ağlar gazelden
Yapraksız yetişen daldan korkarım!
*****
Ölemem ki
Zorla giremem kalbine
Ne istersin bilemem ki
Gideceksin sen yarine
Bile bile kalamam ki
Karışma diyorsun bana
Gayri sözüm olmaz sana
Bir daha gel deme bana
Gel diyince gelemem ki
İnci gibi sandım seni
Yüreğin aldatmış beni
Ele gidiyorsun hani
Dura dura ölemem ki
*****
Pişman mıdır?
Güllerden bal toplar arı
Süzdüğüne pişman mıdır?
Deli gönül bu sevdayı
Yazdığına pişman mıdır?
Yoruldu bu kalem elde
Sevda türkü oldu dilde
Bu yüreğim gurbet elde
Gezdiğine pişman mıdır?
Yollarda yürürüm yayan
Yok mu İnci sesin duyan
seni böyle garip koyan
Üzdüğüne pişman mıdır?
*****
Gönül Dostu
Gönül dostu kalır oldu gurbette
Onun için akar durur gözyaşım
Acıyı borç aldım zalim felekte
Dertlerden kurtulmaz belalı başım
Kaderin çimesi milimdir şaşmaz
Yanımda oturur ellere koşmaz
Gönül garibandır dağları aşmaz
Zehir zıkkım oldu yenmiyor aşım
Ozan İnci sesin esti savruldu
Umutların bir kenara devrildi
Yandı yürek ateşlerde kavruldu
Acılar içinde yanıyor döşüm.
![]() |
Ozan İnci'nin Dört Şiir Kitabı. |
Hocam beni yazmış🥰.Beni yine çok duygulandırdın canım abim.Inci'nin İnci olmasına sebep olan ,bana bu mahlası layik gören canım hocam.Ellerine emeğine duygularına sağlık.Okurların ve başarıların her daim bol olsun inş.Gurbet dolusu sevgi hürmet ve selamlarımla
YanıtlaSilSelam Gönderiyorum. Bu Diyardan O Diyara... Şiir Senin Dünyandır Bunu biliyorum. selamlar Gönderiyorum....
SilBin selam da tekrar tekrar benden olsun canım hocama rahatsız olduğu halde şu verilen emeğe bakın ne diyeyim canım abim ellerine emeğine duygularına sağlık 😊🙏🏽🙏🏽🙏🏽
SilOzan İnci ömrün boyunca mutluluklar içinde, şiir gibi bir yaşamın yüreğinde yaşayasın... selamlar....
SilOzan Karguni
YanıtlaSilSaygıdeğer hocam Orhan Bahçıvan Sizinle gurur duyuyorum canım hemşerim Allah bereketli sağlıklı Ömürler nasip etsin inşallah Saygıyla ellerinden öpüyorum.Ozan İnci gibi bir değeri tanımama vesile oldun Allah yolunuzu açık etsin inşallah Saygıdeğer hocam Ozan İnci çok güzel bir Anacan yüreğe sahip Şevkatli cana yakın edebiyatla yoğrulmuş mahlas hocama Saygilarimla
Sayın Ozan Karguni Çok çok teşekkürlerimi gönderiyorum... Selamlar...
Sil