Çıldırlı Ozan Bağdat Hanım.

Çıldırlı Ozan Bağdat Hanım.

 

Karış karış kesip biçifler seni
Parzalanıf parça kalan bu dünya
Ocak kurup menim deyi tutuplar
Kimseye mal olmaz yalan bu dünya

Halk yazını denilince aklımıza sadece erkek egemenliği altında ezilen bir düşünce geliyor. Hele de geçmişe şöyle bir göz atıldığında görülen en önemli şey erkek egemenliğidir. Böyle bir düşünceyi neden öne sürüyorum onu da söylemeliyim. Bizim halk yazını bin yıllardır sadece tarikat düşüncesiyle yoğrulmuş, daha sonra tarikat düşüncesine adapte edilmiş ve öylece beynimize işlenmiş, Tekke edebiyatının en basit, en ilkel, en uyduruk yanını ulusal edebiyat sanıp kabul etmişiz. Ne yazık ki böyle. Bu sistemi ötelemenin bir olanağı var mıdır bilemiyorum.

Bildiğim bazı şeyler var onlardan da söz etmeliyim. Bizim halk yazınında kadın ozanlar vardır. Bu kadın ozanların varlığı çok önemlidir. Tek tük olmasına rağmen geçmişin bir kalıntısı olarak günümüze gelebilmişler. Bu kadın ozanların bazıları tekke ve tarikat müridi olarak, bazıları ise özgür bir ses olarak günümüze gelebilmişlerdir. Ancak bu ozanlar bir elin beş parmağını dolduramayacak kadar azlar. Yani erkek ozanlara göre çok çok az olduklarını söylemeliyim.

Bir başka konu var anonim halk yazınında, yani halk yazını içinde var olan sesler. Genelde bildiğimiz bir olaydır. Destansı anlatılarda erkek ozanın sevgilisi olan ve en az erkek ozan kadar güçlü söz söyleme yeteneğine sahip olan kadın ozanlar. İsim verirsek, Kerem İle Aslı, Mecnun ile Leyla, Ferhat ile Şirin, Bağdat Hanım İle Hafız, Sürmeli Bey İle Telli Senem, Dildar ile Tahir’in Hikayesi, Merdinikli Karaçi-Oğlan ile Mehriban Sultan Destanı gibi onlarca isim sayabiliriz. Bu isimlerin nasıl ozan olduklarını söylemek o kadar da zor değil. İşin özü bu isimler ve destan içinde geçen diğer tüm isimlerin şiirlerini ve sözlerini destanı tasnif eden yani oluşturan ozana aittir.

Destanların halk içinde yayılması ve giderek anonimleşmesi göz önünde bulundurulursa görülen olay şu; Zamanla destan içindeki ozanlar bağımsız bir nitelik kazanmışlardır. Bu kazanım ise bu mahlası bir başkası tarafından alınıp kendisine mal etmesiyle başlamıştır demeliyim. Dolayısıyla bu sahiplenme ister istemez söz konusu mahlası destan dışına alarak var olan mahlası özgürleştirmiştir. Bu özgürleşen sesler dediğim gibi anonim bir yapı oluşturuyorlar. İşte bu anonim sesleri en çok kadınlar oluşturuyor demeliyim. Ancak bilinen tek şey bu seslerin sahipleri hep destandaki mahlasın gölgesine gizlenme gereği duymuşlardır.

Birde gizlenmeyen ve açık açık yazın dünyasında var olduklarını bildiğimiz ve eserlerini okuduğumuz ozanlar vardır. Bu ozanlardan biri de Çıldırlı Ozan Bağdat Hanım denilen kadın ozandır. Yöremizde onlarca hatta yüzlerce erkek ozandan söz edilirken kadın ozanlar tek tek geliyor gündeme. Bu kadın ozanlarda belli ölçüde devrine göre öne çıkan kişilerin ya kadınları ya da kızları oluyor. Bu anlamda bu kadınlarda belli ölçüde eğitimli olduklarını da söylemeliyim.

Eserlerini yazının sonuna eklediğim kadın ozan, Ardahan ili, Çıldır ilçesi Kalaça (Pekreşen) köyünde yaşadığı, dahası, okuryazar ve kültürlü biri olduğunu şiirlerinden anlıyoruz.

Çıldırlı Ozan Bağdat Hanım hakkında verilen bilgilere göre, bu ozanın 16. yüz yılın ortalarında yaşadığı tahmin ediliyor. O dönem, yani 16. Yüz yıl dediğimiz dönem, bu yörede yaşayan halkın özünde yerli bir halk olduğunu söylemekte yarar var.

Çıldırlı Ozan Bağdat Hanım’ın doğumu, ölümü ve yaşantısı hakkında elimizde belli bir bilgi olmadığı gibi eserleri de günümüze ulaşamamış. Bu yazıya aldığım eserlerin tamamı sözlü olarak halk içinde derleme sistemiyle yazılmıştır.

Çıldırlı Ozan Bağdat Hanım’ı anlatırken, bizim yöremize özgü halk yazınında en büyük emeği olan yazar Prof. Dr. M. Fahrettin Kırzıoğlu adından söz etmeliyim. Belli başlı bilgileri biz bu araştırmacının kitaplarından okuyoruz.

Yukarıda da değinmiştim yine tekrar etmeliyim. Evet, Prof. Dr. M. Fahrettin Kirzioğlu’nun verdiği bilgilere göre Çıldırlı Ozan Bağdat Hanım Ardahan ili, Çıldır ilçesi, Kalaça (Pekreşen) köyünde yaşamış, okuryazar ve kültürlü biri olduğu şiirlerinden anlaşılıyor.

Bu bilgilerin şimdilik bu kadar olduğunu biliyorum. Umarım ileri bir tarihte daha geniş bilgilere ulaşırız.


Eyleme


»Bağdat Hanım Divanisi«

Karin Allah el bağında bara muhtaç eyleme
Doğruluktan cüda salıp dara muhtaç eyleme
Hem garibem hem zenneyem he mi dahi naçaram
Meni bir bülbül eyleyip hara muhtaç eyleme

Bir gün olur faniden götürürler zarınan
Münkir nekir sorgusundan kim kurtulup varınan
Affeyle cümle günahım meni yakma narınan
Sen ki adil hükümdarsın nara muhtaç eyleme

Bilen var mı son gününde ne olur halı Bağdat’ın
Dağılıp tar-u mar olup fikri hayali Bağdat’ın
Gözünü çen bürüyüp şaşıptı yolu Bağdat’ın
Bağdat diyer naçar salıp zora muhtaç eyleme

Çıldır Eline

Gökten geçen bölük bölük turnalar
Menden haber götür Çıldır eline
Yeşil libas sarı tüllü sonalar
Menden haber götür Çıldır eline

Derdim apardılar dertler üstüne
Fitne yük koydular gönlüm üstüne
Name yazam dedim kağıt üstüne
Menden haber olsun Çıldır eline

Bağdat Hanım
herdem yanar özünden
Ağladıkça kan tökülür gözünden
Ana baba kohum kardaş sözünden
Menden selam edin Çıldır eline

Gelmedin

Könül dostu sen könlümü bilmedin
Kaç yıl oldu bulağ üste gelmedin
Menim sesim her dem geri dönmedi
Sen sesinle gulağ üste gelmedin

Men seni dilerem kalasın eziz
Dilerem könlümde olasın eziz
Har üste gül kimi solasan eziz
Dolandın da yaylağ üste gelmedin

Bağdat Hanım
gezir dağlar ötesi
Sayruya ganmıram sağlar ötesi
Bülbülü dolanır bağlar ötesi
Bağda güle konmağ üste gelmedin

Kimi

Oğlan ne gezersin hallı havalı
Süleyman mülkünün neferi kimi
Taladın ömrümü yaktın könlümü
Büyük İskender’in seferi kimi

Gel güvenme devletine varına
Hışım vursun gayretine arına
Men düşmüşüm ol sevdanın narına
Yanarım ulduzun keferi kimi

Ağladım ömrümce gülmedim haşa
Ah çekersem dağlar düşer ataşa
Bağdat deyir çıkamadım men başa
Sende yan Novrun küferi kimi

Dünya

Karış karış kesip biçifler seni
Parzalanıf parça kalan bu dünya
Ocak kurup menim deyi tutuplar
Kimseye mal olmaz yalan bu dünya

Aylarım bed geldi nişan kesildi
Ömür gün gün olup hurca basıldı
Hak nefesi kapımıza asıldı
Hayıf olar günü dolan bu dünya

Gan tökülüf sana olufsan bahtsız
Hükümdür mülkünün hamısı tahtsız
Zennesi zerdesi çığırır vahtsız
Bağdad’ı odlara salan bu dünya

Orhan Bahçıvan


Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Alagöz Dağı’nın Çocukları / Çolaklar / »Kızılateş Sülalesi«

Merdinikli Türkmen Karaca-Oğlan...

Göle Yöresi Halk Oyunları