21 Ocak 2019 Pazartesi

Bibi Sultan Destanı.

Bibi Sultan Destanı!



Güllü Neneme Saygıyla!




Mekanım Kafkasya
Kür havzası
Yeşil ova
Anka Kuşu gibi yalaz yalaz
Kendi külümden kendimi yarattım
Çoğaldım
Boylarım oldu
Çolaklı
Çomaklı
Oymaklarım soy soy
Doldum dağlar yamacına
Burgaç misali
Süzüldüm
Sızım sızım sızlarken içim
Yeşilin üstünde canı beledim
Zulüm kar gibi yağarken üstümüze
Göç davulu sesleniyordu
»Ne durursun hicret eyle«[i]

93 harbi
Kaç ha kaç dönemi
Göç başka sürgün başka
Suç başka suçlu başka
Babaannem Güllü Nenem
Bibi Sultan
Üç çocuğunu
Bir de kendisinden
Otuz yaş büyük herifini
Elleriyle gömüyor
Sürgün göç yollarında
Kızılırmak yatağına
Sivas topraklarına
Yirmisine girmeden
Hu erenler aşkına hu diyelim
Geçsin zaman

Aksın Kızılırmak[ii]
Gömütlerin üstünden
Çırpınışlar can telaşı nedense
Gidenlere sadece ağıt yaktılar
Kalanlar
Yeniden dizildi göç yollarına
Hedef Konya ovası
Hedef Selçuklu yuvası
Böyle derdi Güllü nenem

Süzülmek geliyor içimden
Toprağın ar damarına
Durmak bana yakışmaz
Durmak yılgınlıktır
Durmak
Kaygıdır ürpertidir
Endişedir

Kurtulmak istiyorum
Tutsaklığımdan
Kendimi bağış olarak
Sunmalıyım
Doğanın yüreğine bu gece

Yeryüzü
Kanayan bir yaradır
Yeryüzü
Akan bir damla suya anadır
Çılgın istekler uğruna
Çiğnense de onuru
O saklar bağrında
Çağlayan bir damla suyu

Yeşil bir yağmur sonu
Toprağın kucağına bırakılmış
Bir damla suya benziyorum nedense
Öylesine akmayan
Kaynamayan
Bulanık
Bir damla su

Şimdi ben
Kara trenin penceresinden
Kızılırmak diyarına
Dönüp dönüp bakarken
El sallıyorum
Babaannemin gömütlerine
Hoşça kalın dercesine
Ağıt kokan sesimle

Nesnel bir dürtü
Toprağın en eskisi benim
Kızıl atlas adına
Ataşoğlu derler bana
Pir i Sultan diyarında

Dönüşümsüz yol yorgunu
İbrişim döşeli yayla yaygısı
Seslen sesin gelsin
Sürgündeyim

Ak saçlı nene
Aksakallı dede yüz yüze sustular
Gökyüzüne baktı babam
Yeryüzüne baktı anam
Eee dedi ablam
Eee ötesi
Ötesi çeçil peyniri
Göyermiş tel tel ekmek arası
Ekmek dediysek
Arpa ekmeği
Yoksul

Tandır harlandı
Nur i şimşir kaşıkların sesiyle
Aş için
Ekmek için
İş için

Hani şimdi
Kimselerin doğmadığı
Kimselerin bilmediği
Kimselerin görmediği
Bir mekanın içinde
Sen varsın Güllü Nene
Bibi Sultan

Sen evet sen
Geçmişi olmayan
Geleceği sonsuz kere sonsuz olan
Üretimin anası
Hak hukuk ne varsa sana özel
Sana has bir görüntü
Güneşin kırağında
Sıcacık

Kaç adın var şu alemde
Arda Ana
Havva Ana
Bibi Sultan
Güllü Nene
Ötesini ben yazmayım
Sen de deme

Bütün şiirlerin dizesi benim
Bütün şarkıların notası ben
Ben baharı müjdeleyen cemreyim
İnsanların umut bağladığı
Ezgilerin diliyim
Uyanışların gözbebeği
Bibi Sultan Oğlu benim
İsyanların ortasında var olan

Nenem Bayburt kadını
Esma’nın kızı
Ehram içinde saklambaç
»Bayburt kalasında mendili kalmış
De get Bayburt de get sende ne kalmış«


Orhan Bahçıvan

Kızılgedik Dağları isimli kitabımdan...



[i] Hicret Eyle Destanı, Prof. Dr. M. Fahrettin Kırzıoğlu, Edebiyatımızda Kars, İstanbul, 1958, s. 53.
[ii] Kızılırmak: Aras Nehrinin eski adıdır.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Sarı Gelin Ezgisi!

Sarı Gelin Ezgisi! Bu dağlar Kızılgedik Dağları Vay Sinan Ölsün Sarı Gelin! Geçtim tüm kapıları ansızın Pencereleri öylece Dolaştım sokak...