24 Eylül 2017 Pazar

Hıçkırıklar Kuş Kanadı / ve ya Mavi Sürgün

Hıçkırıklar Kuş Kanadı / ve ya Mavi Sürgün[i]





Eski Bir Dostu Yeniden Düşünerek



Soğudu Yüreğimiz[ii]

Bilir misin acısını sen yabancı olmanın
Yitirdik duyguları soğudu yüreğimiz
Yatağını terk eden ırmaklar gibi hazin
Yaralandı dostlukla o sıcacık sevgimiz
1987

Ali Özenç Çağlar, bu betiğiyle şiirin uzun serüveni içinde yeni yeni boyutlara vardığını da bizlere gösteriyor. Yazarın üçüncü betiği olan »Hıçkırıklar Kuş Kanadı« ve ya Mavi Hüzün, 1. Baskısına göre bu kez, bir iki dizgi yanlışlarını saymazsak eksiksiz bir kitapçık olmuş. Eksik olan yanı ise, Yüksel Çağlar’ın 1. Basımında kitabı süsleyen desenlerinin 2. baskıya girmeyişi, bence.

Yaban elde kök salan alın terinin meyvelerini toplamaya başladığımız zaman, emeğin dizelere dönüştüğünü de gördük. Özlemin ve kederli günlerin şafağında alıcı kuş gibi, bir döner, bir kalkardı umut denen o duygu. Küçük küçük odaların loş ışığı altında, usul usul okunan sevimli betiklerin getireceği günleri kimseler bilemezdi.

Toprağında kan sızmayan bir dünyanın özlemiyle “Ekmeğin ve kitabın hatırı için, ses ver sesimiz çoğalsın. Yaban elde emeğin göçü kör karanlık noktalara düşmeden, beynimizin ışığı ile »Hıçkırıklar Kuş Kanadı« döner ha döner…

Dörtlükler, her ozanın kendine özgü bir biçemle yazdığı ve yazın dünyasına armağan ettiği yazın türüdür. Divan yazınında ise, Musammat[iii], Murabba[iv] “ biçiminde yazılan ve bu adla bilinen türdür. Halk yazınında mani türünde dörtlükler düzeninde yazılır. Kanımca, eski Türk yazınında da var olan bu tür, İran rubailerine benzeyen “Tuyugların bir devamı olsa gerek.  Tuyugların[v] da, rubailerinde yazılı biçimi 11lik hece ölçüsüyle olur. Günümüz ozanları bu kalıbın dışına çıkmayı başarmasını bilmişlerdir. Salt şöyle yazılacaktır diye bir kuralı yoktur. İşin en önemli yanı, yazılıp okuyucuya sunulmasıdır. Ali Özenç çağlar, çok az işlenen bu tür içinde kendi kendisini yenilemeyi başarmıştır.

Bir özlemin sesiyle kavruldu yüreğim ali özenç Çağları okurken.

Çam Yaprakları

Hırçın yağmurlar düştü birden gözüm üstüne
Fırtınalar boranlar tufanlar kasırgalar
Sanki şu insanları örnek alır olmuşlar.
Bir düşer bir çoğalır çamlardaki yapraklar
1986

Arada bir felsefi konuların kapısını aralar, usta adımlarla geçer o güzelim kapıları usulca.



Sevgiyi Soğuttular

Mavi Göğü, gelinciği bebeği, yatağında
Umudu kurşunlayıp karanlığa astılar
Başsız bedenleriyle üşüştüler yurduma
Çürük yüreklerinde sevgiyi soğuttular.
12 Eylül 1987

Yürek türkülerle büyürse, türkülerle yoğrulursa,

Onlar
»Neo Nazilerce
evleri kundaklanan
Türkiyeli İşçilerin Anısına«

Bantlar çarklar dişliler yürüdü üzerine
Ürüyen çakallar itler yürüdü üzerine
Tam gece yarısıydı alev aldı saçaklar
Ölüm onlardan yana yürüdü üzerine
1987


Bantlar, çarklar, dişliler yürür insanüstüne, boğulursun ter denilen emek yüküne. Sonra torna sesiyle demir tozları arasında bir türkü başlar, dökülür tezgâhın paslı yüzüne.

Türkülerle Büyümek

Doğdu toprak evlerde kar üstünde büyüdü
Aras’ın sularıyla yudu genç yüreğini
Kuşandı bin asırlık nevrozun ateşiyle
Boy verdi direnişte, türkülerle büyüdü
1987

Dileğimiz bu büyüme, iyiden, güzelden, haklıdan yana olsun kendi yürek sesiyle boy verip filizlensin.

Nihat Behram Önsöz yazısına şöyle başlar:

»Ali Özenç Çağlar
Hayatın Tanımını
»Toprağında kan sızmayan
Bir dünyanın özlemi’yle arıyor. Ve bunu yazarak arıyor. Yazarlığa olan tutkusu da hayata olan tutkusu gibi içten, öz toprağında gelişen bir tohum gibi…

Avuçlarında »gurbetin yanığı« var Ali Özenç Çağların. Bu öyle bir yanıktır ki, büyüdükçe acının olur. Sorunlardır onu büyüten. Tıpkı bir çocuğun büyümesi gibi… Her soru kendi yanıtıyla döllenir, öfkelerden yeni öfkeler tomurcuklanır.«[vi]
  
Az önce alıntı yaptığım, Nihat Behram’ın sunusunun da yer aldığı kitapta 74 dörtlük bulunuyor. Kutluyorum Ali özenç Çağlar’ı bundan böyle başarısının sürmesini diliyorum…

Kitaptan bazı dörtlükler alarak ve yazıyı Ali Özenç Çağlar’ın-Öz yaşam-ile bitirelim. 


Özgürlük Rüzgârları
Esecek ülkemde özgürlüğün rüzgârı
Ekinler, çocuklar için yağmur yağacak
Dirfiller kimi mavi, kimi eflatun taçlı
Gökte bulut, içte umut kararmayacak
1986

Hiroşima
Ağustos sabahının günahkâr bulutları
Örttü ucu ucuna Hiroşima kentini
Karaya çaldı orman, sütte bebekler yandı
Utanmayan yüzlere çarpınca çığlıkları
Ağustos 1987

Eski Sevdalar
Toz duman eski sevdalar, ince bir sızı ya da
İlkbaharın ilk çiçeği ilk ötüşü yavru kuşun
Gürül gürül akarsular çoğalır deryalar ya da
Çatlayınca genç tohumlar, yadsınır yeniyle ya da
1987

Gece Kuşum
Gece kuşum baştan aşağı döne döne konuverir
Bir kenti baştan aşağı süzülerek uçuverir
Ağlayan bebeğe ninni, gül devşirir sevenlere
Yedi rengin gökkuşağı umut sarıp sunuverir

Hıçkırıklar Kuş Kanadı
Buharlaşmış çemen çemen ılık yelle gelen kokun
Boynun eğmiş salkımsöğüt, menekşeler selelenmiş
Bir trompet karışırken »do« sesiyle senfoniye
Hıçkırıklar kuş kanadı, seviler semaha dönmüş.

Mavi Sürgün
Leylak rengi tütün çiçeği gölgesinde büyüdüm
Yediveren asmaların arasında öğle uykularım
Atarken bıçkın yüreğim, pamuk pancar tarlalarında
Mavi hüznün kuytusunda uçuşur sevdalarım
1987

Ali Özenç Çağlar’ın-Özyaşam-2021. 

Ali Özenç Çağlar, 1947 yılında Akhisar’ın Mecidiye köyünde doğdu. 1973 yılında Federal Almanya’ya gitti ve orada çeşitli fabrikalarda işçi olarak çalıştı. Çağlar, sanat yaşamına resimle başladı. Türkiye ve Almanya’da çeşitli dergi ve gazetelerde desenleri, karikatürleri, şiirleri ve öyküleri yayımlandı. 

1979 yılında Sanat Emeği dergisinin açtığı “İşçi Yazarlar Öykü ve Roman Yarışması”nda “Kurtuluşun Düşleri” adlı öyküsü, başarılı ilk beş yapıt arasına girdi. 1985′te Gelsenkirchen’de düzenlenen “Türkler Almanya’da” konulu şiir ve öykü yarışmasında “Kürt Şoreş” isimli öyküsü ödül aldı. İsviçre’de 1986 Dünya Barış Yılı nedeniyle açılan bir edebiyat yarışmasında Çağlar’ın “Leke” isimli öyküsü başarı ödülü aldı. 

Sanatçı, 1993 yılında Milliyet Gazetesi ve Türkiye İş Bankası’nın Avrupa düzeyinde açılan Örsan Öymen Yazın ve Karikatür Yarışması’nda dil konusunu işlediği karikatürüyle tekrar başarı ödülüne değer görüldü. Daha sonraları yazarın, Türkiye’de, 1999, Samim Kocagöz Öykü Birincilik Ödülü. 2001, Cumhuriyet-Hafta, edebiyat yarışmasında, “Mahrem Ölümler” ile öykü ödülü vardır. 

Yayınlanan kitapları:
Ali Özenç Çağlar’ın bugüne kadar yayımlanan kitapları, “Gece Sabaha Durdu” (1987) şiirler, “Korkunun Ötesi” (1989) Öyküler, “Hıçkırıklar Kuş Kanadı” (1990) dörtlükler. “Destanca” şiirler / 1994 / “Kavşak” –öykü- (Ortak Yapım) Anadolu Verlag-1995 / Yazarın ilk romanı olan “Ölü Yüzler” / 1998’de, Milliyet - Doğan Kitapçılık tarafından yayımlandı. / ”Hercai Gülüşler” (şiir) Aydın Kitabevi (Kasım/ 2000) “Ölümün Rengi” öyküler / Aydın Kitabevi / mayıs 2001/ ”Günah Kuşları” (roman) 2008-Öz Yapım oHG / Yine aynı yıl, BirYay Yayınları/Yaralı Hayıt Ağacı ve “Olgu’nun Karıncaları” (2008) / Ardından, Mayıs 2013. Çağdaş Tragedyalar-Şiir/ Artshop-2015/ Ateş Küskünleri-Öykü-Artshop-2016/ Sular Kuruyunca-Roman-Artshop Yayınları-Eylül. 2016, İstanbul. Haziran Çocukları - Şiirler - Temmuz 2018/ Soğuk Yıllar – Roman-Artshop./ Ocak 2019 – Yitik Zama-Öykü - Klaros Yayınları - Temmuz 2020 – Ekmeği Taştan Oyanlar – Öykü –Klaros Yayınları – Temmuz 2021.- 

Orhan Bahçıvan

Küçük Not:
Bu tanıtım yazısı, Türk Dili Dergisi Sayı 28- Ocak/ Şubat 1992 tarihinde yayımlardı.

Orhan Bahçıvan



Türk Dili Dergisi            





[i] Ali Özenç Çağlar, »Hıçkırıklar Kuş Kanadı« ve ya Mavi sürgün dörtlükler, Aydın Kitapevi…
[ii] Ali Özenç Çağlar, »Hıçkırıklar Kuş Kanadı« ve ya Mavi sürgün dörtlükler, Aydın Kitapevi…
[iii] Musammat: sözcüğünün asıl anlamı "ipliğe dizilmiş inci"dir. Bendlerden oluşan nazım biçimleri genel bir adlandırma ile Musammatlar olarak adlandırılmaktadır.
[iv] Murabba, bent adı verilen dört dizelik kıt'alardan oluşan şiir türüdür. Kelime anlamı "dörtlük" demektir. Aynı ölçüde dörder dizelik bentlerden oluşan nazım şeklidir. Uyak düzeni genelde aaaa/bbba/ccca/ddda/. Şeklinde olmakla beraber, ilk bendi kafiyeli olmayan ya da sonraki bentlerde kafiyesi tekrarlanmayan murabbalar da vardır.
[v] Tuyuğ, edebiyat terimi olarak dört mısralı bir nazım biçiminin adıdır. Eski Türk şiirinin dörtlüklerinden doğmuştur. Tuyuğun Oğuz Türklerinin Azerbaycan, Doğu Anadolu ve Irak'a yerleşmeleriyle kendi edebiyatlarında kullandıkları dört mısralık halk şiirlerinin bu bölgede aruzla yazılan ve Fehleviyyât denilen bestelenmiş rubailerden etkilenmesiyle ortaya çıktığını ileri sürenler de vardır.
[vi] Nihat Behram» Hıçkırıklar Kuş Kanadı« ve ya Mavi Sürgün, kitabında önsöz yazısı.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Sarı Gelin Ezgisi!

Sarı Gelin Ezgisi! Bu dağlar Kızılgedik Dağları Vay Sinan Ölsün Sarı Gelin! Geçtim tüm kapıları ansızın Pencereleri öylece Dolaştım sokak...