Yazın Dünyasında Harun Yiğit Kalemi!
Üç Satırlık
Sevgi doğurdu
Umut yaşattı
Zulüm öldürdü beni
Beton yığını harabeler arasında yaşam
sürdüren bir kırlangıç gibidir üç satırlık dizelerin sahibi. Gün olur, kendini
güneşin kucağına bırakır. Gün olur bozkır rüzgârlarına. Gün olur ırmakların
akışıyla deryaların yolunu bulmak için, orkinoslara özenir.
Ama en güzeli benim gönül rahatlığıyla
duyabildiğim bir ses olması, beni ona yaklaştırıyor.
Yaşanası Dünyada
İnsanın gönlündeki
Sevgi yeşermedikçe
Cehennem yaşanacaktır
Barış olmayan
Şu yaşanılası dünyada
Yönünü insana dönüyor, gönlünü sevgiyle
yoğurup, sevdayla akıtıyor. Şiirlerini, kır çiçekleri gibi, bozkırların üstüne
bırakıyor. Etten ve kemikten oluşmuş bedeniyle, gurbetin acılı yaşamında
çırpınıyor bir yaralı kuş gibi.
Sahipsizliğini, kimsesizliğini gelinciğin
yaprağıyla süsleyip, kelebeğin kanadına bindiriyor ve öylece milim milim
şiirlerin içine akıtıyor.
Yanan yüreğim
Karanlıkta
Kirpiklerim üstüne
Kar düştü
Gözlerimden
Yanaklarım üstüne
İki damla yaş düştü
Yarık yarık
Suya hasret toprak gibi
Sana hasret dudaklarım
Yanan yüreğim
Bir dokunsan
Anında sönecek
Karlı boranlı dağların doruk noktalarından
geçerken, üşüdüğünü anlıyorum. Vatan hasreti denilen yağmurlarla ıslandığını
görüyorum. Ben, okuduğum şiirlerin sahibini anlıyorum, biliyorum gibi sözlerle
anlatmaya çabaladığımı elbette ki biliyorsunuz. Bildiğiniz bilgiler bununla
kalmasın, elimde tuttuğum ikinci şiir kitabı "Duy Yunus Emre"
den şiirler okudukça nelere ulaştığını ve neleri gözlemlediğini çok iyi
kavrıyorum.
İsterseniz gelin Harun Yiğit adlı bu
dostun şiirine kulak verelim. Gerçi o davudi sesini duymak o güzel yorumunu
dinlemek ayrı bir tat, sözünü ettiğim güzelliği yakınlaşmak için, kendi
sesimizle bir şiirini daha okuyalım.
Gibi
Ağaçlarda yaprak gibi
Hem sarardım hemi düştüm
Fırınlarda ekmek gibi
Hem bozardım hemi piştim
Gökyüzünde yeller gibi
Kıvrım kıvrım yollar gibi
Çaydan akan seller gibi
Hem bulandım hemi taştım
Dost önünde diller gibi
Yar yüzünde çiller gibi
Bahçelerde güller gibi
Hem kızardım hemi açtım
Dert dinleyen hancı gibi
Harun Yiğit kolcu gibi
Şu dağlarda yolcu gibi
Hem dolandım hemi geçtim
Ben, Harun Yiğit imzalı şiirleri okuyunca
doğanın o hırçınlığını buluyorum.
Ben, Harun Yiğit imzalı şiirleri okuduğum
zaman, denizler içinde var olan derin dalgaların her an koptu kopacak halini
görüyorum. Yağmurun kokusunu, gurbetin acı tadını, sılanın buram buram
tüttüğünü görüyorum.
Eeee benim de içimde sıla hasreti olunca,
yüzümü o kokunun üstüne değdiriyorum.
Tadım tadım tadımlanıyorum.
Zaman zaman felsefi düşüncenin içinde
olmanın gerekliliğini duymuştur.
Bu anlamda kendi yorumlarını hiciv olarak
şiirlere aktarmıştır. İlk şiirlerinde kısmen uyaklarda ve nefes denilen
duraklamalarda basit bir yöntem seçmesine tanık olmuştum. Ama son şiirlerini
okuyunca Ozan arkadaşın giderek bu alanda ne denli ilerlediğini gözlemliyorum.
Benim bu savımı kanıtlayacak şiirleri de bu yazının içine alarak biraz daha
detaylara inmiş olalım.
Ben İdim Görünen
Işığında Hûda ile buluşup
Ben idim alemde ulu görünen
Gökyüzünde bulut bulut dolaşıp
Ben idim yağmurla dolu görünen
Türlü nebât ile toprağa serip
Hayvanın postunda şekile girip
Kendi suretini balçığa verip
Ben idim aslanda Ali görünen
Kan kalesi denen şehiri kurup
Kâmilin yanında kemâle erip
Eyüp'ün derdine sabrını verip
Ben idim nebîde veli görünen
Ne olduğun görüp kendin bilmişe
Özüne bürünüp dersin almışa
Gecenin sonunda darda kalmışa
Ben idim Hızır'ın eli görünen
Yetmiş iki millet insan dininde
Zalimlere karşı mazlum yanında
Hacı Bektaş, Abdal Musa donunda
Ben idim o Kızıl Deli görünen
Doğanın var olan yasalarını kendi
düşüncesi olan ve kendine has olan yorumuyla şiirlerini oluşturuyor. Yine son
şiirlerinden birinde, bu insan doğa ilişkisi bakımından yorumlanan güzel bir
şiirin de bunu görüyoruz. Yani Harun Yiğit kendi dünyasında, kendi gücüyle yol
alabilmiş. Genç ve yetenekli bir ozanımızdır.
Hiciv dünyasında da kendini kanıtlamış, bu
alanda da güzel şiirler yazmış bir dirençli yürektir.
Geldik Bugüne
Toprağın özünden, suyun geninden
Süzüle, süzüle geldik bugüne
Hayvandan insana daha dönmeden
Büzüle, büzüle geldik bugüne
Yaz ayında güneş yaktı kavurdu
Sel aldı emeği yeller savurdu
Doğa bizi dinden dine çevirdi
Üzüle, üzüle geldik bugüne
Alim öldürenler geri kaldılar
Kendin arayanlar ışık buldular
Emek verdik, alın teri çaldılar
Ezile, ezile geldik bugüne
Beni aşamadık bize saldırdık
Nice değerleri ite çaldırdık
İsteyen herkese etek kaldırdık
Düzüle, düzüle geldik bugüne
Hak yolunda nice cenge karıştık
Kavgalarda Yiğit'lerle yarıştık
Kan akıtıp kardeş, kardeş vuruştuk
Yazıla, yazıla geldik bugüne
Hele biraz bozkır üstüne doğru yürüyelim.
Azıcık bozkır, azıcık kır çiçeği, fazlaca
özem kokan bir şiir okuyalım.
Kalmadı
Papatyaydın
Lalem, mor menekşem, sümbülüm
Gönlümde açan gülümdün
Kelebeğim
Ak güvercinim
Sarı kanaryam
Gönül bağımda öten bülbülümdün
Güz gelmeden boran vurdu
Ne açanım
Ne uçanım kaldı
Erenler bağından el alıp geçtiğini kendi
söylüyor.
Pirler ocağından, dol içtiğini yine kendi
söylüyor.
Şairin söylediği bu sözlerin doğruluğu
sanırım şiirlerin içinde görülüyor.
Ustalarına olan saygısı, şiire olan güveni
ozanlık değerini gündeme getiriyor.
Engin oluşu, her insana saygılı davranması
ozan yüreğinin olgunluğunu kanıtlıyor.
Bu anlatıdan sonra, Harun Yiğit gibi
kalemi güzel olan yazarın yaşam öyküsünü okuyalım. Bu yaşam öyküsünü kendisi
kaleme almıştır. Şimdi bu yazıyı kopyala yapıştır sistemiyle bu yazının sonuna
ekliyorum.
Harun Yiğit Kaleminden Özgeçmişi:
Ressam, şair.1961 yılının mayıs ayında Konya, Ilgın,
Beykonak (Tekke) mahallesinde doğdu.
Yiğit ve Kâmili mahlaslarını kullandı. İlkokulu 1972 ve orta öğrenimini 1976
Beykonak’ta, Açık Öğretim Lisesi, Köln 1995 mezunu.
1977 Mart’ında Almanya’ya ebeveyninin yanına işçi ailesi
olarak gitti.
Ürünler: Demokrat
Türkiye, Yazın, Halk Ozanı, Çağdaş Halk Ozanı, Sesimiz, Hürriyet, Gülce, Ansan
Sanat, Karatay, Yaşam Sanat, Anadolu
Sevdası, Aydınlık Gazetesi, Yeni Çağ, Antalya Gazetesi, Kümbet, Bekir Abi, vb. Dergi ve gazetelerde yayınlandı.
Küçük yaşlarda resim sanatına ilgi duyan Yiğit, büyük
çabalar sonunda 1982 yılında Hannover Türk evinde ilk resim sergisini açtı.
Bunu daha sonra başka sergiler izledi. Almanya’nın değişik kentlerinde 50’nin
üzerinde resim sergisi açtı.
Resim sanatının aracılığı ile tanıdığı şair Can Yoksul,
Osman Dağlı (Maksudi) gibi şahsiyetlerden edebiyat ve şiir üzerine eğitici
bilgiler edinerek şiir yazmaya başladı.
Osman Dağlı, (Maksudi) tarafından Kâmili mahlası verildi.
1986 yılında İsviçre’nin Basel kentinde düzenlenen “Barış
Yılı Sanat Yarışmasında” resim dalında ikincilik ödülü, 1996 Almanya’da Sesimiz
dergisinin düzenlediği şiir yarışmasında üçüncülük ödülü, 2002 Konya, Ilgın
Beykonak Eğitim ve Öğretim Vakfı’nın düzenlediği şiir yarışmasında birincilik
ödülü, 2002 Almanya Vupertal’da düzenlenen üçüncü Âşıklar Bayramı’nda
birincilik, Duy Yunus Emre isimli Kitabi Sabit ince 2.cilik Edebiyat ödülleri
aldı.
2009- 2010 3 Ahmet Tufan Şentürk, Türk Şiirine Hizmet Seçici
Kurul Özel Ödülü aldı.
Hürriyet gazetesi Almanya temsilciliği bölge serbest
muhabirliği yaptı (1993-2004). Bir fabrikada işçi olarak da çalıştı. Avrupa
Türk Yazarlar ve Şairler Birliği üyesi. Anatalya Sanatçılar Derneği Ansan
üyesidir.
Harun Yiğit resim, şiir, yontu çalışmalarını da
sürdürmektedir.
Kitapları:
1991 yılında ölçülü uyaklı şiir stiliyle yazdığı ilk şiir
kitabı Gurbet Türküleri’ni ‘’özel baskı’’ yayınladı.
2003 Kasım ayında ikinci kitabı Duy Yunus, Emre Yalçın
Yayınları tarafından yayınlandı.
2008 Haziran ayında üçüncü kitabı Vatandaş Osman “Hiciv”
Gündüz Yayın evi tarafından yayınlandı.
Yaklaşık 20’ye yakın nazım biçiminde yazdığı.
2011 Temel Türk Destanları.
2012 "Yiğitlerin Destanı" 3 destandan oluşan
kitap. Gelişim Sanat Yayınları tarafından yayınlandı.
Yaklaşık 3 yılı aşkın bir zamanda tamamladığı 2015 “Buzların
Tutuştuğu Yer Sarıkamış” 20’den fazla nazım türü Destan, Mavi Kitap Yayınları
tarafından yayınlandı.
2019 “Anılarda Mustafa Ceylan” Yıldızlar Yayıncılık tarafından, yayınlandı.
Hiciv Osman- Vatan Hainleri” Taşlama şiir kitabı, Ubuntu
yayınları.
“Ana’dolu Yiğit Dolu” 20 Nazım türü Destan Ubuntu yayınları.
“Sen Varsın”. Hece şiirleri Ubuntu yayınları tarafından
yayınlandı.
Üç Cemre (Deniz, Yusuf, Hüseyin)” 20’den fazla nazım türü
Destan Ubuntu yayınları.
Akça Güvercin İbrahim Kaypakkaya” 20’den fazla nazım türü
Destan Ubuntu yayınları.
Çocuk Dünyası 1- Resimli Maniler. Ubuntu yayınları.
PDF ISBN si alınmış.
Bağrek'den Akdenize” Pdf Isbn Li.
Âşık Haydari Sanatı, Hayatı, Eserleri (Otobiyografi)
“Karıncanın Gölgesi, Yunus'un Odunu” Pdf Isbn li
Otobiyografi)
Mustafa Ceylan Sanatı, Hayatı, eserleri ve Kim ne dedi.
Yayına Hazır Kitaplar.
“Serçe Kuşu Erdal Eren”
20’den fazla nazım türü Destan.
Çocuk Dünyası 2 Resimli Maniler.
Üzerinde çalışmakta olduğum Çanakkale Destanı, henüz
isimlendirilmemiş Aşk Destanı ve diğer çalışmalar.
Son Söz:
“Dil ile düğümlenen diş ile çözülmez”.
Kaşgarlı Mahmut.
İnsanoğlu, ilk sözcüğü seslenirken,
şiirsel bir ezgiyle seslendiğini düşünüyorum. O andan itibaren şiirin
başladığını ve dolayısıyla o başlangıçtan günümüze kadar insan yaşamında şiir
“Koşuk” denilen bu sesin var olduğunu kabul ediyorum.
Ozan kültürü nedense hep gurbet kültürüyle
birlikte anılmıştır. Bütün ozanlar nedense hep gezginci ozanlar olmuştur. Yani
Ozan demek gezen demek anlamında bir değerle ölçülmüştür.
Ozan kültürü denilince aklımıza gelen tek
şey şiir, »Koşuk« bu sözcüğün de Türkçesini unutmuşuz, Farsçasını uyduruk bir
sesle benimsemişiz. Atalardan kalan sestir. Duyduğumuzu sesleniriz öylece…
Bu sesleniş şimdilik böyle gidiyor. Nereye
kadar gider bunu bilemiyorum. Bildiğim bir şey var ki, giden bu kervanın
sarvanları olarak, birbirimize övgüler diziyoruz. Sorun övgüden öte yapılan
işin değerini anlatmak. Biraz da onu yapıyoruz.
Şiir kendi dünyasında bölümlere
ayrılırken… Taşlama ve ters taşlama türünü de yaratmasını bilmiştir. Bu sistem
üstünde söz söyleyen ozanların devamı olarak gelen ve sözünü budaktan
esirgemeyen bir isimden söz etmek gerekiyorsa, bu isim Harun Yiğit denilen
ozandır.
Daha basına gitmeden, kitaplaşmadan elime
gelen ve şu an okuma şansını bulduğum bu taşlamalar diğer adıyla Hicivler yazın
dünyasına kazandırılmış en güzel yapıtlardır. Kutluyorum Harun Yiğit arkadaşı.
Kendisine bu sahada başarılar diliyorum…
Sözümüzü Kaşgarlı Mahmut’un güzel
deyimiyle bitirelim. “Dil ile düğümlenen
diş ile çözülmez”.
Başarılar diliyorum Harun Yiğit’e.
Selam olsun yiğit ozana Selam olsun
diyelim.
*****
Ne Mutlu Türküm Diyene!
»Vatandaş Osman«
Casio markalı saat sesiyle
Gözlerini açtı vatandaş Osman
Puffy yorganını fırlattı yana
Gülücükler saçtı vatandaş Osman
Adidas terlikle gitti çişine
Colgate macununu sürdü dişine
Clear şampuanı döktü başına
Banyosuna geçti vatandaş Osman
Protex sabunu ile yıkandı
Hugo Boss'la kurulanıp bakındı
Bill's gömleğe joop kravat takındı
Lipton çayı içti vadandaş Osman
Citizen kol saatini takındı
Gitmek için vakit artık yakındı
Ailesine 'Çav' deyip yekindi
Hyundai'yle kaçtı vatandaş Osman
Mega Center'deki ofise geldi
Ağzına bir Polo şekeri aldı
Blaupunkt radyoda rok müzik buldu
Dans ederek coştu vatandaş Osman
Casper Pc'sini eğilip açtı
Microsoft Excel'e hızlıca geçti
Ismarladığı Nes Cafe'yi içti
Tadına hep şaştı vatandaş Osman
Ordan ''Wimpy's Fast Food'' kafeye gitti
Coco Cola içip Hamburger yuttu
West cigarasını Zippo'yla yaktı
Duman duman uçtu vatandaş Osman
Karısının siparişin almaya
Spreit gazoz ile johnson kolanya
Çıktı Persil ile Ace bulmaya
Market market koştu vatandaş Osman
Palmolıve sampuanı bulunca
Gala WC kağıdını alınca
Alışveriş arabası dolunca
Bonnus kartla şişti vatandaş Osman
Akşamdan Image Bar'a takıldı
Votka Cola içip yere yıkıldı
Yakın dostu tarafından ekildi
Yalnız yollar aştı vatandaş Osman
Haftasonu Schowroom'ları dolaştı
Üç alana birisi de beleşti
Markacılık hepimize bulaştı
Borçla dolup taştı vatandaş Osman
Evde Sony TV sini açarak
Paparazi, First Class, dan geçerek
Türk dilinden zaplayıp da uçarak
Kanalları deşti vatandaş Osman
''Ne Mutlu Türküm''ü övgüyle dedi
Ecnebice marka giyinip yedi
Oğlunun adını Arap'ça kodu
Marka ile pişti vatandaş Osman
Yerli malı kullanmaya erindi
Yorgunluktan kollarıyla gerindi
Yiğit'imin uykusu çok derindi
Artık yorgun düştü vatandaş Osman...Harun
Yiğit 03.07.2005.
Orhan Bahçıvan. »Halis Kızılateş«
**************
Harun Yiğit Kitapları...