13 Kasım 2024 Çarşamba

Sarı Gelin Ezgisi!

Sarı Gelin Ezgisi!

Bu dağlar Kızılgedik Dağları

Vay Sinan Ölsün Sarı Gelin!

Geçtim tüm kapıları ansızın
Pencereleri öylece
Dolaştım sokakları yalınayak
Efkâr dağıtan ihtiyar delikanlılara
Selam verip
Selam aldım usulca

Eğildim el öptüm saygıyla
Bu bir gelenektir.

Yaşanmış bir gençliğin som kalıntısı
Dert yüklü dedim güldüler
Tütün kokan elleriyle
Tokalaştılar.

Döndüm en ihtiyar delikanlıya
Bir türkü söyle dedim
Bir türkü söyle
Yeşil Göle dinlesin
Silinsin kulakların katmerli pası

Gülümsedi bana her biri
Kısarak gözlerini

Bir çay geldi
İnce belli İstekanla önüme
Kokusu burnuma vurdu yutkundum
Kıtlama şeker tabakta
Elimde güneşin ısısı
Dilimde çay

Dört yanımda çocuklar
Şen şakrak koşuşuyorlar desem
Saklambaç oynuyorlar
Güvercinler gibi
Uçarak

Dedim ki gideyim
Dedim ki artık zaman doldu
Bir türkü bile söylemediniz
Hakkımız saklı kalsın
Sizin yanınızda

Dediler o sevdalı günler bitti
O insanlar kaderleriyle çekilip gitti
Sadece sesleri kaldı
Sadece ezgileri

Dedim bizde onu istedik
Seslerini duyalım o güzel insanların
Sizin sesinizle birlikte
Yekindim kalktım

Yağmur Yasamal üstünde doldu geliyor
Bulut yüzlü gezginlerin düşünde
Kireç yüzlü küçük evler
Telaş içinde

Su sesi
Yağmur sesi
Karışır toprağın kokusuna
Düşer aklıma bir Sarı Gelin ezgisi
Çözülürüm yeşil çimen üstüne
Kanatlarım her dem yorgun
Yüreğim dargın.

Yağmur Yasamal Dağı’nı geçti
Karaca Oğlan gömütü
Islanıyor!
Duy sesimi Sarı Gelin
Duy sesimi
Rüzgârla

Rüzgar ovayı dolduruyor görüyorum
Bir telaş, bir telaş sorma gitsin
Ellerimi cebime topluyorum
Dinlensin diye.

Vişne rengi bir koku
Güneşin gölgesinde yeşeriyor
Sızıntı gibi

Bir çift üveyik geçti penceremin önünde
Ağladı kanatları rüzgar üstüne
Bahçeme konun dedim
Konmadılar.

Yağmur damlaları öpüyor toprağın yüzünü
Dilsiz dile gelmiş söylüyor
Karaca Oğlan ezgisini
Yorgun sesiyle.

Sarı Gelin şu tombul yüzlerinden

Öpmedikçe gitmem nic’olur s’olsun


Orhan Bahçıvan, »Halis Kızılateş«

Sen Kal Burda Ayrılık!

Sen Kal Burda Ayrılık! Düşünce denen bir şey vardır Beynimizin o ilkel noktasında Ya fabrikadayız ya da tarlada Ya demiri un ediyoruz Ya...