Dadaloğlu.

 Dadaloğlu

 

1785-1868. Çukurova ve Orta Anadolu'da yaşadığı varsayılmaktadır. Asıl adı Veli’dir. 

Öteki Afşarlar gibi göçer bir ailenin çocuğu olan Dadaloğlu, aşıklık geleneğini ve ilk eğitimini babası Aşık Musa’dan aldı. 

Bir süre imamlık yaptıktan sonra aşıklığa yönelen Dadaloğlu, daha sonra Kozanoğlu’nun çocuklarının yetiştirilmesini üstlendi. 

Afşarlarla Osmanlı arasındaki gerginliğin 1865 yıllarında iyice belirginleşmesiyle Kozanoğlu öldürüldü ve Afşarlar dönemin iskan yasası gereğince İsmail Beyin denetiminde Yerköy ve Çiçekdağı çevresine yerleştirildiler. Ancak Çapanoğlu’nun Afşarları bu bölgede istememesi nedeniyle birçok çatışma gündeme geldi. Çapanoğlu’nun gücüne direnemeyen bir bölüm Afşar Refahiye yakınlarında Sindel köyüne geçti. Bir bölümü ise Yerköy ve Çiçekdağı çevresinde kaldı. 

Dadaloğlu, öğrenim görmüş olduğu halde, birçok okur yazar aşık gibi divan edebiyatı etkisinde kalmamıştır. Şiirlerinde Karac’oğlan’la Köroğlu karışımı bir duygu gözlenir. 

Ancak yerleşik yaşama alışamayan Dadaloğlu, ilerlemiş yaşına karşın yöreyi terk edip Çukurova’ya dönerek gezginci yaşamını sürdürdü. Çok geçmeden de öldü. Mezarının yeri ise belirsizdir.
***
Çıktım Yücesine 

Çıktım yücesine seyran eyledim
Cebel önü çayır çimen görünür
Bir firkat geldi de coştum ağladım
Al yeşil bahçeli Kaman görünür 

Şaştım hey Allah’ım ben de pek şaştım
Devrettim Akdağ’ı Bozok’a düştüm
Yozgat’ın üstünde bir ateş saçtım
Yanar oylum oylum duman görünür 

Biter Kırşehir’in gülleri biter
Çağrışır dalında bülbüller öter
Ufacık güzeller hep yeni yeter
Güzelin kaşında keman görünür 

Gönül arzuladı Niğde’yi Bor’u
Gün günden artmakta yiğidin zarı
Çifte bedestanlı koca Kayseri
Erciyes karşıdan yaman görünür

Dadaloğlu’m der ki zatından zatı
Çekin eyerleyin gökçe kıratı
Göçmek değil bizim elin muradı
Ağ yare gitmemiz güman görünür 

Avşarlara Oyun 

Avşarlara oyun edip sürdüler
Döneklere rütbe geldi duydun mu
Türkmenleri top tüfekle kırdılar
Ermeni’den casus oldu duydun mu 

Boş kaldı yaylalar, sürüsüz dağlar
Yıkıldı obalar, analar ağlar
Bozoklu denilen yerdeki beyler
Göçmenleri soyuyormuş duydun mu 

Cerit’le, Avşar birleşip göçelim
Seyfe gölün soğuk suyun içelim
Kalmış ise dost ve yaren seçelim
Her bir taraf düşman olmuş duydun mu 

Aşa aşa Çiçekdağı yol ettim
Kırşehir’i geçip vadiye girdim
Yeşiller içinde bir belde gördüm
Muhaciri seviyorlar duydun mu 

Dadaloğlu der ki dağıldık bittik
Gurbet ellerinde perişan olduk
Atları sürüyü söyleyin n’ittik
Bomboş geldik şu Kaman’a duydun mu 

Çiçek Dağı 1

Alaydım da cura sazım dizime
Çekseydim sürmeler ala gözüme
Cihan güzel olsa girmez gözüme
        Sana uğradı mı yar Çiçek Dağı
        Sende bir gümanım var Çiçek Dağı 

Kapısında dönen kullar olduğum
Sevdasıyla yanıp yanıp solduğum
Gidişiyle melül mahsun kaldığım
        Sana uğradı mı yar Çiçek Dağı
        Sende bir gümanım var Çiçek Dağı 

Ondan gayrı yar sevmedim vallaha
İstersen el basam kitabullaha
Gece gündüz yalvarırım Allah’a
        Sana uğradı mı yar Çiçek Dağı
        Sende bir gümanım var Çiçek Dağı 

Şu karşı ki dağda yanar bir ışık
Aldırmış sevdiğin ağlar bu aşık
Vay ceren bakışlım zülfü dolaşık
        Sana uğradı mı yar Çiçek Dağı
        Sende bir gümanım var Çiçek Dağı 

Çiçek Dağı görülmüyor borandan
Yıkılası engel kalksın aradan
Elbeyli den geldim koru yaradan
        Sana uğradı mı yar Çiçek Dağı
        Sende bir gümanımvar Çiçek dağı 

Dadaloğlu sonun nedir göreyim
Müjdesine malım mülküm vereyim
Gelmiş iken bir habercik sorayım
        Sana uğradı mı yar Çiçek Dağı
        Sende bir gümanım var Çiçek Dağı 

Çiçek Dağı 2 

Çiçek Dağı var mı sana zararım
Yar yitirdim uğrun uğrun ararım
Üç güneydi benim kavli kararım
Beş gün oldu gözledim yar gelmedi
        Gene mi ben yadım heyyyy
        Anadan benlim

Bağlantı:
Nidelim mi Çiçek Dağı nidelim mi vay vay
Sabahınan seni seyran edelim mi vay vay
Yar gelmezse kalkıp ona gidelim mi vay vay 

Çiçek Dağı derler de dağların hası
Sığınmış göksüne Afşar ovası
Üç gün bende kalsın demiş idi anası
Beş gün oldu gözledim yar gelmedi
        Gene mi ben yandım heyyy
        Anadan benlim

Bağlantı:
Nidelim mi Çiçek Dağı nidelim mi vay vay
Sabahınan seni seyran edelim mi vay vay
Yar gelmezse kalkıp ona gidelim mi vay vay 

Çiçek Dağı derler dağların başı
Düştü bu gönlüme ayrılığın ataşı
Üç gün sonra iletirim dedi kardaşı
Beş gün oldu gözledim yar gelmedi
        Gene mi ben yandım heyyy
        Anadan benlim

Bağlantı:
Nidelim mi Çiçek Dağı nidelim mi vay vay
Sabahınan seni seyran edelim mi vay vay
Yar gelmezse kalkıp ona gidelim mi vay vay 

Çiçek Dağı derler her dağdan nazlı
Koynunda Dadal’ın sırları gizli
Üç gün kalsın diye babadan sözlü
Beş gün oldu gözledim yar gelmedi
        Gene mi ben yandım heyyy
        Anadan benlim
 

Bağlantı:
Nidelim mi Çiçek Dağı nidelim mi vay vay
Sabahınan seni seyran edelim mi vay vay
Yar gelmezse kalkıp ona gidelim mi vay vay
*** 
 

Bu Yıl Bu Dağların 

Bu yıl bu dağların karı erimez
Eser sabahınan yel bozuk bozuk
Afşar kalkıp yaylasına yürümez
Dağılmış aşiret il bozuk bozuk 

İbiş ağam gelmiş bana yakınır
Zalim düşman uğrun uğrun bakınır
Padışahtan ferman gelmiş okunur
Duyun hey ağalar dil bozuk bozuk 

Kozanoğlu al atına binesin
Ha deyince Harmancıya inesin
Düşman yeğin Beşir Ağa neylesin
Zamane azgını kul bozuk bozuk 

Elim yetmez tüfengimi alayım
Bozkurt gibi ak sürüye dalayım
Koyun beni bu illerde kalayım
Yad eli dokunmuş gül bozuk bozuk 

Cihan suyu gibi dolanıp aksam
Gördeles ten Gavur Dağı’na çıksam
El vurup ömrümün bendini yıksam
Aydan günden bilmem yıl bozuk bozuk 

Dadaloğlu yaratılmış kul diye
Aşk oduyla dosta sazın çal diye
İsmail Bey ısmarlamış gel diye
Gideceğim amma yol bozuk bozuk 

Yedi İklim Dört 

Yedi iklim dört köşeyi dolandım
Meğer dünya her tarafta bir imiş
Dünya geniş diye boşa aldandım
Koca dünya dert çekene dar imiş 

Yanardım da ben bu derde yanardım
Beyler ne der ise ona kanardım
Ben dünyayı Al-Osman’ın sanardım
Meğer dünya dört sultanlık yer imiş 

Zamanede insanoğlu piç oldu
Onlar doğdu geçinmesi güç oldu
Arap atlı şahbaz beyler nic'oldu
Mamur sandım yalan dünya çürümüş 

Okuduğun tutmaz oldu alimler
Kitap rafa kalktı arttı zulümler
Terlemeden mal kazanan zalimler
Can verirken soluması zor imiş 

Bilmeden hey deli gönül bilmeden
Göçün alıp Binboğa’ya gelmeden
Çok yaşayıp mihnet ile ölmeden
Az yaşayıp devran sürmek var imiş 

Yorulam ha deli gönül yorulam
Toprak gibi karış karış yarılam
Irmak olam akam akam durulam
Vatansıza koca dünya sur imiş 

Dadaloğlu sözüm size vasiyet
Benim sözüm dinliyene nasihat
Besmelesiz kazanılmış piç evlat
O da dünyasına ziyankar imiş 

Olur 

Aşağıdan Yusuf Paşam geliyor
Düşmanına göğüs geren mert olur
Şahin kocasa da vermez avını
Aslı kurt yavrusu yine kurt olur 

Arap atlar yağma oldu arada
Fitiller işliyor azgın yarada
Bana derler ne gezersin burada
Ölene dek yüreğime dert olur 

Küheylanım yedim yedim yedeler
Olanca malımı talan edeler
Heves güneş yaptırdığım odalar
Korkarım ki düşman konar yurt olur 

Dadaloğlu’m der ki göründü dağlar
Aşiret kavgasın görenler ağlar
Öldüğüme acımıyom oy beyler
Zalim düşman üstümüze sert olur 

Bir de Güzeli 

Şu yalan dünyaya geldim geleli
Severim kıratı bir de güzeli
Değip on beşime kendim bileli
Severim kıratı bir de güzeli 

Atın beli ince boynu uzunu
Kuru suratlısı elma gözünü
Kızın iplik iplik süt beyazını
Severim kıratı bir de güzeli 

Atın höyük sağrı kalkan döşlüsü
Kalem kulaklısı çekiç başlısı
Güzelin dal boylu samur saçlısı
Severim kıratı bir de güzeli 

At koşu tutmalı çıktığın zaman
Yalı kaval gibi yıktığı zaman
At dört kız on beşe yettiği zaman
Severim kıratı bir de güzeli 

Dadaloğlu hile yoktur işimde
Yiğit olan yiğit görür düşünde
At dördünde güzel on beş yaşında
Severim kıratı bir de güzeli 

Orhan Bahçıvan »Halis Kızılateş« 

Bu yazının hazırlarken Sayın Bekir Karadeniz’in Hazırladığı Ozanlar.biz sayfasından yararlandım. Yaşam öykünü bu sayfadan aldım.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Alagöz Dağı’nın Çocukları / Çolaklar / »Kızılateş Sülalesi«

Merdinikli Türkmen Karaca-Oğlan...

Göle Yöresi Halk Oyunları